SETA > Yorum |
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki İhanet Görüntüsü

Boğaziçi Üniversitesi'ndeki İhanet Görüntüsü

Afrin'de büyük bir zafer elde etmişiz. Yedi düvel hem şaşkınlık, hem hayranlık içinde kalakalmış. Dostlarımız sevinmiş, düşmanlarımız daha bir bilenmiş. Şehitler vermişiz. 46 can, 46 şehit. Gazilerimiz olmuş. Tam 225 kişi. Bir bakıyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti'nin bir üniversitesinde bazı öğrenciler şehitlerimize hakaret eden pankartlar açıyor.

Eğer bu Türkiye o eski Türkiye değilse... O takdirde birtakım üniversitelerin kurtarılmış bölge mantığıyla hareket etmesinin de önüne geçilmeli. Birileri artık bu gidişata dur demeli. Afrin'de büyük bir zafer elde etmişiz. Yedi düvel hem şaşkınlık, hem hayranlık içinde kalakalmış. Dostlarımız sevinmiş, düşmanlarımız daha bir bilenmiş. Şehitler vermişiz. 46 can, 46 şehit. Gazilerimiz olmuş. Tam 225 kişi. Bir bakıyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti'nin bir üniversitesinde bazı öğrenciler şehitlerimize hakaret eden pankartlar açıyor. İstanbul'un orta yerinde, Boğaziçi Üniversitesi'nde! Türkiye Cumhuriyeti devletine faşist diyor, askerlerimiz aleyhinde slogan atıyor. Dahası Afrin zaferi hatırasına lokum dağıtan bir başka grup öğrenciye saldırıyor. Bu saldırganlar ceplerinde Boğaziçi Üniversitesi öğrenci kimlik kartı taşıyan kişiler! PKK terör örgütüne açıktan destek veriyorlar. Ellerinde "işgalin, katliamın lokumu olmaz" diye kocaman bir pankart taşıyorlar. Üniversitenin güvenlik görevlileri bu vandallık karşısında ne yapıyor dersiniz? Ortalıkta bile görünmüyorlar. Üniversite yöneticileri peki? Ne yazık ki üniversitenin rektörü, yönetim kurulu, senatosu da ortada yok.

***

Sosyal medyadan üniversitenin rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan'a, yönetim kurulu ve senato üyelerine şu iki basit soruyu sordum: 1) Afrin zaferine işgal diyen, katliam diyen bu öğrenci kılıklı terör örgütü yandaşları bu cesareti kimden alıyor? 2) Bu ihanet karşısında yine mi sessiz kalacaksınız? Çıt yok!

***

Sorsanız, birileri Boğaziçi Üniversitesi'ne komplo kuruyor. Üniversite mensupları her skandal sonrası bu havaya giriyorlar. Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı devasa tehditleri küçümseyen, bu tehditlere dikkat çekenleri komploculukla suçlayanlar başka birileri sanki! Kimsenin üniversitenize komplo kurduğu yok. Hem o üniversite bu milletin vergileriyle, devletin imkânlarıyla finanse edilen bir üniversite. Babanızın malı değil. Unutmayın ki orada ABD hükümetinin değil Türkiye Cumhuriyeti devletinin sağladığı imkânlarla bir kamu otoritesi kullanıyorsunuz!

***

Elbette devletin ilgili birimleri bu skandala sessiz kalmayacak, terör örgütüne verilen bu desteğin hesabını soracaktır. O, işin kamu hukukunu ilgilendiren boyutu. Ben şu anda onunla ilgilenmiyorum. Benim dikkat çekmek istediğim husus, bugün bu ortamda, hele ki bir devlet üniversitesinde terör destekçisi öğrencilerin kendilerini bu denli rahat hissediyor oluşları. Nasıl oluyor da bu kişiler üniversitede keyiflerince propaganda yapıp, şiddet uygulayabiliyorlar?

***

Bu manzaradan sadece üniversite yönetimi sorumlu değil. Erdoğan düşmanlığını üniversite eğitiminin doğal bir parçası haline getirmeye çalışan, PKK'yı sevimli göstermek için bin takla atan, "devrimci şiddet" diye diye bir hal olmuş sözüm ona aktivist hocalar da sorumlu. Boğaziçi Üniversitesi'nin bu içler acısı hali nasıl düzelir? Bu sorunun başlıca muhataplarından biri de kuşkusuz Yükseköğretim Kurulu. Umarım YÖK bu manzara karşısında sessiz kalmaz, soruna yapısal bir çözüm üretir.

[Sabah, 21 Mart 2018].