Hollanda Başbakanının yüksek enflasyon nedeniyle fakirleşme uyarısı, küresel ekonominin durumunu özetliyor aslında. Küresel enflasyon sorunu nedeniyle, hepimiz her gün biraz daha fakirleşiyoruz. Ve bu konuda sadece ulusal siyasetçilerin veya politika yapıcıların da kısa vadede yapabileceği çok fazla şey yok gibi. Ücret artışlarının, fiyat artışlarını yakalayamadığı enflasyonist ortamlar; fakirleşmeyi de beraberinde getirir. Daha uzun vadede ise stratejik planlamalar, küresel barış çabaları, yapısal reformlar ve beklenti yönetimine daha fazla odaklanmak gerekiyor.
Ukrayna Savaşı'nın küresel tedarik zincirinde oluşturduğu sıkıntıların etkisi ve artan enerji ve gıda fiyatları, tüm dünyada enflasyonu 10 yılların zirvesine taşıyor. Nitekim, örneğin, Avro bölgesinde enflasyon, Mart'ta, %7,5 ile tüm zamanların en yüksek seviyesinde. ABD'de son 40 yılın, Avrupa genelinde son 30 yılın; Türkiye'ye daha fazla benzetilen Meksika'da da son 21 yılın en yüksek enflasyon rakamları gözleniyor.
Ancak, Türkiye'de, fiyatların sürekli artacağı beklentileri, küresel gıda ve enerji fiyatlarından, hatta kur artışlarından daha etkili görünüyor. Biz bu beklenti etkisini, marketlerdeki fahiş fiyat artışları, spekülasyon, stokçuluk gibi farklı kelimelerle duyuyoruz. Örneğin, şeker ve ayçiçeğinde spekülatif beklentilerin gerçeğe dönüşmesi, fiyatları şimdiden fazlasıyla artırmış durumdadır. Mart ayı enflasyon beklentisi de bu doğrultuda %60'ın üzerinde idi.
Türkiye'de Mart ayı enflasyonu son 20 yılın yeni zirvesi %61,1 seviyesinde gerçekleşti. Son bir yılda, ulaştırma (%100'e yakın), ev eşyası ile gıda ve alkolsüz içecekler gibi her kesimi (ancak görece, dar gelirliyi daha çok) etkileyen kalemlerdeki artışlar önemli. İTO-TÜİK verilerine göre, İstanbul'da da Mart ayında enflasyon %63 ile son 20 yılın zirvesinde idi.
Ancak, bazı temel ihtiyaç ve temizlik ürünlerindeki yeni KDV indirimleri (%18'den %8'e) ise olumlu. Bu indirimlerin piyasaya ve raflara ne kadar yansıyacağı da oldukça önemli. Daha önce de temel gıda ürünlerinde KDV indirimleri yapılmıştı.
Şekil 1 - ruble/dolar kuru, Kaynak: Bloomberg
Ruble Satrancı ve Kur İstikrarı
Rus rublesi ise, Rusya'nın ruble ile enerji ve borç ödemeleri çıkışının etkisi ile savaş öncesi seviyelerine tekrar gerilemiş durumda. 8 Nisan itibariyle, 22 Şubat sonrası ilk kez 80 seviyesinin altına gerilemiş durumda (Şekil 1). Ukrayna Savaşı sonrası yaşadığı kayıplarını geri aldı.
Rusların, ruble ile dış borç ödeme çıkışı, dost olmayan ülkelere enerji satışlarında ödemelerin Rus rublesi cinsinden talep edileceği açıklaması ve sonrasında da ruble ile dış ticaret gibi çıkışlar piyasalarda önemli bir etki yarattı.
Bu adımlar, küresel rezerv paralar yerine, milli paralar ile ticaretin ne kadar etkili olabileceğini tekrar hatırlatmış oldu. Türkiye'nin son dönemlerdeki bu yönlü çıkışlarını da destekliyor. Türkiye gibi, dış ticaret açığı veren, sürekli dışarıdan döviz cinsi finansman ihtiyacı ortaya çıkan ülkeler açısından bu konu önemli ve önceliklidir.
Türkiye'nin Görünümü Pozitif
Enflasyondaki yükselişe rağmen, Türkiye ekonomisi ile ilgili pozitif görünüm göze çarpıyor. Borsa İstanbul, son 10 yılın en iyi ilk çeyrek performansını yakaladı. BIST 100 endeksi, Ocak-Mart 2022'de %20'nin üzerinde yükselişle 2230 seviyesini de aşarak 2012'den bu yana en güçlü ilk çeyrek performansını kaydetti. Nisan başı itibariyle de 2300 puanı aşarak, tüm zamanların en yüksek seviyesinde.
Mart 2022'de, 22,7 milyar dolar ile tüm zamanların en yüksek ihracat rakamı da yakalanmış durumda. Dış ticaret açığı ise, artan enerji fiyatları ve ithalatı nedeniyle, yükseliş gösterdi.
Türkiye'de, rüzgârdan elektrik üretiminde, Kasım 2021'den sonra, Nisan 2022'de de tarihin en yüksek oranları yakalanarak rekorlar tazeleniyor.[1] Rüzgârdan elektrik üretimi %25'in üzerine çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyelerinde.
Yüksek Fiyatlar ve Düşük Ücretler
Öte yandan, gündemdeki fiyat hareketleri göz önüne alındığında; Türkiye'de de fiyatların yüksekliği kadar, ücret düşüklüğü de öncelikli bir konu haline geliyor. Açık bir ekonomide ve bu kadar entegre bir küresel sistem içinde fiyatları sürekli aşağı çekmeyi sürdürülebilir kılmak zor olabilir. Fiyatları aşağı çekmek için kullanılabilecek fiyat kontrolleri veya sübvansiyonların etkisi de sınırlı kalabilir. Piyasa ekonomisinin işleyişini bozabilir. Ücretler ise, nispeten düşük seyrediyor.
Bu yüzden de, önümüzdeki dönemler yeni ücret düzenlemeleri gelecektir. Bu yılın başındaki ciddi asgari ücret artışı, bu yönde atılmış iyi bir adımdı. Ancak, elbette enflasyon yaratmayacak şekilde ve piyasada şok etkisi yaratmayacak düzenlemeler gerekiyor.
Türkiye'de, enflasyonun kontrol altına alınması ise şüphesiz yeni dönemin en önemli mücadele alanı olacak. Ancak, daha önceki tecrübeler de önemli faydalar sağlayacaktır. Kredibiliteye daha fazla odaklanmak gerekiyor. Küresel gıda ve enerji enflasyonu ile birlikte, beklentilerin doğru yönetimi, spekülatif fiyatlamaların ve stoklamaların önüne geçilmesi açısından önem arz ediyor.
Fiyatlama davranışlarının bozulmaması da önemlidir. Beklentileri yönetmek gittikçe zorlaşıyor. Bu da mevcut fiyatlara yansıyor. Fiyatlar bir sinyal aracı olma rolünü kaybetmemeli. Kredibilitenin zarar görmemesi, iletişim eksikliği ve politika uygulamalarında zaman tutarsızlığı sorunu olmaması özellikle önemlidir.
Kurun aşırı yükselişi gibi, ani ve aşırı düşüşünün da zararları çok olabilir. Kur istikrarı temel hedef olmalıdır.
İhracat gelirleri ve cari denge de jeopolitik gelişmeler ve bölgesel krizlerden olumsuz etkilenebilir. Nitekim, S&P, Türkiye'nin TL cinsi borçlanma notunu (BB-'den B+'ya), bu gerekçelerle düşürdü. Cari dengenin kalıcı olarak düşürülmesi ve mümkünse pozitife çekilmesi hedefinden şaşılmamalıdır.
[Sabah, 9 Nisan 2022].