SETA > Yorum |
Bir güzel yapım Yedi Güzel Adam

Bir güzel yapım: Yedi Güzel Adam

Çok şükür medyada yer etmiş olan muhafazakârların kötü temsili âdeti henüz yeterli seviyede olmasa da gittikçe değişiyor ve özellikle televizyonlarda muhafazakârları ve diğer toplumsal kimlikleri gerçek hayatta var oldukları çeşitlilik içerisinde temsil eden yapımlar artıyor.

Türkiye'de muhafazakâr hayat tarzının ve kimliklerin medyada karikatürleÅŸtirilerek kötü ve yanlı temsili adeta sektörün adı konulmamış temel prensiplerinden birisidir. Muhafazakâr kimlikler genelde elinde tespihi, başında sarığı ve "kara" sakalı ile aÄŸzından salyalar akıtarak konuÅŸan karakterler, paragöz ve dalavereci ev sahibi hacı aÄŸalar veya korumasız ve kader kurbanı kadının namusuna göz diken ırz düÅŸmanları olarak karşımıza çıkartılırlar. Böyle bir temsil mesleki ve ferdi ahlak açısından büyük bir sorun olmanın yanında, gerçek hayatı ıskaladığı için teknik olarak da baÅŸarısızdır. Gerçek hayatta karakterler bu kadar keskin sınırlarla birbirinden ayrılmazlar, iyi ve kötü kol kola ve iç içedir; tatile gidildiÄŸinde çiçekleri sulaması için evin anahtarı gönül rahatlığı ile emanet edilen üst komÅŸu, apartmanın en gürültücü ailesi olabilir ya da hayata dair en çok ÅŸey öÄŸrenilen lise öÄŸretmeni ile tamamen farklı siyasi görüÅŸlerde olmak sıkça karşılaşılabilen bir durumdur.

Çok ÅŸükür medyada yer etmiÅŸ olan muhafazakârların kötü temsili âdeti henüz yeterli seviyede olmasa da gittikçe deÄŸiÅŸiyor ve özellikle televizyonlarda muhafazakârları ve diÄŸer toplumsal kimlikleri gerçek hayatta var oldukları çeÅŸitlilik içerisinde temsil eden yapımlar artıyor. TRT 1'de ikinci yayın dönemine giren "Yedi Güzel Adam" dizisi de ele aldığı dönemin kimliklerinin çeÅŸitliliÄŸini bütün zorluÄŸuna raÄŸmen baÅŸarı ile izleyiciye aktarıyor. Evet, 70'ler Türkiye'sinin kimlik çeÅŸitliliÄŸini "Yedi Güzel Adam"ın yani Erdem Beyazıt, Cahit ZarifoÄŸlu, Nuri Pakdil, Rasim Özdenören, Alaeddin Özdenören, Akif Ä°nan ve Ali Kutay'ın gözünden yansıtmak oldukça zor... Hele ki amacını Yedi Güzel Adam'ın deÄŸerlerini, kimliklerini, kiÅŸiliklerini ve inançlarını genç nesle aktarmak olarak gayet açık olarak açıklamış bir proje için.

Yapım kendi kültürel, toplumsal ve siyasi konumunu bu kadar net tanımladıktan sonra güya örtük ancak buz gibi aÅŸikâr mesajlar verme ucuzluÄŸuna girmeden sözünü söylüyor ve 70'ler Türkiye'sinin manzarasını kendi bakış açısından izleyiciye aktarıyor. Ancak bunu yaparken diÄŸer kimlikleri canavarlaÅŸtırmıyor ve gerçek hayatta karşımıza çıkmaları muhtemel iyi ve kötü yanları ve çeÅŸitlilikleri ile veriyor; Kara Lise'nin kötü karakteri solcu öÄŸretmen okuldan ayrılınca yerine gelen solcu öÄŸretmen çok daha entelektüel, sevecen ve barışçıl bir görüntü veriyor. Ayrıca sol kimlik sadece bu iki figürle deÄŸil "Yedi Güzel Adam"a toplanmaları ve yayın faaliyetleri için iÅŸyerini açan sosyalist matbaacı ile de temsil ediliyor. Kara Lise'deki solcu öÄŸrencilerin başını çeken delikanlının hırçın ve saldırgan tutumlarının nedeni olarak namaz ehli ancak duyarsız, kaba ve kırıcı bir baba figürü karşımıza çıkıyor. Alevi olduÄŸunu dizide MaraÅŸ olaylarının baÅŸlangıcının konu edilmesi baÄŸlamında öÄŸrendiÄŸimiz bir diÄŸer karakter ise aforizmavari sözleri ile hem sözüm ona duyarlı arkadaÅŸlarını hem de izleyiciyi, suret-i haktan gözüküp Alevi kimliÄŸini siyasi tartışmaları için kullanmamaları konusunda uyarıyor: "Siz ben oldunuz mu ki? Derdimi ÅŸimdi çok iyi biliyormuÅŸ gibi benim üzerimden birbirinize ahkâm kesiyorsunuz. Ä°yi, sen anladın, madem sen de anladın, madem benim derdim sizin derdiniz; o zaman kim koydu kapılara o iÅŸaretleri?"

"Yedi Güzel Adam", 70'ler Türkiye'sine ayna tuttuÄŸu ölçüde günümüz Türkiye'sinin istikametini yansıtıyor. Toplumsal ve siyasal kutuplaÅŸmadan rahatsız olduÄŸunu söyleyenlerin ortak hayali, herkesin kendi konumunu açık-seçik tanımlayabildiÄŸi; imalara ve sevimsiz benzetmelere baÅŸvurmadan konuÅŸtuÄŸu; susmak isteyenlerin sustuÄŸu ama görüntüde konuÅŸmuyormuÅŸ gibi yapıp hakikatte kafa ÅŸiÅŸirmediÄŸi; konuÅŸanların gerçekten konuÅŸup, konuÅŸuyormuÅŸ gibi yapmadığı; farklı kimliklerin canavarlaÅŸtırılmadığı ve tabi sesi fazla çıkanların diÄŸerlerini bastırıp, onların sözlerini çarpıtmadığı bir Türkiye deÄŸil mi? Peki, her fırsatta toplumsal ve siyasal kutuplaÅŸmadan rahatsız olduÄŸunun altını çizme ihtiyacı duyan sözüm ona yandaÅŸ olmayan medyanın dili "Yedi Güzel Adam"ın güzel diline yaklaşıyor mu yoksa hâlâ eski alışkanlıklarından vazgeçmemekte direniyor mu?

[Sabah Perspektif, 20 Eylül 2014]