Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok hızlı bir şekilde kurduğu yeni parlak kabine ile yerel seçimlere odaklanırken muhalefet Mayıs 2023 seçimlerindeki yenilginin muhasebesini yapmaktan uzakta görünüyor.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na genel başkanlıktan istifa etmesi gerektiği yönündeki baskılar sürüyor.
Ağır hakaretlere varan eleştirilere kulağını tıkayan Kılıçdaroğlu, "mücadeleye devam" kararlılığı gösteriyor.
CHP MYK'sını yenileyerek kurultaya gitmeyi yeterli "değişim" olarak görüyor.
Bu ısrar kendisinin çok sevdiği "tek adam" tabirini ve demokrasi tartışmasını kendisine yöneltiyor.
"Topyekûn ve köklü değişim" söylemini yükselten İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu ise 9 yılda 3 cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedildiğini vurguluyor ve kurul değişimini yeterli bulmuyor: "Yaşananlar bir özeleştiri ve bir muhasebe gerektirir… Bu seçimlerden sonra da şunu yapamayız. Aynı şeyleri yapıp yol yürüme gafletine kapılamayız."
İYİ Parti de benzer değişim tartışmalar yaşarken CHP listesinden Meclise giren DEVA, GP ve SP muhafazakâr bir oluşum kurabilme arayışında.
"Kilit parti" olma iddiasına ulaşamadığı gibi oylarını 3 puan düşüren HDP-YSP ise yenilginin sebeplerini daha cesur tartışıyor gibi yapıyor.
Yapıyor diyorum zira HDP-YSP'nin asıl meselesi içinde çıkamadığı marjinalliğin de sebebi olan PKK ile ilişkisi.
Bu konuda radikal değişim yaşamadıkça bu partinin daha sol ve yeşil cümleler kurması ya da eş başkanlarını yenilemesi ciddi bir muhasebe anlamına gelmiyor.
***
İşte bu kısa özet bile muhalefetin seçim başarısızlığının derslerini almaktan ve muhasebe yapmaktan uzak olduğunu gösteriyor.Muhalefetteki "köklü muhasebe" eksikliği sadece partiler ile sınırlı değil.
Mayıs seçimleri öncesi Kılıçdaroğlu'nu desteklemek için bütün entelektüel sermayelerini ve duygularını seferber eden akademisyenler ve gazeteciler de aynı sorun ile malul.
Sosyal medyanın yankı odalarına hapsolanlar sadece siyasetçiler değildi.
Muhalefete akıl verenler de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni bir seçim zaferi kazanacağını görmek istemediler.
Siyasi analiz ve önerilerin üç zindanı var: realiteden (halktan) kopuk olma, trendleri okuyamama ve ideolojik-siyasi adanmışlık.
2007'den bu yana Erdoğan'ın her seçimde gideceğini söyleyen ve sonuçlar açıklandığında şaşıran yorumcular, gazeteciler ve anketçiler var.
Sürekli yanılıyorlar.
Her seferinde Erdoğan'ın siyasetini anlamakta ve sonuçlarını tahmin etmekte başarısız oluyorlar.
Eskiden AK Partide siyaset yapanların desteği de bu başarısızlıktan kurtulmalarında yeterli olmuyor.
Biriken öfkeyi de Kılıçdaroğlu'na yöneltiyorlar, adaylık ısrarına kızıyorlar.
2019 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerini alan ve 2023 seçimleri için "büyük koalisyon kurma" fikrini hayata geçiren Kılıçdaroğlu başarısızlıktan tek başına mı sorumlu?
HDP eş başkanları dışında partisinden ayrılan genel başkan var mı da Kılıçdaroğlu'nun istifası bu kadar çok konuşuluyor.
5 partinin genel başkanları ve 2 belediye başkanı da cumhurbaşkanı yardımcısı adayı değil miydi?
Hangisi istifa etti?
***
Muhalefetin içinden çıkmayacağı bir kapanda olduğu görüşündeyim.İki sebebi var.
İlki, Mayıs 2023 seçimlerinin sonuçları, yenilseler de Millet ittifakı partilerine ve siyasetçilerine kendilerini haklı görmesine müsaade edecek unsurlar içeriyor.
Her biri ittifaka katkısını anlatıyor ve sahici bir yüzleşme yapmıyor.
Zira muhasebe yapsalar yenilginin günahı üzerlerine yıkılacak.
Sorumluluğu hep aslında müttefiklerinde buluyorlar ama bunu da açıktan söyleyemiyorlar.
Birbirlerine ihtiyaçları var.
Yeniden pazarlık masası kurulması gerekecek.
Bu da bizi muhalefetin kapana sıkışmasının ikinci sebebine getirir: Erdoğan, siyaseti yerel seçimler düzlemine çoktan soktu bile.
CHP'deki değişim tartışması ve kurultay yerel seçimlerden dikkati uzaklaştırıyor.
İmamoğlu genel başkanlık arıyor ancak doğru düzgün hizmeti olmayan bir belediye başkanı olarak partisinin adaylığını da İstanbulluların desteğini de koruyamayabilir.
Erdoğan'ın yeni hamleleri neler olabilir?
Bunların hepsi önümüzdeki dönemin bilinmezleri.
[Sabah, 9 Haziran 2023].