Uzmanlar, ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında, Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerinin alımı nedeniyle Türkiye'ye yönelik açıkladığı yaptırımların ikili ilişkileri nasıl bir sürece taşıyacağını AA muhabirine değerlendirdi.
"İlk etapta ilişkilerde net bir kopuş beklememek gerek"
Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Uluslararası İlişkiler Konseyi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, ABD'nin yaptırım kararının etkilerini görmek için biraz beklemek gerektiğini belirtti.Aydın, "İlk etapta ilişkilerde net bir kopuş beklememek gerekiyor. ABD'ye yeni bir başkan geliyor. Şu anda süreç çok akışkan bir durumda. Biden 20 Ocak'ta göreve başlayacak ve bu konu da dahil olmak üzere Türk-Amerikan ilişkilerini kapsamlı bir şekilde ele alması gerekiyor Türkiye tarafıyla." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin elbette bir tepki göstereceğini ve bu sürecin başladığını vurgulayan Aydın, "Yeni Amerikan yönetimiyle bu da dahil olmak üzere geniş Türk-Amerikan ilişkilerini görüşmeden (Türkiye'nin) ilişkileri kopmaya götüreceğini sanmıyorum." dedi.
Aydın, iki ülke arasındaki görüşmelerde Türk-Amerikan ilişkilerini çerçeveye oturtabilecek bir yöntemin bulunup bulunamayacağına ve yaptırımların ortadan kalkıp kalmayacağına bakılması gerektiğini anlatarak, şunları söyledi:
"Olmaz ise geçmişte bunun örnekleri var. 1975'te Türkiye'ye ABD ambargo uyguladığında ve yine görüşmeler yoluyla bu çözülemediğinde Türkiye, ülkedeki Amerikan askeri üslerinin faaliyetlerini askıya almıştı. Dolayısıyla oraya kadar gidebilecek bir yaptırım karşılığı, zinciri doğabilir. Ama bunun için bir süre beklemek gerekiyor diye düşünüyorum."
"ABD Kongresinin Türkiye'ye yaptırım uygulama iştahını ABD yönetimi bir miktar ihtiyatla karşılamaktadır"
İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Emeritus Prof. Dr. A. İlter Turan, ABD'nin yaptırım kararının zaten beklendiğini ve bu nedenle Türkiye'nin "tamamen hazırlıksız yakalandığı bir durumla karşı karşıya olmadığını" dile getirdi.Turan, ABD yönetiminin, yaptırımlar arasında "can acıtma düzeylerine göre bir tercih yapma durumunda" olduğunu belirterek, "Şu anda seçilen tedbirler aslında hafif tabir edilen tedbirler arasındadır. Şimdi anlaşılıyor ki ABD Kongresinin Türkiye'ye yaptırım uygulama iştahını ABD yönetimi de bir miktar ihtiyatla karşılamaktadır. O bakımdan Türkiye'nin bu yaptırımlara cevap vermekte aceleci olmaması ve uygun fırsatlar buldukça cevap vermesi beklenebilir." şeklinde konuştu.
ABD yönetimine gelecek yeni kadroların nasıl bir politika izleyeceklerinin, bu politikaları şekillendirirken Avrupa Birliği (AB) ile ne ölçüde iş birliği öngöreceklerinin bilinmediğini vurgulayan Turan, "Dolayısıyla şu anda gidici bir yönetimin getirdiği sınırlı tedbire acele cevap vermektense (Joe) Biden yönetiminin göreve başlamasından sonra bu sorunlara daha fazla vakit ayırmak ve onların yapacaklarına bağlı olarak Türkiye'nin vereceği cevapları beklemek daha yerinde olacaktır." diye konuştu.
Turan, Türkiye'ye yönelik yaptırımlar gibi tedbirlerin genellikle kısa vadede etkin olsa da uzun vadede amaçlarının tam tersi sonuçlar doğurabildiğinin altını çizerek, şöyle devam etti:
"Bugün Türkiye eğer kendi insansız hava araçlarını yapıp da dünyada bu konuda en çok adı geçen ülkelerden biri olmuşsa, bunda kendisine bu araçların verilmemesinin rolü olmuştur. Keza şimdi Türkiye, kendisinin mahrum bırakıldığı silahları imal etmek için bir mücadele de veriyor. Başka tedarikçiler de bulunuyor. Dolayısıyla, her tedbirin bu çerçevede, tedbiri getirenlerin istemediği bir istikamete doğru uzun vadeli sonuçlar doğuracağını da beklemek lazım."
"Fiili olarak uygulanan ambargonun adı konmuş oldu"
SETA Brüksel Koordinatörü Doç. Dr. Talha Köse de ABD'nin aldığı yaptırım kararının aslında zaten iki yıldır fiilen uygulandığına dikkati çekerek, "Türkiye'ye haksız şekilde iki yıldır silah satışları kısıtlanıyor, kredi sınırlanıyor, ekipman alımı konusunda kısıtlama var. Fiili olarak uygulanan ambargonun adı konmuş oldu." ifadelerini kullandı.Biden hükümetinin Türkiye karşıtı yaptırım kararlarını yapılacak pazarlıklarda bir avantaj gibi kullanabileceğini belirten Köse, ABD'nin Türkiye'ye baskı kurmak için yaptırımları kullanabileceğini vurguladı.
Türkiye'nin uzun vadeli savunma stratejisini değiştirmeyeceğine işaret eden Köse, "Türkiye savunma sanayi ve güvenlik konularında dışa bağımlılığı mümkün oldukça sıfıra indirme konusundaki uzun vadeli stratejisini değiştirmeyecektir. Bu açıdan ABD'nin böyle bir beklentisi varsa yanlış olacaktır." diye konuştu.
Köse, ABD'yle içinde FETÖ, PYD/YPG ve Doğu Akdeniz gibi konuların bulunduğu geniş kapsamlı bir müzakereyle sorunların çözülebileceğini dile getirerek, "Bu ambargonun genişleme ihtimali olduğunu da düşünüyorum çünkü Türkiye savunma sanayisinde uzun vadeli stratejisinden vazgeçmeyecek. ABD'nin de en baştaki hedefi bölgesinde güçlenmiş, etki alanını genişleten, müstakil hareket eden Türkiye'yi mümkün olduğunca sınırlamak ve belli alanlarda kısıtlamak. Bence ABD bu baskısını sürdürecek. Müzakere etse bile nihai hedefi Türkiye'yi daha şekillendirebileceği bir formata sokmak." değerlendirmesini yaptı.
"Türkiye'ye zararı olur ama ABD'ye de katkısı yok"
Türkiye'nin 15-20 yıl önceki pozisyonunu kabul etmeyeceğini ve oraya dönme isteğinin olmadığını kaydeden Köse, yaptırım kararları neticesinde kontrol dışına çıkacak bir krizin oluşmayacağına vurgu yaptı.Köse, ABD'nin Türkiye'yi bölgesinde daha dar alana sokarak dengelemek için Doğu Akdeniz'de Yunanistan-Mısır anlaşmasına doğrudan etki ettiğini, Suriye'de de PYD ile anlaşmasının sebebinin aynı olduğunu anlatarak, "Bu stratejilerinden yakın zamanda vazgeçeceklerini görmüyorum. Bundan vazgeçmedikleri sürece Türkiye-ABD ilişkileri gerilimli olacaktır." dedi.
Yaptırımların Türkiye'yi başka aktörlere yakınlaştırdığına işaret eden Köse, "Yaptırımların Türkiye'ye bir zararı oluyor ama ABD'ye de katkısı yok. ABD'nin doğrudan Türkiye'ye ihtiyacının arttığı bir noktada yapısal değişiklik olursa buradaki pozisyonları da o zaman değişir. Onun dışında durduk yere ABD'nin pozisyon değiştireceğini düşünmüyorum. Türkiye açısından da ABD güvenilir bir aktör değil. ABD, Türkiye'nin düşmanlarının müttefiki gibi gözüküyor. Bu tip yaptırımların devam etmesi Türkiye'yi başka aktörlere daha da yaklaştırır." ifadelerini kullandı.
[AA, 15 Aralık 2020]