Kur savaşları olarak bilinen ve günümüzde pandemi sonrası yeniden tecrübe edilen döviz kurlarındaki dolara karşı değer kaybı birçok devleti derinden etkiledi. Sterlin ve avroda ABD Doları’na karşı değer kayıpları bu minvalde değerlendirilebilir. Salgının ortaya çıkardığı enflasyonist baskı, tedarik ve üretim krizleri nedeniyle kur savaşlarına başvuran aktörler kamu harcamalarını artırarak krizleri çözmeye çalışıyor. Ancak ABD dolarının uluslararası konumu güçlenmeye devam ediyor. 2022’de Merkez Bankalarında tutulan döviz rezervleri 12.55 trilyon dolar seviyesinde bulunuyor. Bu rezervlerin 6.87 trilyonu ABD Doları, 2.34 trilyonu avro, 625 milyar doları Japon Yeni, 580 milyar doları Sterlin ve 336 milyar doları Çin Yuan’ı olarak tutuluyor. 2021’in son çeyreğine göre Merkez Bankalarında tutulan döviz rezervi 470 milyar dolar azalarak son 2 senenin en düşük rakamına ulaştı. Petrol Krizlerinin ardından en yüksek seviyeye ulaşan küresel enflasyonla mücadele etmek için kullanılan rezervler ulusal para birimleri üzerinde de değer kaybı baskısı oluşturdu.
ABD Doları’nın Kombinasyonu
Uluslararası döviz rezervlerinin yüzde 58’i ABD Doları cinsinden Merkez Bankaları’nda tutulurken küresel ticaretinde büyük kısmı dolar üzerinden gerçekleştiriliyor. Avro Bölgesi hariç farklı kıtalarda doların ticari ödemelerde kullanım oranı çok yüksek iken AB’de yüzde 25 civarında. Yüzde 65 oranında dış ticari ödemeler AB’de avro ile gerçekleştirilirken Amerika’da yüzde 97, Asya-Pasifikte yüzde 75 ve diğer bölgelerde yüzde 80 oranında dolar ile dış ticaret yapılmaktadır. Dış ticaret ödemeleri dünya genelinde yüzde 79’luk dolar ödeme ortalamasına sahiptir. Dünya ekonomisinin yüzde 24’ünü oluşturan ABD’ye kıyasla doların küresel ticaret ve uluslararası rezervlerde dominyonu geçmiş yıllara göre artarak devam etmiştir. Altın veya yerel paralar üzerinden dış ticaret ödemeleri son dönemde öne çıksa da henüz küresel ticareti veya rezerv para birimleri üzerinde etki yapabilecek kapasiteden uzaktır.
İran, Rusya ve Libya gibi ülkeler doların küresel ticaretteki konumuna karşı farklı alternatif yaklaşımlarla önerilerde bulunmuşlar ancak diğer para birimleriyle ticareti hayata geçirememişlerdir. Özellikle altın ile ödemelerin yapılması gerektiği vurgulanırken enerji ticaretinin girdi ürün olarak kullanılması önerilmiştir. Dünya ticaretinde en fazla kullanılan ürün olan enerjiyi ihraç eden ülkeler olarak İran, Rusya ve Libya aynı zamanda ABD yaptırımlarına maruz kalan aktörler.2021’de küresel borçların toplam hacmi 226 trilyon dolara ulaşarak tarihi bir rekor kırdı. Pandeminin başından itibaren 27 trilyon dolarlık ek borçlanma yapılırken neredeyse dünya ekonomisinin yıllık üçte biri kadar yeni borçlanmaya gidildi. İç ve dış borç şeklinde gerçekleşen yeni finansman arayışında ise dolar büyük oranda borç talebinin ana kütlesini oluşturdu. Ardından avro en fazla borçlanılan para birimi olurken diğer ulusal para birimleri üzerinden borçlanma yalnızca yüzde 15’lik yer tuttu. Yüzde 65 gibi yüksek bir oranda borçlanmalar dolar üzerinden yapılırken geçmiş dönem borçlarda büyük oranda dolar üzerinden gerçekleştirildi. En fazla borçlanan ülkeler ise ABD, Çin ve AB olarak öne çıktı.
Finansal Güvenlik Tehditleri
Ödeme transferleri ülke, kurum ve kişiler arasında yapılan bir tür para gönderimini kapsamaktadır. Transferlerin büyük çoğunluğu dolar üzerinden yapılırken ABD ve İngiltere gibi ülkeler aracılıyla gerçekleştirilmektedir. Ödeme sistemlerinde başat konumda olan ABD transferleri engelleyebilirken yapılan ödemelerden de pay alabilmektedir. Kredi kartı ödeme sistemlerinde de benzer bir yapının olduğunu söylemek mümkündür. MasterCard, Visa ve PayPal ABD merkezli kredi kartı ödemelerine örnek gösterilebilir. Bireysel ödemelerde önemli bir yer tutan kredi kartı ile ödemelerin kullanan ülkelerin kontrolünde olmaması ulusal finansal güvenlik açısından önemli bir tehdit oluşturabilir. Ukrayna Savaşı sonrası uluslararası transfer sisteminden dışlanan Rusya’da kredi kartı ödemelerinde büyük zorluklar meydana gelmiş ve ülke farklı ödeme yöntemlerine başvurmak zorunda kalmıştır. Uluslararası ticaret, döviz rezervi, ödemeler, borçlar ve transferlerde ciddi oranda kullanılan doların konumunu post-pandemi sonrası güçlendirmesi devletlerin güvenliğine tehdit oluşturabilecek önemli bir etmendir. Bu nedenle yerel paraların her alanda kullanımının artırılması finansal bağımsızlığın güçlendirilmesi için gereklidir.
Küresel ödemelerde dominyonu güçlü bir yapıda olan dolara rağmen pek çok ülke yerel paraların kullanımı için adımlar atmaktadır. Çin, Rusya ve Türkiye bu ülkelere örnek olarak verilebilir. Çin Yuanı’nın küresel ödemelerde kullanımı geçmiş yıllarda ciddi oranda artarken ülkenin dünya ekonominden daha fazla pay alması doların kullanım alanlarını azaltabilir. Özellikle ABD’nin yaptırımlara daha sık başvurması ülkelerin yerel paraları kullanım taleplerinin artmasına neden olmuştur. Ancak henüz kullanım oranları istenilen seviyede olmayan yerel para birimleri gelecek yıllarda daha fazla öne çıkabilir. Böylelikle dış borç, ödemeler, transfer ve rezervlerde doların dominyonu azalabilir.[Yeni Şafak, 15 Ekim 2022].