Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ın Rusya ziyareti, uluslararası medyada ve kısmen de ulusal medyada yeniden bir "eksen kayması" tartışması başlattı. Dogmatik yorumlar, gerçeklerin yerini aldı. Safsata, politikaya galebe çaldı. Ne yazık ki Türkiye'nin yeni dönemde Rusya ile girdiği ilişkiler ideolojik saiklerle değerlendirilip yanlış sonuçlara varıldı. Oysa, Türkiye-Rusya ilişkilerinin rasyonel bir zemini var ve ilişkiler bu zeminde ilerliyor. Türkiye'nin Rusya ile arasında yaşanan yakınlaşmayı anlamak için şu hususları dikkate almak gerektiği kanaatindeyim.
- Türkiye'nin dış politikadaki temel önceliği "bağımlılık" tuzağına düşmemektir. Türkiye, müttefiklerini artırmak, ancak hiçbir ortağına da bağımlı olmak istemiyor. Bu ABD için geçerli olduğu gibi Rusya için de geçerli.
- Bugün Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi iki kutuplu bir dünyada yaşamıyoruz. Türkiye de "Ya ABD, ya Rusya" dayatmasına muhatap bir ülke değil. ABD ve Rusya birçok konuda birlikte hareket edebilen iki küresel aktör. Türkiye, kendi çıkarları gereğince ABD'ye bağımlı olmaksızın Rusya ile ilişkilerini doğrudan yürütmeye çalışıyor.
- Oysa ABD, Türkiye - Rusya geriliminin sürmesini, aradaki ihtilafların kendi üzerinden çözüme kavuşturulmasını talep ediyordu. Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mektubu ile bu zinciri kırmış, ABD'nin bu dayatmasını aşmıştı. 1945 sonrası Amerikan dış politikası farklı uluslararası aktörler arasındaki gerilimlerin sömürüsünden çok ciddi çıkarlar elde etmiştir. Türkiye, ABD'nin elinden önemli bir kozu aldı. Daha önce de yazmıştım. Bu mektuptan sonra Obama yönetimine yakın New York Times hiç olmadığı kadar Türkiye karşıtı yayınlar yapmaya başlamıştı. Sonrasını hepimiz biliyoruz zaten.
- Türkiye ile Rusya'nın yakınlaşması sadece Türkiye'nin talebi değildi. Aradaki gerilim sadece Türkiye'ye değil, Rusya'ya da ciddi zararlar vermişti.
- Türkiye - Rusya yakınlaşması her iki ülke ekonomisine de son derece olumlu şekillerde yansıyacak. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da ifade ettiği gibi Türkiye'nin önünde Rusya ile 28 milyar dolar civarındaki ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması gibi bir somut hedef var.
- Türkiye Rusya yakınlaşmasının diğer bir motivasyonu iki ülke arasında geliştirilecek olan stratejik işbirlikleri. Bugün Türkiye'nin Rusya ile nükleer enerji alanında girişeceği ortaklıklar, Türkiye'nin büyümesine önemli katkılar sunabilecek niteliktedir. Bunun yanında Türk akımı projesinde olduğu gibi hayata geçirilecek projeler Avrupa'ya da katma değer sağlayacaktır.
- Türkiye ile Rusya arasında bir ihtilaf unsuru olan Suriye meselesinde ise bugünden yarına bir ortaklaşma beklemek doğru değil. Fakat Türkiye açısından Rusya'nın Suriye politikasının ABD'nin Suriye politikasından daha yıkıcı sonuçları olduğunu iddia etmek de doğru değil. Bugün Türkiye, Esad yönetiminden rahatsızlığını sürdürse de, en temelde Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasını temel alan bir siyaset izlemektedir. Türkiye için en temel mesele, PKK/PYD tehdidinin bertaraf edilmesidir. ABD'nin müttefik olarak gördüğü PYD Türkiye için öncelikli tehdit mesabesindedir.
[Sabah, 11 Ağustos 2016].