- Yasemin Devrimi’nden sonra Tunus siyaseti nasıl şekillendi?
Rejimin devrilmesinin ardından Tunus’ta demokrasiye geçiş ve yeni Anayasa için Kurucu Meclis seçimleri yapıldı. Kurucu Meclis 2014’te Anayasa’yı kabul etti. Ülke devrimden sonra üç cumhurbaşkanı seçti ve üç de milletvekili genel seçimi gerçekleştirdi. Her ne kadar farklı siyasal eğilime sahip partiler arasında bir uzlaşı sağlanarak koalisyon hükümetleri kurulmuş olsa da siyasal istikrar sağlanamadı. 2011-2021 arasında toplam sekiz koalisyon hükümeti kuruldu. Tunus’un bu on yılda karşılaştığı en büyük sınamalar iç güvenlikte yaşanan zafiyet ve giderek derinleşen ekonomik kriz oldu. Ülkedeki politik tabloyu değiştiren son hamle ise 2019’da cumhurbaşkanı seçilen Kays Said’den geldi. Said 25 Temmuz 2021’de Anayasa’ya aykırı olarak Parlamentoyu kapatmanın yanı sıra başbakan, hükümet üyeleri ve Yüksek Yargı Kurulunun görevine son vererek yürütme erkini tekeline aldı.
- Cumhurbaşkanı Said’in ilan ettiği yeni Anayasa nasıl hazırlandı?
Ancak Tunus’taki 2022 Anayasası her şeyden önce Cumhurbaşkanı Said’in Parlamento ve hükümeti baypas ettiği 25 Temmuz kararlarının gölgesinde gerçekleşti. 2022’nin Ocak-Mart arasında çevrim içi bir platform vasıtasıyla vatandaşların önerilerini sunması istendi. Ancak burada toplumun yalnızca yüzde 7’sinin sürece dahil olduğu görüldü. Anayasa metni ise Cumhurbaşkanı Said tarafından atanan ve demokratik temsil gücü olmayan teknik bir komisyon (Ulusal Danışma Komisyonu) tarafından yaklaşık bir ayda hazırladı. 30 Haziran’da açıklanan Anayasa kamuoyunda yeterince tartışılmasına fırsat verilmeden 25 Temmuz 2022’de referanduma götürüldü. Dolayısıyla demokratik teamüllerin bu süreçte işletilmediği görüldü.
- Anayasa nasıl bir hükümet sistemi öngörüyor?
Halk tarafından seçilecek cumhurbaşkanının görev süresi beş yıl olarak belirlenirken bir kişinin en fazla iki dönem cumhurbaşkanı seçilebileceği hükme bağlanıyor. Ancak burada önemli bir not düşmek gerekiyor. Eğer savaş ya da devleti tehdit eden yakın bir “tehlike” ortaya çıkarsa cumhurbaşkanının görev süresi bir yasa çıkarılarak bu durum ortadan kalkana dek uzatılabiliyor. Bizzat Cumhurbaşkanı Said’in atadığı Anayasa yazım komisyonunun başkanı olan Sadok Belaid bu düzenlemenin ülkeyi “sonsuz bir diktatoryal rejim”e götürebileceğine dikkat çekiyor. Tüm bu yetkilerine karşın cumhurbaşkanı, görev süresi boyunca tam bir dokunulmazlığa sahip oluyor.
- Yeni Anayasa’da yasama ve yargı nasıl dizayn ediliyor?
Hükümete karşı gensoru önergesi verme yetkisi tanınıyor. Önerge iki kamaralı Meclisin her iki kanadında da üyelerin yarısı tarafından desteklendiği takdirde gensoru önergesi sunulabiliyor. Yasama organı üyelerinin üçte ikisi gensoru oylamasında güvensizliklerini bildirirse hükümet düşüyor. Ancak aynı yasama döneminde hükümet için ikinci güvensizlik oyu verildiği takdirde cumhurbaşkanına hükümeti görevden alma ya da Parlamentoyu feshetme yetkisi tanınıyor.
Yargıda da cumhurbaşkanını güçlendiren hükümlerin getirildiği görülüyor. 2014 Anayasası’nda on iki üyesinin dördünün cumhurbaşkanı tarafından atanması öngörülen Anayasa Mahkemesinde yeni düzenlemeye göre tüm üyeler cumhurbaşkanı tarafından seçiliyor. Yargının en üst düzey yönetim organı olan Yüksek Yargı Kurulunun bağımsızlığı ve şeffaflığına ilişkin hükümlerde 2014 Anayasası’na göre bir gerileme söz konusudur. Önceki düzenlemede yer verilen kurulun idari ve mali özerkliğe sahip olması ve üyelerinin üçte ikisinin yargıçlar arasından liyakate dayalı olarak seçilmesi gibi güvencelere yeni Anayasa’da rastlanmıyor.
Yargı bağımsızlığı Anayasa’da yer verilen temel hak ve özgürlüklerin korunması için son derece hayati bir işlev görüyor. Eğer yargı organı adil kararlar vermesini sağlayacak bağımsızlıktan yoksun olursa Anayasa’da özgürlüklere ne kadar teminat sunulduğunun pek bir önemi de olmayacaktır.
- Referandumla kabul edilen Anayasa sonrası Tunus’un geleceği için neler söylenebilir?
Toplumsal birliği sağlamanın yolu ise siyasi görüşü, etnik ve dini aidiyeti, sosyoekonomik statüsü ne olursa olsun herkesin hak ve özgürlüklerini koruyacak bir hukuk devleti kurmaktan geçmektedir. Ancak Tunus’un yeni Anayasa’sı ülkenin demokrasi ve hukuk rotasından çıkmasını adeta teşvik eden düzenlemelerle doludur. Bunun neticelerinin ne olduğunu görmek için bizatihi Tunus’un tarihine bakmak yeterlidir.
Tunus’un acil çözüm bekleyen ekonomik ve sosyal sorunları mevcuttur. Belki kısa vadede dış yardımlarla bu problemlerde kısmi iyileşmeler sağlanabilir. Ancak sürdürülebilir kalkınma ve refah için devletin yasama, yürütme ve yargıdan oluşan 3Y’sinin birbirini dengeleyebilecek fakat pasifize etmeyecek tarzda özgürlükçü demokrasinin gereklerine uygun olarak tasarlanması gerekiyor. Aksi takdirde bunalım ve devrim döngüsünün tekrarlanması kaçınılmazdır.