SETA > Uzmanlar Cevaplıyor |
Uzmanlar Cevaplıyor Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi nin Türkiye Ziyareti

Uzmanlar Cevaplıyor: Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’nin Türkiye Ziyareti

Türkiye ve Mısır arasındaki ilişkilerin yeniden canlanması yapıcı bir iş birliği yaklaşımıyla şekilleniyor. 14 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kahire ziyaretinden sonra 4 Eylül’de Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’nin Ankara ziyareti sürecin önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

Türkiye ve Mısır arasındaki ilişkilerin yeniden canlanması yapıcı bir iş birliği yaklaşımıyla şekilleniyor. 14 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kahire ziyaretinden sonra 4 Eylül’de Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’nin Ankara ziyareti sürecin önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Bölgesel konularda etkili aktörler olan Türkiye ve Mısır’ın ekonomik iş birliğinden bölgesel güvenliğe kadar geniş bir yelpazede iş birliği yapmaları bekleniyor. Bu kapsamda gerçekleştirilecek toplantıya ilişkin olarak ikili ilişkilerin geleceğine yönelik beklentileri, ekonomik ilişkileri, Gazze, Libya ve Somali gibi bölgesel sorunları kapsayan dosyalara dair konuları ve bu alanlarda gerçekleştirilebilecek iş birliklerini konunun uzmanları değerlendirdi.

Hazırlayan

Tunç Demirtaş

Uzmanlar

Muhammed Hüseyin Mercan

İsmail Numan Telci

Can Acun

Tunç Demirtaş

Bilgehan Öztürk

 


Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, SETA
 

Erdoğan-Sisi görüşmesinde Gazze’de devam eden katliamların ve ateşkes sürecinin ele alınacağı bilinmektedir. Bu noktada görüşmeden Gazze’ye dair nasıl bir mesaj çıkabilir ya da bu görüşmenin Gazze’deki yaşananlara dair önemi nedir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve mevkidaşı Abdülfettah Sisi arasındaki görüşmede öncelikli başlıklar arasında Gazze’de devam eden soykırım ve bunun sonlandırılmasına yönelik atılması gereken adımların yer alacağı herkesi malumudur. Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin Türkiye ziyareti iki ülke arasındaki ilişkileri artırmaya ve pekiştirmeye yönelik bir hamle olsa da aynı zamanda Gazze konusunda yeni inisiyatiflerin alınabilme potansiyeli nedeniyle de özel bir anlam taşımaktadır. Buna binaen küresel ve bölgesel aktörlerin gözünün iki liderin görüşmesinde ve akabinde yapılacak açıklamalarda olduğunu belirtmek yerinde olacaktır.

Mısır 7 Ekim’den itibaren işgal devletinin Gazze’deki saldırganlığının sona erdirilmesi ve taraflar arasında ateşkesin sağlanması hususunda Katar ile önemli bir görev ifa etmiştir. Her ne kadar Washington’ın süreci domine etmesinden ötürü Kahire-Doha ekseni Tel Aviv yönetimine karşı caydırıcı kararlar alamasa da süreçteki hamleleri, Mısır olmaksızın Gazze ve daha genel anlamda Filistin dosyasında kayda değer ilerlemelerin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını göstermiştir. Bu nedenle Mısır ve soykırıma karşı küresel sistemde en net tavrı alan ülkelerin başında gelen Türkiye arasında ortak bir çerçeve belirlenerek iki ülkenin birlikte hareket etmesi, kısa vadede olmasa bile orta vadede Gazze’ye dair önemli kazanımların elde edilmesine kapı aralayacaktır.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ateşkes görüşmelerini baltalamak için Gazze’nin Mısır ile sınır hattı olan Selahaddin (Philadelphia) Koridoru’ndan çekilmeyeceklerini son günlerde sıklıkla tekrarlamaktadır. Bu tehlikeli hamle işgal devletinin Gazze’yi ilhak stratejisini hızlandıracağı gibi bir taraftan da Mısır’ın ilerleyen dönemlerde egemenlik haklarını ihlal eden bir yere evrilebilme ihtimalini bünyesinde barındırmaktadır. Böylesine riskli bir gelişme karşısında Sisi’nin Ankara’dan vereceği güçlü mesajlar ortak iradenin tesisine zemin hazırlayacak ve başta ABD olmak üzere uluslararası toplumu ve aktörleri Siyonist yönetime karşı baskıyı artırmaları konusunda hareketlendirebilecektir. Katliamların sona erdirilmesi ve işgal ordusunun Gazze’den çekilmesinin sağlanması öncelikli olmakla birlikte ateşkesin sağlanması durumunda en öncelikli başlık Gazze’nin yeniden imarı ve tedavi ihtiyacı bulunan Gazzelilerin Refah Sınır Kapısı’ndan transfer sürecinin gerçekleştirilmesidir. Bu çerçevede Ankara-Kahire arasında güçlü bir diyaloğun kurulması ve ortak eylem planının ortaya koyulması Gazze’nin yaralarının daha hızlı sarılmasına olanak tanıyacaktır.

Tel Aviv’in muhtemel bir ateşkes sonrasında Gazze’de hayatın normale döndürülmesi için yapılacak girişimleri yavaşlatacağı, süreci kontrolüne almak için engeller ve sorunlar çıkartacağı düşünülmektedir. Bundan ötürü Mısır üzerinden girecek yardımlar ve inşaat malzemelerinin yanı sıra uzmanlar ve teknik ekiplerin Gazze’ye ulaşımı yaşanan soykırımın yıkıcı etkilerini bir nebze olsun azaltabilecektir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında Erdoğan ve Sisi arasındaki görüşme iki ülke ilişkilerini pekiştirme konusunda yeni bir sayfanın açılması kadar Filistin ve özellikle de Gazze’nin geleceğinin belirlenmesinde tarihi bir dönüm noktası mahiyetindedir. Liderlerin vereceği mesajlar ve Gazze’de ateşkes ve sonrasında Gazze’nin imarına yönelik ortak hareket edilmesini sağlayacak bir çerçevede uzlaşıya varılması, önümüzdeki dönemde Ankara-Kahire hattında hem ilişki trafiğinin artmasını hem de Gazze’ye merhem olacak adımlar yoluyla küresel alanda yeni bir farkındalığın oluşmasını beraberinde getirecektir.

 


Sakarya Üniversitesi
 

Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’nin Türkiye ziyareti hangi bağlamda değerlendirilmektedir? İki ülke arasında hangi ortak politikalar geliştirilebilir?

Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi’nin Türkiye ziyareti iki ülke arasında süregiden diplomatik normalleşme sürecinin son aşaması olarak görülebilir. Bu ziyaret iki ülke arasındaki ilişkilerin yanı sıra bölgesel gelişmeler açısından da ehemmiyetlidir. Özellikle Gazze, Sudan, Libya ve Afrika Boynuzu’ndaki krizlerde küresel aktörlerin etkisizliğinin gözlemlendiği bir ortamda, bu kriz alanlarındaki çözüm girişimlerinin bölgesel aktörler tarafından yapılması önem arz etmektedir. Uluslararası toplumun etkisiz kaldığı İsrail’in Gazze’deki katliamları karşısında Ankara ve Kahire’nin ortak hareket ederek Tel Aviv yönetimi üzerinde caydırıcı hamlelerde bulunması gerekmektedir. Öte yandan Sudan’da yaşanan istikrarsızlık ortamının çok daha büyük insani krizler oluşturmasının önlenmesinde de iki ülke ortak bir rol oynayabilir. Türkiye ve Mısır benzer bir pozisyonu Libya, Somali ve Etiyopya özelinde yaşanabilecek anlaşmazlıklarda da alabilecektir.

Bu perspektiften değerlendirildiğinde Türkiye ve Mısır arasında çatışma çözümü bağlamında dış politika ortaklıklarının kurulabileceği bir zemin bulunmaktadır. Her ne kadar iki ülke geçmişte farklı politik önceliklere ve ayrışan dış politika ajandalarına sahip olsa da dönüşen küresel konjonktür ve yeni bölgesel dinamikler yerel ortaklıkları daha da gerekli kılmaktadır. Bu nedenle bölgesel düzeyde ikili ya da çoklu iş birliklerinin kaçınılmaz hale geldiği ve Sisi’nin Türkiye ziyaretinin de bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiği söylenebilir.

 


SETA
 

Türkiye ve Mısır arasında ekonomik iş birliği kapsamında neler beklenmektedir?

Türkiye’nin kazan kazan anlayışıyla başlattığı bölgesel normalleşme çabalarının başlıca aktörlerinden birini Mısır oluşturmaktadır. Akdeniz’in karşılıklı iyi yakasında jeopolitik ve ekonomik konumları itibarıyla birçok meselede birbirini tamamlayan iki ülke yeni bir siyasi iradeyle ilişkilerini normalleştirme çabasındadır. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kahire ziyaretinin akabinde Abdülfettah Sisi’de Ankara’yı ziyaret ediyor. Liderler Türkiye-Mısır Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi Toplantısı’nda bir araya gelecekler. Bu toplantı sırasında savunma sanayiinden ekonomiye birçok başlıkta yeni anlaşmaların yapılması beklenirken karşılıklı ticaret hacminin 15 milyar dolara çıkartılması hedefleniyor. Türkiye’nin Afrika’ya açılan bir kapı olarak gördüğü Mısır’daki doğrudan yatırımları da 3 milyar dolara ulaşmış durumda. Benzer şekilde Türkiye de AB ve Orta Asya pazarlarına açılmada Mısır için önemli roller üslenebilir. Tarafların savunma sanayiinde iş birliği yapma potansiyelleri bulunurken bu iş birliği ticaret hacimlerini de destekleyecektir. Yine enerji alanında özellikle LNG bağlamında ciddi iş birliği için dikkate değer bir potansiyel söz konusu.

 


Mersin Üniversitesi, SETA
 

Türkiye-Mısır ilişkileri Afrika’daki hangi meselelerde iş birliği fırsatlarını öne çıkarmaktadır? Bu ilişkilerin Somali üzerindeki yansımaları nelerdir?

Ankara-Kahire ilişkileri normalleşmenin ardından gelişmeye devam ediyor. Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin Türkiye’yi ziyaretinde ikili ilişkiler ve tüm bölgesel konuların etraflıca ele alınacak olması kuvvetle muhtemel. Afrika Boynuzu’nda yaşanan gelişmeler başta olmak üzere çeşitli dosyalarda yapılabilecek iş birlikleri de bu ziyarette konuşulacaktır. Bu kapsamda Mısır, Türkiye’nin Afrika Kıtası’ndaki en önemli ekonomik partnerlerinden biri ve özellikle Kuzey ve Doğu Afrika’da varlık gösteren önemli bir bölgesel aktör. Bu kapsamda Türkiye ve Mısır arasında birçok dosyada iş birliklerinin yapılması mümkün. Bu dosyalardan biri de Somali olarak öne çıkıyor. Zira Somali, Türkiye’nin stratejik ilişkilerinin olduğu bir ülke.

Türkiye ve Mısır, Somali’nin toprak bütünlüğü ve istikrarı konusunda aynı görüşlere sahip. Öte yandan Mısır ve Etiyopya’nın gerek Rönesans Barajı ve Nil sularının paylaşımı gerekse Etiyopya’nın Kızıldeniz üzerinden denize çıkış arayışları iki ülke arasında gerginliklere sahne oluyor. Ayrıca iki ülke arasındaki bu gerginliklerin Somali üzerinden hesaplaşmaya gitmesine yönelik kaygılar da mevcut. Kahire ile Mogadişu’nun 14 Ağustos’ta imzaladığı savunma anlaşması sonrasında Mısır’ın Somali’ye asker göndereceğine yönelik söylemler ise mevcut gerilimi artırmaktadır. Bu kapsamda Mısır’ın Somali’deki varlığının Etiyopya’nın güvenlik ve siyasi hesaplamalarını etkilemesi muhtemel görünüyor. Aynı durum tersten bakıldığında Mısır için de çeşitli tehditleri ortaya çıkarıyor. Buna binaen Türkiye’nin uzun yıllardır Somali’nin askeri, sosyoekonomik ve siyasi güvenlikleri için katkı sağladığı düşünüldüğünde Etiyopya ve Mısır arasındaki gerginliğin Somali’yi istikrarsızlaştıracak şekilde yaşanması Türkiye açısından arzu edilmeyecek bir senaryo olarak öne çıkıyor.

 


SETA
 

Türkiye ve Mısır arasındaki ilişkilerde Libya’nın rolü nedir? Sisi’nin Türkiye ziyaretinde Libya dosyası nasıl ele alınacaktır?

Abdülfettah Sisi’nin Mısır cumhurbaşkanı vasfıyla Türkiye’ye gerçekleştireceği bu ilk ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde Kahire’deki zirvedekine benzer şekilde gündeme gelecek konu başlıkları arasında şüphesiz Libya da bulunacak. Libya konusu, 2013’te Ankara ve Kahire arasında bozulan ilişkilerde herhangi bir rol oynamamasına rağmen normalleşme sürecinde taraflar arasındaki görüşmelerde sürekliliğini koruyan bir tema oldu. Libya’nın devrim öncesi ve sonrası dönemler fark etmeksizin coğrafi ve tarihi açıdan Mısır’ın yakın ilgi ve çıkar alanı olması ve Türkiye’nin de 2019 sonu itibarıyla –Mısır dahil– bütün bölgesel aktörler nezdinde beklentilerin çok ötesine geçen ölçekteki güç projeksiyonu ve sonrasında Libya’da tesis ettiği nüfuz, Kahire’nin Ankara ile ilişkilerinde Libya’yı sürekli gündeme getirten bir unsur olmuştur. Normalleşme sürecinin öncesinde Kahire, Ankara’nın Libya’daki nüfuz ve kazanımlarını kendi çıkarları hilafına görerek Libya sahasında Türkiye ile “sıfır toplamlı bir oyun” içerisinde olduğu vehmiyle hareket etmiştir. Normalleşme sürecinin olgunlaşmasıyla birlikte 2014’ten bu yana Libya sahasında kendilerini doğal olarak sürekli karşı kamplarda bulan Ankara ve Kahire arasında artık yeni bir dönemin başladığını söylemek mümkün. Taraflar arasında çıkar ve tercih farklılıkları halihazırda varlığını korumayı sürdürürken bu farklılıklara yaklaşım ve ele alma biçiminde ise önümüzdeki dönemde daha az “meydan okumacı” ve mutabakata daha fazla alan açan bir anlayışın hakim olmasını bekleyebiliriz.