Yeni teknolojilerin toplumsal olarak kabul görmesi ve yaygın olarak kullanılması zaman alan bir süreçtir. Özellikle farmakolojide ve diğer bazı alanlarda hemen hiç bir muhalefetle karşılaşılmaksızın, yoğun olarak kullanılmalarına rağmen tarımsal biyoteknolojinin üretimi olan Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO), üretimine başlanan 1996 yılından bu yana oldukça tartışılmış ve geniş kitleler nezdinde henüz yeterince kabul görmemiştir.
Buna rağmen genetiği değiştirilmiş ekinler oldukça hızlı yaygınlaşmaktadır. Global ekim dinamiğine paralel olarak küresel tarım ekonomisindeki payları giderek artan GDO’ları hesaba katmadan yapılandırılacak tarım sistemlerinin ciddi sorunlarla karşılaşma ihtimali vardır. Bu nedenden dolayı, GDO’larla ilgili izlenecek politika ve pratikleri belirlemek zorunlu bir hale gelmiştir. Yeni GDO yönetmeliği beklendiği üzere oldukça sert tartışmalar eşliğinde gündeme gelmiş oldu. GDO’larla ilgili derli toplu akademik bilgi eksikliğine medyanın altını dolduramadığı klişe muhalefeti ve Danıştay’ın iptal kararı da eklenince mevcut kafa karışıklığı daha da derinleşti. Bu analiz GDO’larla ilgili teknik bilgiler ve yeni GDO yönetmeliği ile ilgili bir değerlendirme yapmayı ve uzun vadeli stratejik adımlar için önerilerde bulunmayı amaçlamaktadır.
***
1990 yılların başında ilk boy gösteren GDO’lar daha yumuşak bir muhalefete karşın piyasaya sunulmasına rağmen zaman içerisinde geniş sahalara ekimi ve besinlerin yapısına daha yoğun olarak katılmalarından dolayı şimdilerde oldukça yoğun tartışılmaktadır. GDO’ların muhtemel faydaları ile sahip oldukları potansiyel riskler üzerinden devam eden tartışmalardaki en temel sorun her pozisyon sahibinin kendi bakışını meşrulaştıracak argümanları öne çıkarması, bu yüzden de GDO’ları tek yönlü değerlendirmesidir. Bu analiz, GDO’ların üretilmesinde kullanılan teknolojilerin özeti ile birlikte GDO’ların dünyadaki mevcut durumunun kısa bir değerlendirmesini sunmaktadır. Bu analizde ayrıca GDO’ların muhtemel faydalarının ve olası sağlık riskleri ve çevresel risklerin dengeli bir fotoğrafı sunulmaya çalışılmıştır. Son tahlilde ise GDO’ların ekonomik önemi, küresel tarımdaki rolleri ile Türkiye tarımı için neler ima ettiği irdelenmiş ve tarımsal-biyoteknolojinin kontrolü ve ve devlet eliyle geliştirilmesi için önerilerde bulunulmuştur. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), genetik yapısında doğal yollarla oluşamayacak değişiklikler meydana gelmiş canlıları, genetiği değiştirilmiş organizmalar olarak tanımlamaktadır. 1 Canlıların genetik yapısı çok çeşitli yollarla, insan eliyle değiştirilebilir. Canlının kendisinde var olmayan ve başka bir canlıdan alınan yeni genlerin eklenmesi –ki bunlara transgenik canlılar denilir– söz konusu olduğu gibi canlıda fonksiyonel olan genlerin çeşitli teknikler kullanılarak işlevsizleştirilmesi şeklinde de olabilmektedir. Genetiği değiştirilmiş hayvanlar yoğun olarak ilaç denemeleri ile genlerin fonksiyonlarını anlamak amacıyla, laboratuar ortamlarında üretilmekte ve bu ortamlarda test amaçlı kullanıldıklarından dolayı toplumsal tartışmanın sınırları dışında kalmaktadır. Gıda amaçlı kullanım için geliştirilen ve gelecekte GDO tartışmalarında karşılaşmamız kuvvetle muhtemel, çiftlik hayvanları da mevcuttur. Ancak henüz bugüne değin herhangi bir ülkede b