***
Erdoğan'ın kampanyasının ikinci unsuru ise CHP eleştirisine dayanıyor. Mayıs 2023 seçimlerinde yenilen ittifakı CHP'nin toplamış olması ve halen İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bazı büyükşehirlerde CHP'li başkanların olması sebebiyle bu odaklanma anlaşılabilir. Genel Başkanın muhatap alınması da gayet doğal. "Bay Kemal"in yerine şimdilerde "Özgür Efendi" tanımlaması geçti. "6'lı masanın proje" olduğu ve CHP'nin Türkiye'nin milli çıkarları (terörizmle mücadele dahil) konusunda kötü bir performans sergilediği gibi söylemler Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eleştirilerinde yer alıyor. Elbette Erdoğan'ın muhalefetin dağınıklığını ve özellikle CHP'nin iç çekişmelerini gündem yapması da siyasetin gereği. Ve bu dağınıklık "ülkenin 6'lı masaya bırakılamayacağı" argümanını güçlendiriyor. Ancak aday belirleme sürecinde CHP'deki üçlü iktidar dağılımının (Özel-İmamoğlu- Kılıçdaroğlu) dışarıya yansımaları Erdoğan'a kullanışlı bir malzeme veriyor.***
CHP'li belediye başkanları tarafından dillendirilen "Kürtler ve Aleviler; Kılıçdaroğlu'na destek verenler tasfiye ediliyor" söylemi Erdoğan'a "CHP'de şu an bir iç savaş yaşanıyor" deme imkânı veriyor. Eski genel başkan Kılıçdaroğlu'nun "Siyaseti bırakmadım. 15-20 günde bir, akademisyen grubuyla Türkiye'nin ve dünyanın sorunlarını konuşuyoruz" cümlesi kendisinin parti içinde bir iktidar odağı olarak 1 Nisan sabahını beklediğini düşündürüyor. "Siyaseti bırakmadım" demek "CHP'deki misyonumu tamamlamadım, uygun şartlarda genel başkanlığa dönerim" anlamına mı geliyor? Bu tür sorgulamalar CHP içinde 31 Mart için çalışanlar ile 1 Nisan'ı bekleyenler ayrımını pekiştirmekle kalmıyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Bay Kemal" söylemini sürdürme fırsatı tanıyor. Böylece Erdoğan muhalefetin mayıs yenilgisini hatırlatarak partisinin mart zaferine hazırlanıyor.***
CHP'nin belediye başkanı aday belirleme süreci değişim iddiasını etkisizleştirerek yumuşak karnı haline geldi. Hatırlayalım, Mayıs 2023 seçimlerinde muhalefetin ana zaafı "cumhurbaşkanı adayı kim olsun" tartışmasıydı. Şimdi benzer sıkıntı aday belirleme sancısı ve iş birliği tartışmaları ile cereyan ediyor. Muhalefet bunu fark etse de gidişatı engelleyemiyor. İYİ Parti'den sonra DEM Parti'nin de kendi adayları ile seçime gidip gitmeyeceği, hangi profilde aday çıkaracağı elbette İstanbul, Ankara ve diğer büyükşehirlerdeki seçimler için önemli. Ancak daha önemlisi bence CHP belediyelerinin icraatlarının ve vizyonunun anlatılmasının hep arka planda kalması. CHP dahil, muhalefet partileri hâlâ seçim beyannamelerini bile açıklayamadılar. Muhalefet adaylarının birbirini hırpalayacağı kampanya süreci yeni polemiklerle "kaos" görüntüsünü pekiştirecek. CHP, bırakın 2019 seçimlerini, 2023 havasını bile oluşturabilmekten çok uzak. İktidar da CHP'ye mayıs yenilgisini unutturmayacak. [Sabah, 9 Şubat 2024]