Doğrudan yabancı yatırımlar (FDI), dünya ekonomileri için favori sermaye akımı türü. Sağladığı yetenekler, teknoloji ve pazar girişiyle ekonomik büyümeye katkıda bulunmak bir yana, sorunlu zamanlarda da hemen geri kaçamıyor. İşte bu nedenle de, diğer sermaye akımlarına kıyasla, “iyi kolesterol” olarak nitelendiriliyor. Zaten ülkeye giriş yaparken de, kısa dönemli hareketlerden farklı olarak, uzun vadeli büyüme potansiyeli ile güven ve istikrar görünümüne odaklanıyor.
Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda, global kriz sonrasında dünya genelindeki FDI seviyesinde eski tadın olmadığını görüyoruz. 2014 yılında küresel FDI girişlerinin 1,26 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor ki bu düzey 2007 yılındaki 2 trilyon dolar civarındaki “rekor” yatırımın halen oldukça altında. Kriz sonrasında inişli çıkışlı bir tablo çizen grafik, doğrudan yatırımların, global ekonominin gidişatına paralel nazlı bir eğilimde olduğunu anlatıyor.
Aslında Türkiye’ye giren doğrudan yabancı yatırımlar da, söz konusu dönemde dünya trendini yakından izledi. 2007 yılında ülkemize rekor giriş yapan FDI, kriz sonrası inişe geçip sonrasında yukarı aşağı hareketler sergiledi. Son duruma bakarsak da, 2014 yılında dünya genelindeki düşüşe kıyasla, bizde nispeten durağan bir seyir var.
Amacımız ise, doğrudan yabancı yatırımlarda güçlü ve uzun soluklu bir artışa kavuşmak. Gerek büyümeye katkı gerekse cari açığın finansmanı açısından FDI çekmek için, hükümet tarafından açıklanan yapısal dönüşüm programında da bolca yer alan reformlara ihtiyacımız olduğu ise kesin. Zira ilgili politikalar ışığında, yabancı yatırımcının beklentisi ve kararları şekilleniyor.
Bunun yanı sıra yatırımların nerelere akmak istediğini bilmek de, karşılaştırmalı dinamiklerle global eğilimi anlamak açısından mühim. Bu bağlamda, A.T. Kearney imzalı Foreign Direct Investment (FDI) Confidence Index, 1998’den bu yana dünya yatırımlarının nerelere göz diktiğini haber veren önemli bir güven endeksi çalışması. Endeksin dünya çapındaki araştırmasında ilk 25’e giren ülkeler, küresel FDI akımlarının gözde varış noktalarını oluşturuyor. Nitekim bugüne dek, dünya doğrudan yabancı yatırımlarının yarısından çoğu, her endeks tarihinden yaklaşık bir yıl sonra bu ülkelere giriş yapmış. Dolayısıyla endeks, yatırım güzergâhları açısından hatırı sayılır bir güven göstergesi…
Endeksin 2015 sayısı geçtiğimiz günlerde yayınlandı ve ilk bakışta en dikkat çeken husus, gelişmiş ekonomilerin listede yaklaşık dörtte üçlük bir payla hâkim güç olması. Endekste ABD 1 numaradaki yerini korurken, 2. sıradaki Çin’i, İngiltere, Kanada ve Almanya izliyor. 2015 endeksinde özellikle Avrupa ülkeleri, gerek sıralamalardaki yükseliş, gerekse listeye yeni giriş anlamındaki hareketliliğiyle göze çarpıyor. 25 ülkenin 15’ine damgasını vuran Avrupa, kendi tüm zamanlarının rekorunu kırarken, bölgedeki büyüme umutlarının da sağlam olduğu mesajını veriyor.
Avrupa’daki söz konusu 15 ülke arasında ve dolayısıyla dünyanın ilk 25’inde, Türkiye de var. Bu noktada öncelikle, endekste gelişmiş ekonomilerin hâkimiyetinin, gelişmekte olan ekonomiler aleyhine geliştiğini hatırlatmakta fayda var. Brezilya ve Hindistan sıralamada düşerken, G. Afrika, Endonezya, Malezya, Şili gibi bazı ülkeler listeye bu kez girememiş.
Öte yandan, Meksika’nın 3 basamak yükselerek 9 numara olduğu gözlenirken, geçen sene ortalarda gözükmeyen Polonya ise, bu yıl 23. sıradan merhaba diyor. İşte Türkiye de, listede tutunan ve hatta iyileşme gösteren nadir yükselen ekonomilerden. Geçen yıl 24. sıradayken, bu yıl 2 basamak atlayarak, 22. olmuşuz. Ve hemen üstümüzde yer alan Danimarka ve Avusturya ile aynı skora sahibiz.
FDI güvenini ölçen endeks çalışması, sıralamaya giren Türkiye’nin G20 Başkanlığına dikkat çekerken, büyüme ajandamızdaki önceliklerin de altını çiziyor. İş ortamı reformlarının bu anlamda önemine işaret eden rapora göre, Türkiye’deki potansiyel son dönemde Avrupalıların yanı sıra Ortadoğulu yatırımcının da ilgisini artırmış durumda.
Sonuç olarak, önümüzdeki dönemde listede daha da yukarılara tırmanmak isterken, planlanan dönüşümü hayata geçirme başarımız kritik bir etken olacak. Tabii reformlar bir yana, yabancı yatırımcının ülkedeki istikrar ve güven ortamını da yakından gözlediğini çok iyi biliyoruz.
Bu dinamikler yolunda gittiği takdirde ise, ekonomimizin iyi kolesterolü yükseleceğe benziyor. Ön tetkikler öyle söylüyor.
[Dünya, 11 Mayıs 2015]