Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki günlük Azerbaycan ziyaretini takip etmek için Bakü’deyiz. Bu yazı yayınlandığında Erdoğan Türkiye’ye dönmüş olacak.
Erdoğan, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi'nin 7. Zirvesine katılmak için burada. İki günlük programında ayrıca, Türk Konseyi’ne katılan ülke liderleri ile ikili görüşmeler ve Dünya Türk İş Konseyi Bakü Buluşması Toplantısı’nda bir konuşması da vardı.
Erdoğan’ın Bakü’deki temaslarını sürdürürken bir taraftan da Barış Pınarı Harekâtı ile ilgili süreci yönetiyor. Muhatapları ile görüşmeler gerçekleştirdi. Buraya gelmeden önce İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve Almanya Şansölyesi Merkel’le telefonla görüşmüştü. Dün de Fransa Cumhurbaşkanı Macron’la bir görüşme yaptı.
Erdoğan Atatürk havaalanında ziyaret öncesi basın toplantısında, “Menbiç konusunda da kararımızı uygulama aşamasındayız” açıklamasını yaparak, Resülayn ve Tel Abyad’dan sonra operasyonun ağırlık merkezinin Aynel Arab-Menbiç tarafına yöneleceğinin işaretini vermişti.
Erdoğan, İstanbul’dan hareket ederken bunları söylemesine rağmen, daha uçak inmeden operasyonun sınırlı kalacağına yönelik hem içeride hem de uluslararası medyada tartışmalar başlatıldı.
Erdoğan Bakü’ye iner inmez ayağının tozuyla Dünya Türk İş Konseyi Buluşmasında yaptığı konuşmasında, “Türkiye Barış Pınarı Harekâtı ile en az Kıbrıs Barış Harekâtı kadar hayati öneme sahip bir adım atmıştır. Açık söylüyorum başladığımız işi muhakkak bitireceğiz. Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez. Biz de nihai zafere ulaşana dek mücadelemizi sürdüreceğiz” açıklaması yaparak “sonuna kadar gidileceğini” bir kez daha vurguladı.
Uluslararası aktörler, Fırat’ın doğusunda Türkiye’nin bu kadar erken sonuç alacağını beklemiyorlardı. Uzun süredir PYD/YPG’nin gücünü, olduğundan farklı gösterdiler. Yankı odasında yaşadıkları için terör örgütünün erken pes edeceğini düşünmüyorlardı.
Hâlbuki daha önce en az iki kez yanılmışlardı.
Fırat Kalkanı Harekâtı’nda El-Bab’ın DEAŞ açısından önemli olduğunu sürekli vurgulayarak, bölgenin “Türkiye’nin Vietnam’ı” olacağını söylediler.
Türkiye PYD ve DEAŞ’a karşı başarılı bir şekilde operasyonu tamamlayınca, bu sefer de “elinde tutamayacağı” üzerinden kampanya yürüttüler.
Sıra Afrin’e geldiğinde, PKK ve Öcalan için bölgenin vazgeçilemez olduğunu iddia ederek, Türkiye’nin bataklığa saplanacağı beklentisine girdiler.
Zeytin Dalı Harekâtı, bir öncekinden daha hızlı başarıya ulaşınca, Türkiye’nin bölgede nüfus mühendisliği yaptığı yalanını ortaya attılar.
Fırat’ın doğusu için Türkiye’nin kararlılığından geri adım atmayacağı görülünce ise, ABD’ye rağmen bu operasyonun yapılamayacağını söyleyerek kendilerini rahatlattılar.
ABD’nin, Suriye’nin geleceği için PYD’ye çok yatırım yaptığını ve binlerce tırlık silah yardımında bulunduğunu bildikleri için bu “sefer olmaz” diyorlardı.
Barış Planı Harekâtı başlayınca, Batılılar, “müttefiklerimizi savunmasız bırakıyorlar” diye feveran ettiler. Kendilerinin daha önceden terör örgütü ilan ettikleri PKK/PYD’yi müttefik olarak açıkça ilan etmekten geri durmadılar.
“DEAŞ ile mücadele sekteye uğrayacak” diye tezvirat yaptılar. Ancak, Fırat Kalkanı Harekâtı’nda Türkiye’nin 3 bin 60 DEAŞ üyesini etkisiz hâle getirdiğini, 9 binini gözaltına aldığını, 4550’sini sınır dışı ettiğini ve binlercesini sınır kapılarından geri döndürdüğünü görmezden geldiler. Ayrıca, Suriye’de bu güne kadar, DEAŞ’la en iyi mücadele eden ülkenin Türkiye olduğu gerçeği ile ilgili tek kelime etmediler.
Son günlerde, “Türkiye sivilleri hedef alıyor” algısına sarıldılar. Ama şu ana kadar bu konuda somut bir veri ortaya koyamadılar. Musul ve Rakka’da sivillere yönelik katliama ses çıkarmayanlar, Türkiye’nin daha önce El-Bab ve Afrin’de sivillere zarar vermemek için çok titiz davrandığını bildikleri hâlde, bu konuda her türlü yalana başvurmaktan geri durmuyorlar.
Türkiye daha önceki operasyonlardan çok şey öğrendi. Sahada TSK ve Suriye Millî Ordusu daha koordineli ve giderek daha etkin bir mücadele yürütüyor.
Batı yaptırımlarla tehdit etse de, Türkiye operasyonun iletişim stratejisini iyi yönetiyor. Taraflara, operasyonla Türkiye’nin neyi amaçladığını anlatmaya devam ediyor.
İşte en son Bakü’de düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Devlet Başkanları 7. Zirvesi sonuç bildirgesinde, Barış Pınarı Harekâtı’na ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesine destek kararı çıktı.
Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekâtları ilk başladığı dönemde uluslararası toplumdan bugünküne benzer tepkiler yükselmişti. Türkiye sahada başarısını artırdıkça tepkiler azaldı. Barış Planı Harekâtı'nın ilerleyen günlerinde benzer bir sürecin yaşanması kaçınılmaz.
Türkiye sahada teröristlerle mücadelenin yanında aynı zamanda oluşturulan algılara karşı da gereken mücadeleyi yapıyor...
[Türkiye, 16 Ekim 2019].