Yunanistan'da pazar günü yapılan referandumda “hayır” çıkması Yunanistan için radikal bir karar. Mevcut borçlarını ödeme konusunda Troyka tarafından önerilen kemer sıkma politikalarını kabul etmeyen Yunanistan'da Tsipras'ın karşı hamleleri önceden hesapladığı görülüyor.
Yunan halkına verdiği sözler ve ülkenin yüksek borcu ikileminde sıkışıp kalan Tsipras, hayal ve gerçekler arasında tercih yapma sorumluluğunu halka yükledi. Ancak köşeye sıkışan ve kendisiyle çelişmek istemeyen Tsipras'ın bu hamlesinin, Yunanistan'ı farklı bir yere götürdüğü de açık.
Fakat yaşananlar sadece Yunanistan'ın değil, Avrupa Birliği'nin rotasında da ciddi bir değişikliğe sebep olabilir. Yunanistan'daki durum sonrasında AB, ekonomi ve kurumsal işleyişinde bir hesaplaşma döneminin eşiğinde.
Ayrıca, Yunanistan'ın referandumda hayır demesiyle yaptığı çıkış, diğer AB ülkelerini özellikle de Güney Avrupa ülkelerinde sol veya radikal sol hareketlerini harekete geçirebilir. Bu yüzden Yunanistan'ın AB'ye boyun eğmemesi, AB'nin kayıtsız şartsız kabul edilen politika ve uygulamalarını reform etme girişimi olarak da kabul edilebilir.
Başta Güney Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok AB ülkesinde özellikle borç/milli gelir oranı çok yüksek. Bu borç seviyelerini sürdürmek giderek zorlaşıyor. Örneğin, bu sorunla uğraşan milli gelirinin borcuna oranı yüzde 132 civarında olan İtalya, yüzde 130 olan Portekiz ve yüzde 107 olan Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan'ın ardından aynı sıkıntıları yaşayabilecek ülkelerin başında geliyor.
Borcun milli geliri aştığı bir ortamda, bu ülkelerin uzun vadede toparlanması pek mümkün görünmediği gibi, AB için de yeni Yunanistan'lar demek bu durum.
Ancak Yunanistan AB'nin anlayışında herhangi bir değişiklik yapmayı veya reform oluşturmayı başaramazsa, Yunanistan ve borçlu diğer ülkelerin işi daha da zorlaşacak. Çünkü Almanya ve Fransa'nın komiserlik yaptığı AB ülkeleri arasında Yunanistan giderek yalnızlaşacak ve AB'den atılma tehlikesiyle karşı karşıya gelecek.
Reuters haber ajansına düşen bir fotoğrafta bir arada keyifle sohbet eden AB maliye bakanlarının yan masasında yalnız başına bırakılan Yunan Maliye Bakanı'nın görüntüsü, AB'nin Yunanistan'ı Avrupa'nın Küba'sı yapacak yeni yol haritasını yeterince açıklamaktadır.
Diğer taraftan, 8-9 Temmuz tarihlerinde Rusya'nın Ufa kentinde gerçekleştirilecek BRICS 2015 Liderler Zirvesi'nde Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) görüşmelerinde Yunanistan'ın durumunun gündeme alınabileceği konusundaki açıklamalar, Tsipras'ın Türk Akımı'ndan sonra yeni bir hamleyle Rusya'ya yakınlaşma kartını öne sürdüğü olarak yorumlanabilir.
AB'NİN ZOR TERCİHİ
Ancak Tsipras'ın hamleleri kısa sürelik bir umut aşılasa da, ortada göz ardı edilemeyecek gerçekler var. Nakit sıkıntısı tüm Yunan halkını esir almışken, maaşlarını alamayan, ilaçlarını temin edemeyen Yunan halkı için Tsipras'ın oyunları çözüm sunmuyor.
Ekonomideki çöküşün sosyal yıkıma doğru ilerlediği Yunanistan'da yeni insani dramlar başlamadan bir çözüm paketinin oluşturulması gerekiyor. Bunun için Yunanistan Euro Bölgesi'nin kurtarma fonu olan Avrupa İstikrar Mekanizması'na resmi başvuru yapacak.
Beklenen Yunanistan'ın AB'yi ikna edecek ciddi ve güvenilir bir reform paketi sunması. Çünkü, Euro Bölgesi liderleri 12 Temmuz gününün Yunanistan için son toplantı olması konusunda kararlı görünüyorlar. Çünkü 240 milyar dolarlık yardıma rağmen Yunanistan'da hiçbir şeyin değişmemesi, yani dipsiz bir kuyuyu andırması yeni teklifin inandırıcılığını kaybettiriyor.
Bu toplantıda da taraflar anlaşamazsa, Tsipras'ın ve Yunanistan'ın önünde Euro bölgesinden veya AB'den çıkma olasılığı var. Bu da her iki taraf için yeni bir yol ayrımı demek.
Yunanistan zor şartlar altında girdiği AB'nin tüm imkânlarını hiç hak etmediği halde sonuna kadar kullandı. Yüksek miktarda yardım alan Yunanistan bu lüksten vazgeçerek Euro Bölgesi'nden çıkmayı göze alabilir mi? Borcunu ödemeden ve alacaklılarla anlaşmadan uluslararası piyasalardan atılma riskini ortaya koyma iradesinde bulunabilir mi? Bu soruların cevabı hem Yunanistan'ın
hem de AB'nin geleceğini belirleyecek.
Ancak sonuç ne olursa olsun, ortada bir gerçek var ki AB için taşlar yerinden oynamıştır. Yunanistan'ın eski Yunanistan olmayacağı gibi, AB de şımarık çocuğunu koruyan ve kollayan baba rolünü kaybedecek. Yunanistan gibi diğer sorunlu ülkeleri de başına bela almak istemeyen AB için sorgulama dönemi başlayacak.
[Yeni Şafak, 9 Temmuz 2015]