SETA > Yorum |
Milli Güvenlik Meselesidir

Milli Güvenlik Meselesidir

Geçtiğimiz Cumartesi sabahı, rehin tutulan vatandaşlarımızın kurtuluşu haberiyle güne sevinçle başladık. Her biri paha biçilmez 49 cana zarar gelmeden elde edilen bu güzel sonucun, milli güvenlik açısından anlamı büyük…

GeçtiÄŸimiz Cumartesi sabahı, rehin tutulan vatandaÅŸlarımızın kurtuluÅŸu haberiyle güne sevinçle baÅŸladık. Her biri paha biçilmez 49 cana zarar gelmeden elde edilen bu güzel sonucun, milli güvenlik açısından anlamı büyük…

Aynı günün ilerleyen saatlerinde, milli güvenlik baÄŸlamında bambaÅŸka bir geliÅŸme yaÅŸandı: Güney Gaz Koridoru (GGK) projesinin ilk adımları atıldı. Milli güvenlik denince, akla ilk etapta, savaÅŸ, terör, istihbarat gibi kavramlar gelmekle birlikte, 'enerji arzı güvenliÄŸi' de, aslında bu unsurlar arasında oldukça önemli bir yere sahip.

Bu çerçevede, TANAP ayağı ile yeni bir enerji hikâyesi yazmamızı saÄŸlayacak GGK, gerek Türkiye'nin gerekse Avrupa'nın enerji arzı güvenliÄŸi için bir umut niteliÄŸinde… Bugün bu geliÅŸme baÄŸlamında, arz güvenliÄŸindeki durumumuzu inceleyelim.

4. SIRADAN 15. SIRAYA

Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı olan ülkelerin yanı sıra, gelecekte arz sıkıntısına maruz kalabileceÄŸi öngörülen ülkeler de var. Ä°ÅŸte bu doÄŸrultuda, çok sayıda ülke açısından enerji arzı, güvenli bir geleceÄŸin tesisi için kritik önem taşıyor.

Bu konuda risklerin ölçülebilirliÄŸini saÄŸlamak amacıyla, uluslararası kuruluÅŸlar tarafından gerçekleÅŸtirilen birkaç farklı endeks çalışması mevcut. Bunlardan biri, International Index of Energy Security Risk (Uluslararası Enerji GüvenliÄŸi Riski Endeksi). Türkiye dâhil en büyük 25 enerji kullanıcısı ülkenin enerji arz güvenliÄŸini ölçen çalışmanın 2013 sonuçlarına göre, riski en az olan ve endeksin tepesinde yer alan ülkeler, Norveç, Meksika ve Y. Zelanda. Türkiye ise, 15. sırada ve OECD ortalamasından yüksek bir risk puanına sahip.

Esas dikkat çeken nokta ise, riskin dönemlere göre geliÅŸimi: Endeks, 30 yıl önce, arz güvenliÄŸi riski en az olan ülkeler arasında yer aldığımızı gösteriyor. Nitekim 1980'lerde 4. sıradaymışız. Sonrasında yavaÅŸ yavaÅŸ artan riskin kırılma noktası ise, 2000'ler olmuÅŸ. Ekonomik ve demografik büyümenin getirmiÅŸ olduÄŸu enerji ihtiyacıyla birlikte, son deÄŸerlendirmeye göre arz güvenliÄŸinde 15. sıraya gerilemiÅŸ bulunuyoruz.

Tabii benzer durumlar, söz konusu dönemde hatırı sayılır performans gösteren diÄŸer yükselen ekonomilerde de var. Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya ve G. Afrika gibi ülkeler de, tempolarıyla paralel bir ÅŸekilde enerji taleplerini artırmış. Mevcut risk skorları da, ortalamanın üzerinde... Dolayısıyla, Türkiye gibi geliÅŸmekte olan birçok ülkede, enerji güvenliÄŸi riski gözle görülür düzeylerde seyrediyor.

ELEKTRÄ°K ÜRETÄ°MÄ°MÄ°Z 2 KATINA ÇIKTI

Enerji sorunumuzu, istatistiklerle de sürekli olarak gözlemliyoruz. Enerji talebimiz canlıyken, arz tarafında sönük kalıyoruz. DoÄŸalgaz ve petrolde yoksuluz ancak çok daha zengin rezervlere sahip olduÄŸumuz kömürden de potansiyel dâhilinde yararlanamıyoruz. Hidroelektrikte nispeten iyi olmakla beraber, yerli kaynaklarımız dâhilindeki diÄŸer alternatiflerde de ciddi hamleler yapmamız ÅŸart. Nitekim 2000'lerin başında %66 olan enerjide dışa bağımlılığımız, %75'lere ulaÅŸmış durumda…

Neden? Sadece ikincil enerji rakamlarına bakmak bir ipucu veriyor. Söz konusu dönemde, sanayi baÅŸta olmak üzere ekonomik kesimlerdeki canlanmayla birlikte, elektrik üretimimiz 2 katı civarına eriÅŸti. Elektrik üretiminin %44'ü ise doÄŸalgaz kaynaklı yani bağımlı…

GÜVENLÄ° BÄ°R GELECEK Ä°ÇÄ°N ATILAN Ä°MZA

Bu, iÅŸin sadece doÄŸalgazı ilgilendiren kısmı ancak enerji arzı güvenliÄŸini zayıflatan bu durum, kaynak çeÅŸitliliÄŸimizi artırmamız gerektiÄŸini ortaya koyarken, pazar çeÅŸitliliÄŸine de dikkat çekiyor. Zira 2013 verilerine göre, tükettiÄŸimiz doÄŸalgazın %58'ini Rusya'dan, %19'unu da Ä°ran'dan ithal ediyoruz. Bir diÄŸer ifadeyle, doÄŸalgaz tüketimimizin %77'sinde sadece iki ülke söz sahibi... Bu ise, önemli bir risk…

Dolayısıyla, bir yandan özellikle yeÅŸil enerjinin de rolünü güçlendirip enerjide niceliÄŸi artırma konusunda acil hamleler yaparak, diÄŸer yandan da fosil kaynaklardaki pazarlarımızı geniÅŸleterek, enerji arzı güvenliÄŸimizi iyileÅŸtirmemiz ÅŸart.

Bu anlamda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızın, Azerbaycan kaynaklı GGK hattının ilk borusu üzerine attığı imza, milli güvenliÄŸimizin geleceÄŸi için atılmış bir imza niteliÄŸinde…

DileÄŸimiz, bu imzaların çeÅŸitlenerek artması yönünde. Sonuçta çok ayaklı bir enerji politikasına ihtiyacımız var. GGK'nın da, bu ayaklardan sadece birinin attığı, ancak kapsamı zaman içinde büyümesi muhtemel örnek bir adım olduÄŸunu ifade edebiliriz.

Aşılacak uzun yollar, hep bir adımla baÅŸlar. GGK, 2023 ve ötesine yürüyen Türkiye'miz için ÅŸimdiden hayırlı olsun…

[Yeni Åžafak, 23 Eylül 2014]