FETÖ yargılamalarının yoğunlaştığı günlerden geçiyoruz. Şuanda 400'e yakın FETÖ davası devam ediyor.
Askerler, hakimler, savcılar, işadamları, gazeteciler, polisler, vali kaymakam gibi mülki idare amirleri, devletin farklı kurumlarında çalışan birçok memur ve en nihayetinde siviller bu davalarda yargılanıyor.
Aralarında 15 Temmuz gecesi ve sonrasında yakalananlar da var, 17-25 Aralık'tan sonra açılan FETÖ davalarından yargılananlar da. Ve haliyle bir soru gündeme geliyor. O da FETÖ'nün siyasi ayağının neden üzerine gidilmediği.
Ancak bu soruyu gündeme getirenlerin bir kısmının, özellikle CHP çevrelerinin, soruyu sorma amacı pek de FETÖ'nün peşine düşmek gibi durmuyor. Daha çok siyasi rant peşindeler.
Aslında ima ettikleri şu; malum FETÖ dini değerleri kullanan bir örgüt. Gerçek yüzü ortaya çıkana kadar toplumun dini duygularını sömürerek var oldu ve yayıldı.
AK Parti de dindar-muhafazakar kimliğe ile ön plana çıkan bir parti olduğu için CHP, FETÖ'nün siyasi ayağını gündemde tutarak AK Parti içerisinde FETÖ'cüler olduğunu ima etmiş ve AK Parti'yi köşeye sıkıştırmış oluyor. CHP sözcüleri sık sık bazı AK Parti'li figürlerin geçmişte FETÖ'yle kurmuş oldukları irtibatı ve o zamanlar dini bir cemaat olarak bilenen örgüt hakkındaki olumlu sözlerini gündeme getirerek bu imajı pekiştirmeye çalışıyorlar.
Gerçekten de bu açıdan bakınca tablo biraz karmaşık gözüküyor. Her kesimden FETÖ'cü varken siyasette neden FETÖ'cü yok sorusu akıl bulandırıyor. Bulanıklığı gidermek için resmin tümüne daha geriden bakmak gerekiyor. 7 Şubat 2012'de Hakan Fidan'ın FETÖ'cü savcılar tarafından tutuklanmaya çalışılması veya 17-25 Aralık 2013 girişimi FETÖ'nün gerçek yüzünün ve niyetinin ön plana çıktığı olaylar olarak kabul ediliyor. Bu tarihlerden 15 Temmuz'a gelene kadar ki 3-3.5 yıllık süre zarfında AK Parti FETÖ'nün bir terör organizasyonu olduğunu topluma anlatmaya çalıştı. Ancak bu süre zarfında AK Parti'nin uyarılarına çok kişi kulak asmadı. Erdoğan ve AK Parti paralel devlet yapılanmasından, FETÖ'den bahsederken, mahkemeler FETÖ'nün medya kuruluşlarına kayyum atarken CHP milletvekilleri FETÖ'yle dayanışma toplantılarına katılıyorlardı. Sadece CHP değil kamuoyunun büyük kısmı bu mücadelede AK Parti ve Erdoğan'ı yalnız bıraktı. Örneğin birçok medya kuruluşu yayınlarında Paralel Devlet Yapılanması ifadesini kullanmaktan kaçınıyordu. İfadeyi hukuki bir kavram değil de Erdoğan'ın ortaya koyduğu bir siyasi tanımlama olarak değerlendiriyorlardı. Bugün FETÖ'nün siyasi ayağının üzerine yeterince gidilmediği için Cumhurbaşkanı'na ve AK Parti'ye sitem eden Bahçeli'nin MHP'si, 17-25 Aralık girişimini takip eden 30 Mart seçimlerinde gazetelere verdiği reklamların büyük bir kısmını FETÖ'nün Zaman Gazetesi'ne veriyordu. Yani MHP önceki seçim süreçlerinde birkaç reklam verdiği Zaman Gazetesi'ne AK Parti FETÖ ile mücadeleyi başlattıktan sonra çok daha fazla reklam verir olmuştu.
Bu açıdan bakınca tablo gayet açık ve net.
Evet siyasi alanda da FETÖ'cüler var ve ortaya çıkarılmaları gerekiyor. Ancak bakılacak ilk yer 2013'den beri FETÖ'nün bir terör örgütü olduğunu tek başına haykıran, aradan geçen 4 yılda bünyesindeki FETÖ'cüleri kongrelerle, seçimlerle, görevden almalarla ayıklayan, diğer siyasi partiler FETÖ'den oy devşirmeye çalışırken FETÖ ile mücadele eden AK Parti değil!
[Takvim, 2 Haziran 2017].