Türkiye ve Somali arasında 8 Şubat 2024’te imzalanan Savunma ve Ekonomik İş Birliği Çerçeve Anlaşması birçok açıdan önemli mesajlar barındırıyor. Türkiye Cumhuriyeti Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Somalili mevkidaşı Abdulkadir Muhammed Nur’un Ankara’da imzaladığı anlaşma 21 Şubat 2024’te Somali Meclisi ve Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmıştır. Nitekim bir uluslararası anlaşmanın ulusal hukuk çerçevesinde uygulanabilmesi için Ulusal Mecliste onaylanması gerekir. Somalililerin rızasının olduğunu gösteren ve Somali halkının temsil edildiği Meclisteki bu anlaşmanın onay süreci barındırdığı mesaj itibarıyla oldukça önemlidir.
Türkiye ve Somali arasında 8 Şubat 2024’te imzalanan Savunma ve Ekonomik İş Birliği Çerçeve Anlaşması birçok açıdan önemli mesajlar barındırıyor. Türkiye Cumhuriyeti Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Somalili mevkidaşı Abdulkadir Muhammed Nur’un Ankara’da imzaladığı anlaşma 21 Şubat 2024’te Somali Meclisi ve Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmıştır. Nitekim bir uluslararası anlaşmanın ulusal hukuk çerçevesinde uygulanabilmesi için Ulusal Mecliste onaylanması gerekir. Ayrıca bu anlaşmanın TBMM’de de onaylanması gerekmektedir. Somalililerin rızasının olduğunu gösteren ve Somali halkının temsil edildiği Meclisteki bu anlaşmanın onay süreci barındırdığı mesaj itibarıyla oldukça önemlidir. İlk olarak Somali’de anlaşmaya yönelik tepkiler oldukça olumludur. Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud da imzaladıkları bu anlaşmayı şu ana kadar yaptıkları en iyi anlaşma olarak nitelendirilmiştir.
Bu noktada öncelikle Somali hükümetinin kendisiyle saygılı şekilde ve iyi iletişim kurulduğunda iş birliğine açık olduğu görülmektedir. Bu durum Somali’nin bölgesinde olsun ya da olmasın kendi ulusal çıkarlarını gözetecek şekilde tüm ülkelerle uluslararası hukuka uygun şekilde anlaşma yapabileceğini gösteriyor. Yani Etiyopya ve Somaliland arasında 1 Ocak 2024’te imzalanan “mutabakat zaptı” (memorandum of understanding, MoU) kapsamında Somali hükümeti Etiyopya’ya üstü kapalı bir mesaj da veriyor. Somali’nin Türkiye ile imzaladığı bu anlaşma Afrika Boynuzu’ndaki diğer ülkelere yönelik iyi niyetli olabileceğinin de bir göstergesidir. Etiyopya’nın uluslararası hukuka uygun ve Somali’nin toprak bütünlüğüne saygı duyacağı şekilde Mogadişu yönetimiyle iyi iletişim kurması durumunda Somali’nin Etiyopya’nın denize çıkışı ile ilgili bir anlaşma imzalamaması mümkün gözükmüyor. Ancak bu noktada en önemli mesaj Etiyopya eğer Somali’de bir liman ya da askeri üs istiyorsa bunun planlaması ve istişaresinin Somali hükümeti ile yapılması olarak gözüküyor.
Anlaşmanın verdiği ikinci mesaj ise Somali halkının yanında olan Türkiye’nin mevcut politikasına aynı şekilde devam ettiğidir. Nitekim bu anlaşma aslında Türkiye’nin Afrika politikası bağlamında uzun yıllardır uyguladığı politikanın bir özünü yansıtıyor. Nasıl ki uzun yıllar boyunca Somali’nin uluslararası izolasyona uğradığı ve sistemde tek başına bırakıldığı en zor zaman olan 2011’de Türkiye dost eli uzatarak Somali halkına destek olduysa günümüzde de Somali halkının zor zamanında Türkiye uluslararası hukuka uygun şekilde kendisini gösteriyor. Nitekim bu anlaşma bazı Somalililer açısından Somali’nin ikinci 2011’i olarak da yorumlanıyor.
Anlaşmanın Güvenlik ve Ekonomi Boyutları
Ankara ve Mogadişu yönetimleri arasında imzalanan anlaşma sadece Somali’nin güvenliği açısından değil aynı zamanda bölgesel barışa yönelik de önem arz ediyor. Dikkat çeken önemli bir konu ise Türkiye’nin Somali’de hem halk tarafından hem de resmi makamlarca kabul görerek varlık göstermesidir. Bu durum Türkiye’nin Somali’deki varlığını meşru kılmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’nin Somali’deki varoluşuna imkan ve kolaylık da sağlamaktadır. Türkiye’nin imzaladığı anlaşma gibi Somali ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD, Mısır, Uganda ve Etiyopya gibi ülkeler de ayrı ayrı “mutabakat zaptları” (memorandum of understanding, MoU) imzalamıştır. Ancak bu MoU’lar Somali’de Meclise getirilememiştir. Hatta BAE örneğine bakıldığında Somali’nin bazı kesimlerinin BAE’yi işgalci olarak görmesi bu ülke ile imzalanan MoU’nun Meclise getirilmesini engellemektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin sahada halk nezdinde kabul görmesi ve istenen olması dosyanın rahatlıkla Meclise getirilmesini ve onaylanmasını mümkün kılmıştır. Aynı zamanda bu anlaşma karşılıklı olarak ekonomik avantaj da sağlayacaktır. Türkiye’nin Afrika politikasında yer alan kazan-kazan(dır) prensibiyle uyumlu şekilde olan ve onaylanan anlaşmanın güvenlik ve ekonomik boyutları da bulunuyor.
Somali ile kardeşlik bağına sahip olan Türkiye’nin uzun yıllara dayanan ilişkisi önceki savunma, güvenlik ve ekonomik iş birliği anlaşmalarıyla sürdürülmüştür. Bu noktada Türkiye, Somali’de devletin yeniden yapılandırılmasına ilişkin özellikle güvenlik sektöründe önemli iş birlikleri gerçekleştirmiştir. Bu kapsamda Somali’de asayiş ve güvenliğin sağlanması konusunda Gorgor Tugaylarını eğiten Türkiye, yeni anlaşmayla on yıllığına sahil güvenlik ve deniz güvenliğini sağlayacaktır. Ayrıca hatırlamak gerekirse Kasım 2022’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararıyla Türkiye, Somali’ye uygulanan silah ambargosundan muaf tutulan ülkeler kategorisine alınmıştır. Bu kapsamda Türkiye, Somali’nin Şebab terör örgütüyle mücadelesinde savunma sanayii ürünleriyle önemli bir aktör olarak yer alıyor. Kısacası Somali’nin kilit güvenlik ortağı konumunda yer alan Türkiye’nin en büyük deniz aşırı askeri eğitim üssü de Mogadişu’da bulunuyor.
Aynı zamanda Türkiye, Somali Deniz Kuvvetleri için eğit-donat faaliyetlerine de başlayacaktır. Dünyanın sekizinci ve NATO’nun ikinci en büyük askeri gücü olan Türkiye’nin Somali’ye desteği Somali Deniz Kuvvetlerinin kapasite inşasını gerçekleştirmesi açısından önemlidir. Nitekim uzun yıllardır Somali’nin kalkınmasının yanı sıra bölgesel ve küresel güvenliğin tesisine yönelik Türkiye’nin çabaları ve desteği Somali’de bir başarı öyküsü ve model olarak bulunuyor. Türkiye’nin önümüzdeki on yıl içinde Somali Donanmasını dünya standartlarına getirmesi Somali’de yeni bir başarı öyküsünün yazılmasına katkı sağlayacaktır. Bununla birlikte her şeyin ötesinde Türkiye’nin bu desteği ile bölgede savaşsızlık durumuna katkı sağlayarak Somali’ye kalkınması ve devlet kurumlarını güçlendirmesi için gereken zamanı kazandırdığı da görülüyor. Bu kapsamda Türkiye’nin belki de paradan daha değerli unsur olan zamanı Somali’ye kazandırması söz konusudur.
Öte yandan anlaşma Somali’nin deniz kaynaklarına yönelik hukuksuz olarak gerçekleştirilen yabancı müdahalelere karşı da destek sağlamaktadır. Örneğin Çin gemilerinin Somali sularında hukuksuz olarak avlanmaları karşısında Türkiye’nin varlığı hukuka uygun bir durumun ortaya çıkmasına fırsat tanıyacaktır. Ayrıca Türkiye yasa dışı balıkçılık faaliyetleri, korsanlık ve terörizmden de koruyarak ülkenin ekonomik gelişime destek sağlayacaktır. Bununla birlikte balıkçılıktan turizme ve enerji kaynaklarına kadar potansiyel ekonominin verimli kullanılmasının önünü de açacaktır. Kısacası anlaşmanın hem Kızıldeniz hem de Hint Okyanusu’nda mavi ekonomi alanında ortak savunma ve ekonomik iş birliklerini gerçekleştirmesi muhtemeldir. Bu kapsamda balıkçılık ve denizcilik gibi çeşitli alanlarda ortaklaşa faaliyetlerin yapılması beklentiler arasındadır. Ayrıca, Anlaşma ile su altında yer alan doğal kaynaklarından elde edilecek gelirlerden Türkiye’ye pay verilmesi kuvvetle muhtemel. Bu bağlamda bölgede yapılan araştırmalar ve verilerde görüldüğü üzere söz konusu alanlarda petrol başta olmak üzere birçok enerji kaynağı bulunuyor. Dolayısıyla bu anlaşma ile geleceğe yönelik enerji konusundaki iş birliklerinin altyapısı da hazırlanmış olmaktadır.
Somali’nin Müttefiki ve Umudu: Türkiye
Ancak içinde bulunduğumuz küresel kaos çağında Afrika’da ve özellikle Afrika Boynuzu’nda yaşanan gelişmeler risklerle dolu bir dönemin işaretçisidir. Küresel sistemde yaşanan bu kaos ortamı karşısında Türkiye’nin barış, istikrar ve huzura yönelik attığı adımlar önem arz ediyor.
Somali’nin ve dolayısıyla bölgenin istikrarı açısından bu anlaşmanın önemli bir rol oynaması muhtemeldir. Rasyonel açıdan düşünüldüğünde bölgede hiçbir ülkenin yeni bir savaş istemeyeceği aşikardır. Zira savaşın getireceği maliyetin örnekleri Suriye, Irak, Ukrayna, Gazze, Libya, Sudan ve daha birçok bölgede kendisini gösteriyor. Kaldı ki Somali halkı 1991’den itibaren savaşı bizzat yaşayarak savaşın getirdikleri ve götürdüklerini kendi gözleriyle görmüş durumdadır. Ancak aynı Somali halkı egemenliği ve ülkenin toprak bütünlüğü söz konusu olduğunda mevcut risklerin farkında olarak gerekli adımları atacağının da sinyallerini vermiş durumdadır.
Diğer önemli bir nokta ise Etiyopya’dır. Bölgede 120 milyon nüfusa sahip ve Türkiye’nin iş birliği yaptığı diğer bir Afrika Boynuzu ülkesi olan Etiyopya’ya da zor zamanında destek olan Türkiye’nin uluslararası hukuk vurgusu ile bölgesel barışa yönelik çabaları açıkça görülmektedir. Afrika Boynuzu’nun en önemli ülkeleri arasında yer alan Somali ve Etiyopya’nın çatışma ve kavgadan ziyade barış ve huzura olan ihtiyaçları bağlamında bölgede Türkiye’nin varlığı önemli bir avantajdır. Dolayısıyla Türkiye ve Somali arasında imzalanan anlaşma Afrika Boynuzu’nda belki hemen tansiyonu düşürmeyecek ancak bölgede tansiyonun yükselmesi durumunda Somali’nin Türkiye’nin desteği ve iş birliğine güvenebileceği önemli bir dayanak noktasının olduğunu gösterecektir.