SETA > Yorum |
Dava Şuuru Neden Önemlidir

‘Dava Şuuru‘ Neden Önemlidir?

Başbakanın “dava şuuru”ndan kastı, Soğuk Savaş dönemi Türk ideolojilerinden herhangi birini “dava” adıyla yeniden üretmek, devleti herhangi bir ideoloji noktai nazarından toplumu formatlamak için bir araç olarak kullanmak değildir.

“Ä°sim ve ikbal tartışması yapmak yerine dava ÅŸuuruna sahip çıkmalıyız.”
Geçen yazımı ErdoÄŸan’ın bu sözleriyle bitirmiÅŸ, birçok kiÅŸinin bu sözleri AK Parti’nin kitle partisinden ideoloji partisine dönüÅŸünün bir niÅŸanesi sayacağını söylemiÅŸtim.
Nitekim öyle oldu.
BaÅŸbakanın “dava ÅŸuuru” kavramını kullanması AK Parti’nin aslına rücu ediÅŸinin, özüne dönüÅŸünün bir baÅŸka iÅŸareti sayıldı. Bir süredir dolaşımda olan ve AK Parti’nin giderek dar ideolojik kalıplara sıkışmaya baÅŸladığına iÅŸaret eden okuma biçimi bir kere daha bu vesileyle gündeme taşındı.
Gelin görün ki “dava ÅŸuuru” vurgusu AK Parti’nin bir noktadan baÅŸka bir noktaya doÄŸru evriliÅŸinin göstergesi deÄŸil.
AK Parti liderinin “dava ÅŸuuru” vurgusunun, son derece rasyonel ve meÅŸru bir siyasi zemini var.

SÄ°YASAL DEÄžER

Herhalde demokratik bir rejimde bir siyasal partinin kendine has bir siyaset felsefesi, söylemi, ideolojisi, öncelikleri ve üslubunun olması kadar doÄŸal bir ÅŸey olamaz.
AK Parti liderinin “dava”dan kastı da yukarıdakilerin bileÅŸkesi aslında.
VaroluÅŸunu, eylem ve söylemlerini anlamlı kılacak deÄŸerler bütünü.
Böylesi bir deÄŸerler bütünün içinden konuÅŸmak bir siyasal özne için her ÅŸeyden önce bir haktır.
Siyaset sahasındaki hiçbir aktörün de bir diÄŸer aktörü bu haktan mahrum etmeye çalışması kabul edilemez.
Peki bu hakkın AK Parti’ye tanınmamasının nedeni ne?
Kendisine “muhafazakar demokrat” diyen AK Parti’nin, kuruluÅŸ bildirgesinde açıkça ortaya koyduÄŸu kimi vaatleri hayata geçirirken “muhafazakar politikalar gütmek”le itham edilmesinden daha büyük bir çeliÅŸki olabilir mi?
Sorun, her ÅŸeyden önce AK Parti’ye atfedilen “ideolojik öz”le ve birgün mutlaka kendisini ele vereceÄŸi varsayılan “gizli gündem” heyülasıyla ilgili.
Oysa AK Parti, içinden geldiÄŸi Milli GörüÅŸ geleneÄŸiyle ne ÅŸekilde ayrıştığını, hangi noktalarda o gelenekten yararlandığını gerek eylemleri, gerek söylemleriyle çok net bir biçimde ortaya koydu.
Esas mesele, Türkiye’de siyasetin ve siyasal kimliklerin uzun yıllar dar ideolojik kalıplara sıkışmış olması. Tam da bu nedenle, bu dar ideolojik kalıplara sıkışmış olanlar, bir deÄŸerler bütününe sahip olmakla, toplumun bütününe hitap etmek arasında bir çeliÅŸki olmadığını kavrayamıyorlar.

SÄ°YASAL TENASÜT ORTAMININ Ä°NÅžASI

ErdoÄŸan’ın önceki dönemden çok daha fazla “dava ÅŸuuru” kavramını öne çıkarmasının iki önemli nedeni daha var. Birincisi, ErdoÄŸan’ın 17-25 Aralık meydan okumaları sonrasında eksikliÄŸini hissettiÄŸi “siyasal tesanüt ortamı”nın inÅŸasına katkıda bulunmak. Ya da eÄŸer varsa böyle bir ortam, bu ortamdaki aksaklıkları gidermek.
Bu, ErdoÄŸan’ın “dik durmak” dediÄŸi ÅŸey esasında.
Dik durmak demek, mücadeleden geri durmamak, vesayet odakları karşısında geri adım atmamak demektir.

KARÄ°YERÄ°ST SÄ°YASETÇÄ°DEN Ä°DEALÄ°ST SÄ°YASETÇÄ°YE

ErdoÄŸan’ın “dava ÅŸuuru” kavramına dikkat çekmesinin bir diÄŸer nedeni ise daima kendisine çalışan kariyerist siyasetçi tipini ötekileÅŸtirmek, bunun yerine idealist siyasetçi tipinin öne çıkmasına zemin hazırlamak.
AK Parti Türkiye’de siyasetçinin itibarını artırma, siyaseti bir kariyer alanı olarak inÅŸa etme noktasında önemli iÅŸler yapmış bir parti. Bununla birlikte siyasetin kariyer alanı olmasıyla, kariyerist siyasetçi tipinin idealist siyaset&cced