Senegal Cumhurbaşkanı Bassirou Diomaye Faye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyareti Türkiye’nin Afrika’da geliştirdiği son derece başarılı stratejik ortaklık politikasının bir yansımasıdır. Nitekim her zaman altını çizdiğimiz Türkiye’nin Somali’de uyguladığı başarılı model diğer Afrika ülkeleri tarafından da ilgiyle takip ediliyor ve büyük bir teveccüh görüyor. Zira Türkiye’nin 2011’de Afrika’ya yönelik atmış olduğu en belirgin adım Somali’de gerçekleşmiştir. Bu kapsamda atılan adımların yanı sıra Somali’ye sunulan katkıların kıtanın geri kalanında olumlu etkilerinin olduğu da görülüyor.
Türkiye’nin Somali’de izlediği insani yardım, sağlık, kalkınma, güvenlik, ekonomi, tarım, şehircilik ve enerji gibi çeşitli alanlardaki yatırımları ve iş birlikleri bu ülkeyle ilişkilerinin yanı sıra hem Somali’ye hem de bölgeye olumlu katkılar sağlamıştır. Bunun neticesi olarak Türkiye-Somali ilişkileri stratejik ortaklığın da ötesine doğru yol almıştır. Bu durum ayrıca Osmanlı devletinin geçmişte sömürgecilikten ve günümüzde Türkiye’nin de yeni sömürgecilik faaliyetlerinden ne kadar uzak olduğunu bilen Afrika ülkeleri açısından önemli bir pozitif ayrımcılıkla ayırt edilmesine fırsat tanımıştır. Türkiye’nin Afrika’da izlediği politikanın temelinde karşılıklı saygı, insan odaklılık ve ortak çıkarları önceleyen bir yaklaşımı benimsendiği biliniyor. Ayrıca birlikte büyüme, iç işlerine müdahale etmeme, halkın yanında yer alma, sömürge geçmişine sahip olmama, samimiyet ve şeffaflık gibi prensipler Türkiye’nin gönül dilini kullanarak Afrika ülkeleriyle ilişkilerine olumlu tesir etmektedir.
Afrika’da maddi ve manevi anlamlarda birlikte büyümeyi amaçlayan Türkiye’nin son dönemdeki faaliyetlerinin “bereket” kavramı ile de şekillendiği dikkat çekmektedir. Örneğin Somali’de hayata geçen başarı hikayelerinin farklı ülkeler tarafından da kabul gördüğü anlaşılıyor. Ardı ardına Türkiye ile ortaklıklar ve stratejik alanlarda iş birlikleri kurmaya yönelik gelen talepler, Türkiye’nin Afrika’da bereket kavramını somutlaştırdığını, kıtada hem maddi hem de manevi anlamlarda bir büyüme ve refah ortamı oluşturduğunu göstermektedir. Bereket anlayışı ekonomik kalkınmanın yanında sosyal uyum, barış içinde bir arada yaşama ve sürdürülebilir gelişmeyi de kapsamaktadır. Bu bağlamda Senegal ve geçtiğimiz aylarda Nijer örnekleri üzerinde yoğun olarak görüldüğü üzere Türkiye’nin Afrika’daki etkisi giderek daha fazla ülke tarafından kabul görmekte ve “Türk modeli”nin kıtada kalıcı bir değer oluşturduğu düşünülmektedir.
Türkiye’nin Afrika’da İstenen Ülke Olması
Türkiye’nin Afrika’da “istenen ülke/talep edilen ülke” olarak ortaya koyduğumuz argümanların en büyük destekçileri bu türden yapılan anlaşmalar, üst düzey ziyaretler ve oldukça hızlı şekilde hayata geçirilen iş birlikleridir. Afrika’da Türk modeli olarak ifade edilebilecek olan dinamik ve etkili yaklaşım, Afrika ülkelerinin ihtiyaçlarına hızlı çözümler sunulmasını sağlıyor. Afrika ülkeleriyle oluşturulan iş birliklerinin hızlı şekilde somut çıktılara dönüşmesine imkan tanıyor. Bu durum Türkiye’nin insani ve kalkınma yardımları, altyapı projeleri, sağlık ve eğitim alanlarındaki yatırımları ile birlikte demokrasinin konsolidasyonuna yönelik yaklaşımları güven ve bağlılık oluşturarak Türkiye’yi Afrika’da etkili ve güvenilir bir ortak haline getiriyor.
Somali’den sonra Nijer’in ve günümüzde Senegal’in teveccüh gösterdiği bu durum ikili ilişkilerin yeni bir boyuta evrilmesine fırsat tanımaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve mevkidaşı Diomaye Faye’nin enerji, hidrokarbon, eğitim, tarım ve yüksek düzeyli stratejik iş birliği gibi çeşitli alanlarda imzaladıkları anlaşmalar oldukça dikkat çekicidir. Özellikle son dönemde Türkiye’nin Oruç Reis araştırma gemisinin Somali sularında petrol ve doğal gaz arayışlarına yönelik üç boyutlu sismik araştırma faaliyetleri ve Nijer’de hidrokarbon anlaşmasının imzalanması kapsamında çeşitli alanlardaki çalışmaları en fazla dikkat çeken faaliyetlerdir. Ancak Türkiye, Afrika’da Somali ve Nijer’in yanı sıra Libya, Mısır, Nijerya, Cezayir, Cibuti, Angola ve Sudan’ın da yer aldığı 20’ye yakın ülkeyle enerji, madencilik ve hidrokarbon alanlarında iş birliği anlaşmaları imzalamıştır.
Öte yandan Türkiye’nin Afrika’daki yumuşak gücünün yansımaları uzun yıllardır devam etmektedir. Bu kapsamda “Hanımefendi diplomasisi” bağlamında Emine Erdoğan’ın Afrika Kültür Evi’nde Senegal Hanımefendisi Marie Khone Faye’yi ağırlaması Türkiye’nin kamu diplomasisi ve yumuşak güç alanındaki etkisinin sürdüğünün bir örneği niteliğindedir. Nitekim Hanımefendi diplomasisi olarak öne çıkan bu görüşmeler, kültürel bağları güçlendirmenin yanı sıra halklar arası samimi ilişkilerin kurulmasına da katkı sağlıyor. Ayrıca Emine Erdoğan’ın çevre sorunları konusunda göstermekte olduğu kararlılık Afrika’da da yoğun ilgi görüyor. Bu kapsamda Türkiye ile Senegal arasında ileriye dönük iş birliği alanlarına yönelik önemli beklentilerden biri de Sıfır Atık Projesi kapsamındaki faaliyetlerdir. Dolayısıyla Türkiye’nin Afrika ile iş birlikleri kültürel ve ekonomik alanların ötesine geçerek iklim değişikliğinin etkisinin yakinen hissedildiği kıtada yeni iş birliği alanlarına fırsat pencereleri açmaktadır. Bu kapsamda çevre güvenliği ve çevresel sürdürülebilirlik konularında rehberlik sunulması Senegal gibi diğer Afrika ülkelerinde de Türkiye’ye olan güveni ve dostane bağlılığı artıracak bir potansiyel taşımaktadır.
Türkiye-Afrika İlişkilerinin Geleceği
Türkiye’nin Afrika’da aldığı bir işi en iyi ve en hızlı yapan ülke olarak öne çıktığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bununla birlikte Türkiye’nin olumsuz sonuç doğuran herhangi bir uygulamasının olmaması ve Afrika ülkelerinin hassasiyetlerini dikkate alan yaklaşımlar sergilemesi de ilişkilerin giderek konsolide olmasına imkan tanımaktadır. Türkiye’nin Senegal, Nijer ve Somali gibi ülkelerin yanı sıra diğer Afrika ülkeleriyle iş birliklerine istinaden attığı adımlarının Afrikalı toplumların günlük yaşam koşullarını iyileştirici ve refah seviyelerini artırıcı bir etkiye sahip olduğu da görülmektedir.
Senegal dahil olmak üzere Afrika ülkeleriyle oluşturulan ekonomik ve ticari iş birlikleri Afrika ekonomilerinin küresel ticaret ağına entegrasyonuna daha fazla katkı sağlamaktadır. Buna binaen Senegal Cumhurbaşkanı Diomaye Faye’nin ziyaretinden ve imzalanan anlaşmalardan sonra Batı Afrika’da istikrarlı ülkelerden biri olan Senegal’e yönelik Türk şirketlerinin yatırımlarının artması beklenmektedir. Türk şirketleri ve özel sektörünün Afrika’da inşaat, altyapı, enerji, tarım ve sağlık gibi alanlarda gerçekleştirdikleri projeler yerel istihdamı artırmakta ve bölge halkına sürdürülebilir ekonomik fırsatlar sunmaktadır. Kazan kazan prensibi çerçevesinde Senegal’de yapılacak olan yatırımlar Türkiye ile Senegal arasında stratejik ortaklığın yeni bir aşamaya geçmesine ve yeni fırsat pencerelerinin açılmasına da imkan sağlayacaktır. Sonuç olarak bu ziyaret bağlamında Batı Afrika’nın en önemli ülkelerinden biri olan Senegal dahil olmak üzere birçok Afrika ülkesi ile Türkiye’nin ilişkileri kurumsallaşmaya, konsolide olmaya, sürdürülebilir bir şekilde gelişmeye ve derinleşmeye devam edecektir.