Seçim ittifaklarına imkan tanıyan yasa mecliste oylanarak kabul edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onayının ardından yürürlüğe girecek ve Türk siyasetinde yeni bir dönem başlamış olacak. 15 Temmuz gecesi ülkenin her caddesinde, sokağında, meydanında başlayan yeni sürecin hukuki zemini de tamamlanmış olacak. Geriye kalıyor 2019 seçimleri. Siyasette olağanüstü bir dalgalanma olmazsa 2019 seçimlerinde nasıl bir tablo ortaya çıkacağı az çok belli.
Böylece Türkiye yüzünün akıyla sistem dönüşümünü tamamlamış olacak.
Tabii muhalefetin itirazı var. Muhalefettir itiraz eder ancak sanki kafalar biraz karışık. Muhalefetin itirazının nedeni tam olarak belli değil. İttifak yasası teknik bir düzenleme olduğu kadar siyasi boyutu ağır basan bir değişiklik. Evet bu yasa sadece AK Parti ve MHP'nin 2019 seçimlerine giderken kurmayı planladıkları cumhur ittifakı için çıkartılmadı. Üç farklı ittifak modelini mümkün kılan yasa farklı şekillerde seçim ittifakı yapmaya niyetlenen diğer partilere de imkan sağlıyor. Öte yandan ittifak konusunda en istekli ve hazır partilerin de AK Parti ve MHP olduğu bir sır değil. Zaten düzenleme iki partinin ortak çalışması.
Hal böyleyken CHP sözcülerinin açıklamaları iki arada bir derede kalmış gibi duruyor. Eleştirilerini bazen siyasi olarak AK Parti ve MHP ittifakına yöneltiyorlar.
AK Parti'nin yüzde 50 barajını ve MHP'nin yüzde 10 barajını açmaya çalıştığını bu nedenle böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyduklarını ifade ediyorlar. İktidar partisinin hedefinin yüzde 50 olduğunu kabul ve itiraf etmek ana muhalefet için başlı başına trajik bir durum zaten. Onun da ötesinde rakibi olan iki partinin ittifakı ile sanki lüzumundan biraz fazla ilgileniyor CHP. Nihayetinde AK Parti ve MHP siyaset oluştururken CHP'den icazet alacak değiller.
Siyasi itirazların yanında CHP'nin bir dizi de teknik itirazı var. İttifak yasasında yer alan seçim güvenliğiyle alakalı düzenlemelerden rahatsız olmuşa benziyor ana muhalefet. Yeni düzenlemeler ile seçimlerin adil ve şeffaf olarak yapılamayacağını iddia ediyor. Ancak her zamanki gibi burada da seçmenin önüne somut bir şey koyabilmiş değil. Tam olarak hangi düzenleme ne şekilde adil seçim ilkesine, sandık güvenliğine halel getiriyor bunu açıklayamıyorlar.
Kılıçdaroğlu'nun deyimi ile '
tıpış tıpış' oy veren CHP seçmenine diyecek bir şey yok. Ancak düşünecek, muhakeme yapacak ve akılcı oy verecek CHP seçmeni için tablo pek parlak değil. Bu şekilde devam ederse CHP seçmenin karşısına adeta 'bana vereceğiniz oy hiç bir işe yaramayacak' diyerek çıkacak. Bir yandan AK Parti'nin yüzde 50'yi hedeflediğini kabul edip buna itiraz ediyor, diğer yandan verdiğiniz oy sandıkta ziyan oluyor mesajı veriyor. Farkında değiller ama CHP seçmeni 2019'da sandığa gitmek için ciddi bir motivasyon kaybı yaşayacağa benziyor.
BARAJ ENDİŞESİ
Malum Türkiye'de yüzde 10'luk bir seçim barajı var. Baraj Avrupa ülkelerine kıyasla yüksek. Ancak Türkiye'nin siyasi tecrübesi yüksek barajı zorunlu kılıyor.
Türkiye bölünmüş meclis yapısından ve siyasi istikrarsızlıktan çok çekti. Üstelik 2002'den bu yana yapılan seçimlere baktığımızda mevcut baraj pratikte bir temsilde adalet sorunu da doğurmadı. Son 15 yılda seçmenden hatırı sayılır miktarda oy alıp da baraja takıldığı için meclise giremeyen bir parti olmadı. Seçmenin verdiği oy yüksek oranda mecliste temsil edildi. Barajın daha düşük olduğu Avrupa ülkelerinde sağlanamayan temsilde adalet yüzde 10'luk baraj ile Türkiye'de yakalandı.
Tablo böyle, üstelik bu benim yorumum da değil. İsteyen herkes geriye dönük olarak seçim sonuçlarına tekrar bakıp hafızasını tazeleyebilir. Ancak CHP'ye göre tüm meselemiz baraj. Temsilde adalet sorunu olduğunu bunun da Türkiye'nin demokrasisinin kalitesini düşürdüğünü söylüyorlar. Ama hangi sonuç temsilde adalet sorunu doğurmuş onu da gösteremiyorlar. Türkiye'nin kendi şartlarından dolayı yüzde 10 barajına ihtiyaç duyduğunu ve barajın yine Türkiye'nin kendi şartlarından dolayı temsilde adalet sorunu doğurmadığını ısrarla kabullenmek istemiyorlar. Böyle giderse Türkiye'nin değil ama CHP'nin baraj sorunu olacak.
[Takvim, 16 Mart 2018]