SETA > Haber |
Türkiye Ekonomisinin On Yılı

Türkiye Ekonomisinin On Yılı

SETA tarafından hazırlanan “AK Parti Dönemi Türkiye Ekonomisi” başlıklı rapor, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın da konuşmacı olduğu bir panelle kamuoyuna tanıtıldı.

SETA Vakfı Ekonomi Direktörü Erdal Tanas Karagöl tarafından hazırlanan “AK Parti Dönemi Türkiye Ekonomisi” başlıklı rapor, aralarında Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, IMF Türkiye Direktörü Mark White Lewis ve Eksim Holding yöneticilerinden Abdullah Tivnikli’nin konuşmacı olarak katıldığı bir panelle kamuoyuna tanıtıldı.

 

Panelin moderatörlüğünü üstlenen Erdal Tanas Karagöl, son 10 yılda iktidarda bulunan AK Parti döneminde Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmelere dair bir değerlendirmede bulundu. Konuşmasında, “AK Parti Dönemi Türkiye Ekonomisi” başlıklı rapordan rakamlara yer veren Karagöl, bu dönemde Türkiye ekonomisinin yaşadığı gelişmeyi kaydetti. 2001 yılında yaşanan ekonomik krizden sonra alınan tedbirler ve uygulanan ekonomik istikrar programları çerçevesinde, 2002-2007 arasında Türkiye ekonomisinin ortalama yüzde 7 oranında büyüme kaydettiğini belirten Karagöl, 2008 yılında yaşanan küresel ekonomik krizden dolayı birçok gelişmiş ülkede daralma yaşanırken, Türkiye’nin iç talep ve ihracat oranındaki artışla birlikte 2009 yılının son çeyreğinden 2012 yılı üçüncü çeyreğine kadar büyümesini aralıksız sürdürdüğünü belirtti.

Ekonomide yaşanan iyileşmeler nedeniyle Türkiye’de günlük bir doların altında yaşayan fert kalmadığına dikkat çeken Karagöl, ülkenin ‘orta gelir tuzağı’na düşmemek için büyümesini mutlaka sürdürmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye ekonomisinin uzun yıllardır en temel problemlerinin başında gelen borç faiz kıskacından bu dönemde kurtulduğuna değinen Karagöl, faiz giderlerinin azalması nedeniyle son 10 yılda eğitim ve sağlık gibi alanlara daha fazla bütçe ayrıldığını belirtti. AK Parti döneminde sağlanan siyasi ve ekonomik istikrarın yabancı yatırımcıların ilgisini çektiğini kaydeden Karagöl, bu dönemde Türkiye’nin 110 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım çektiğini ve 2012 itibarıyla en fazla yabancı yatırım çeken 13. ülke olduğunun altını çizdi. Karagöl ayrıca, ekonominin iç ve dış politikadan bağımsız olmadığına değinerek, Türkiye’nin dış politikada yaşadığı eksen genişlemesinin ihracat rakamlarının artışına doğrudan katkı sağladığını da ifade etti.

TİVNİKLİ: “TÜRKİYE, EKONOMİK BAŞARISINI SİYASİ İSTİKRARA BORÇLU”

Karagöl’den sonra söz alan Eksim Holding yöneticisi Abdullah Tivnikli, Türkiye ekonomisinin son 10 yılda dünya ekonomisinde birbiri ardına yaşanan tsunamilere rağmen büyük ilerlemeler kaydettiğini belirterek, bu ilerlemenin en temel sebebinin ülke içinde sağlanan siyasi istikrar olduğunu kaydetti. AK Parti iktidarı döneminde yalnızca ülke içi siyasi istikrarın sağlanmadığını, bunun dışında dış politikada aktifleşilerek Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu ve Afrika gibi coğrafyalara 100 yıl sonra geri dönüldüğünü ifade eden Tivnikli, bu dönüşün muhteşem bir gelişme olduğunu ve ülke ekonomisine büyük kazanımlar sağladığını ifade etti. Tivnikli ayrıca, ekonomide 2023 hedeflerinin çok önemli olduğunu ve toplumun her kesiminin bu vizyonu benimseyip, milli bir hedef olarak görmesi gerektiğinin altını çizdi.

LEWIS: “SAĞLIKLI BANKACILIK VE REFORMLAR TÜRKİYE’Yİ BÜYÜTTÜ”

Panelde Tivnikli’den sonra söz alan IMF Türkiye Direktörü Mark White Lewis, Türkiye ekonomisinin geride kalan son 10 yılda büyük bir atılım yaptığına dikkat çekerek, kendilerine Türkiye’nin bu başarısının altında hangi sebeplerin yattığının sıklıkla sorulduğunu belirtti. Bu soruya, “Türkiye ekonomisinin gücünü sağlıklı bankacılık sistemi, kamu maliye sistemi ve yapılan reformlardan aldığı” cevabını verdiğini kaydeden Lewis, ayrıca güçlü bir ekonomi için tasarruf, yatırım ve özel sektöre yönelik reformların da gerekli olduğunu vurguladı. “Tasarruf için yatırım, yatırım için tasarruf gerekir. Yerli kaynaklar yeterli değilse, dışardan alım gerektirir. Bu ise cari açık anlamına gelir.” sözleriyle konuşmasını sürdüren Lewis, Türkiye’nin yatırım, tasarruf ve özel sektör reformları dengesini gözetmeye devam ederek ekonomik büyümesini sürdürmesinin önemli olduğuna dikkat çekti.

BABACAN: “EKONOMİDE GÜÇLÜ BİR SİYASİ İRADE VE İSTİKRAR ŞART”

Panelde son olarak söz alan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise Türkiye’nin AK Partili son 10 yılına dair geniş bir değerlendirmede bulundu. Babacan, bugün Türkiye ekonomisinin başarısının temelinde istikrar olduğunu, ancak ekonomik programın özünde olması gereken güven unsurunun gözden kaçırılmaması gerektiğinin altını çizdi.

Konuşmasını, “'Hangi program olursa olsun eğer güveni öncelemiyorsa, güven unsurunu ön plana çıkartmıyorsa ve güveni sağlamak, korumak ve güçlendirmek için özel bir çaba içerisinde değilse, bu ekonomik programın da yine başarıya ulaşması mümkün değil. Yine bunun özellikle olumsuz örneklerini dünyanın pek çok ülkesinde görüyoruz. Bugün dünyanın en büyük ekonomisine bakıyoruz, Amerika Birleşik Devletleri'ne, çok ciddi bir politikasızlık sorunu var” sözleriyle sürdüren Babacan, ABD'de özellikle yönetimle kongre arasındaki temel görüş ayrılıkları ya da ekonomik konuları bahane eden siyasi iç çekişmelerin, dünyanın en büyük ekonomisinin temel hedefleriyle ilgili ciddi bir belirsizlik alanı oluşturduğuna dikkat çekti.

ABD’nin dışında AB ve Japonya’nın yaşadığı ekonomik zorluklara da değinen Babacan, ABD gibi AB bölgesi ve Japonya’nın da karar alma süreçlerinde yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle ekonomilerini düzeltmekte zorlandıklarına değinerek, mevcut durumda özellikle Japonya’ya odaklanılması gerektiğini belirtti. Japonya’nın dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi olduğunun altını çizen Babacan, “Biz bu yıl için açıkçası Avro Bölgesi'nden öte Japonya kaynaklı problemlere biraz daha odaklanmış durumdayız. Çünkü Japonya sadece kendisi için değil, aynı zamanda pek çok ülke için önemli bir finans ülkesi. Orada olabilecek bir sarsıntı, gerçekten küresel etkileri de beraberinde getirebilir.” sözleriyle dünya ekonomisinde önemli bir fay hattına dikkat çekti.

Konuşmasında iç siyasete de değinen Babacan, bir ekonomik program için yargı ve eğitim alanlarının da oldukça önemli olduğunu, yatırım ortamının iyileşmesi için hukuk ve nitelikli işgücünün olmazsa olmaz kriterler olduğuna dikkat çekti.

Öngörülebilir bir hukuk devleti olamazsanız, gelişmiş bir demokrasi ve dolayısıyla gelişmiş bir ekonomi olamazsınız.” sözleriyle hukukun ekonomi için önemine dikkat çeken Babacan, Türkiye’de çalışma yaşındaki nüfusun eğitim ortalamasının 6,5 yıl olduğunu vurgulayarak, bu ortalama ile ekonomide 2023 hedeflerinin tutturulmasının çok zor olduğunu, dolayısıyla sağlıklı bir ekonomi için eğitimin üzerine düşülmesi gerektiğini ifade etti.

Babacan son olarak, Türkiye’nin ekonomisiyle model alınan örnek bir ülkeye dönüştüğünü ve doğru ekonomi politikalarının yanı sıra, iyi işleyen bir demokrasi, hukuk devleti vasfı, özgürlükler ve insan hakları konularında yaşanacak gelişmelerle, Türkiye ekonomisinin yaşadığı gelişmenin kurumsallaşmasının sağlanmasının ana hedef olduğunu kaydetti.

“AK Parti Dönemi Türkiye Ekonomisi” raporuna buradan, panelle ilgili ayrıntılı bilgilere ve panelin video kaydına etkinlik sayfasından ulaşabilirsiniz.