ABD'de bundan tam 40 yıl önce, ham petrolün ihraç edilmesi bir yasa ile yasaklanmıştı. Alaska ve California kaynakları ile Kanada menzilli petrol gibi birkaç istisna dışında…
Öte yandan malumunuz, geçtiğimiz yıldan bu yana yaşanan petrol fiyatı şokunda, küresel arzdaki güçlenme ve bu kapsamda ABD üretiminin doruğa çıkması etkili oldu. 2009 yılında günlük 5,4 milyon varil üreten ülke, bu rakamı 2014 yılında 8,7 milyon, 2015'in ilk 5 ayında ise 9,5 milyon varile çıkardı.
Buradan hareketle, ABD'de artan petrol arzının nereye varacağı ve işin ucunun petrol ihracatı yasaklarına dokunup dokunmayacağı bir süredir sorgulanmaktaydı. Bu merak, son aylarda ise giderek arttı. Zira gerek Kongre'den gerekse petrol şirketlerinden bu yönde yükselen sesler güçleniyor. Yasakların rahatlatılması ya da kaldırılması yönünde…
Hatta geldiğimiz noktada, önerinin bu sonbaharda Temsilciler Meclisi'nde oylanması bekleniyor. Sonbahar derken, içinde bulunduğumuz Eylül ayının gelecek haftaları kadar yakın olabilir. Sonrasında ise, meselenin 2016 başlarında Senato'nun gündeminde olma durumu var. Kısacası, küresel petrol piyasalarını etkileyebilecek taze bir gelişme ihtimaline az zaman kaldı.
Tabii her işte olduğu gibi burada da, karar ne olursa olsun bazı kesimler sevinirken bazıları üzülecek. Bugün ülkede bir kesimin “yasak kalksın” fikrini savunurken, kimilerinin ateş püskürmesi de, bunun bir göstergesi.
ANLAMSIZ ÇELİŞKİ Mİ?
ABD'nin mevcut durumuna baktığımızda, petrolde halen net ithalatçı konumunda… Ülke, eski zamanlara göre enerji bağımlılığından büyük ölçüde kurtuldu ancak yabancı petrole hala para akıtılıyor. İşte ihracat fikrine karşı çıkanlar da bu argümanı kullanıyor. Rafinericilerin başını çektiği bu grup, “İthal petrole bağlı bir ülkeyiz. İhraç ettiğimiz kadar da ithal edeceğiz. Bu ne anlamsız çelişki” diyor.
Tabii onların asıl derdi başka. Kendilerini önceledikleri suizannıyla düşünürsek, anahtar unsurun kar marjı olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim ABD ihracat yasağı ham petrol için geçerliyken, rafine edilmiş ürünler için değil. Ve indirimli WTI petrolün rafine edilmesi sonucu satılan benzin, motorin gibi ürünler uluslararası piyasadaki seviyelerde fiyatlanıyor. Bu ise, Brent ve WTI arasındaki fark ile yakından ilgili. İşte ABD'li rafinericilerin son yıllarda elde ettiği bu avantaj, ihracatın serbestleşmesi halinde cazibesini yitirebilir. Zira Brent-WTI makası bu durumda daralabilir.
Peki ihracatın savunucuları ne diyor?
Onların çıkış noktası ise, ihracat yasaklarının kaldırılması durumunda ülkede daha çok petrol üretileceği ve ekonominin canlanacağı. Hatta değerli olan hafif ham petrolün ihraç edilmesinin, net ithalatı iyileştirici olacağı iddia ediliyor.
Dolayısıyla, ortada çeşitli iddialar dolaşırken, böylesi bir hamlenin ABD ekonomisine yapacağı net etkiyi belirlemek önem taşıyor. Tabii burada asıl etken, ABD'nin üretim potansiyeli ve bunun küresel fiyatlarla karşılıklı ilişkisi olacak.
EIA RAPORU
İşte bu ihtiyaçtan hareketle, ABD hükümeti de Enerji Bakanlığı bünyesindeki U.S. Energy Information Administration'a (EIA) “Sen bu işi bir incele” diye görev vermişti. Merakla beklenen çalışmayı geçtiğimiz hafta açıklayan EIA, analizini, küresel fiyat gelişmeleri ve ABD petrol arzı bazlı farklı senaryoları kullanarak yürütmüş. Vardığı temel sonuçlardan biri, ülkede en çok sorulan soruya yanıt veriyor: İhracat yasağının kalkması, ülkedeki petrol ürünlerinin fiyatını artırmaz, hatta düşürücü etkisi bile olabilir.
Analizin dayandığı senaryolarda esas farklılığı yaratan faktör, ABD arzının gelecekteki düzeyi… Rapordan anlaşılan, daha hissedilir etkilerin, arzın yüksek olması durumunda gelebileceği… EIA bulguları, küresel anlamda bakıldığında ise, ihracatın serbestleşmesinin global fiyatları ciddi bir şekilde etkileyeceğine pek ihtimal vermiyor. Hafif bir aşağı yönlü etki olasılığı ise not düşülmüş.
Aslında bu noktada, diğer üretici ülkelerin takınacakları tavır önemli olacak. ABD petrolünün dünyaya akması, hiç şüphesiz belli ülkelerin pek hoşuna gitmeyecek. Pazar paylarını koruma yönünde onların nasıl tepki vereceği ise, buradaki esas meselelerden biri olacak. İşte özellikle bu noktada, raporun bulguları kısmen eksik kalıyor diyebiliriz. Zaten analizin uyarı bölümünde de, bu, ima edilmiş.
Sonuç olarak ise, raporun yumuşak olarak nitelendirebileceğimiz sonuçları, Meclis'e taşınacak konunun ileri aşamalara geçmesinde etkili olabilir.
Bu sonbahar, gelişmeleri yakından izlemekte fayda var.
[Yenişafak, 8 Eylül 2015]