Ortadoğu'da daha önce görülmedik ölçekte bir diplomatik hareketlilik gerçekleşiyor. Bu hareketlenme Ortadoğu'dan Afrika'nın içlerine alışılmış siyasi kalıpları kırıyor. Türkiye bu hareketliliğin merkezinde yer alıyor ve itici gücü rolünü oynuyor. Türkiye artık sadece komşu ülkeleri ilgilendiren sorunlarla sınırlı kalmayarak, Afro- Avrasya coğrafyasındaki tüm sorunların çözümünde meşru bir aktör haline geldi. Türkiye'nin mücavir alanlardaki meşruiyeti, bölge ülkelerini Türkiye'yi yanlarına çekme yarışına itti. Türkiye ile beraber hareket etmek hem iç politikada hem de dış politikada rahatlama sağlıyor. Türkiye'nin dahil olduğu platformlar yeni bir çerçeveden, sonuç üretecek inisiyatiflere dönüşüyor. Bu girişimler aynı zamanda bir araya gelmeleri zor aktörleri sorun çözme hedefi etrafında birleştirerek, Kafkasya, Balkanlar ve Ortadoğu gibi coğrafyalarda uluslararası ilişkiler kültürünü dönüştürüyor. Kahire'de gerçekleşen Darfur donörler toplantısı Ortadoğu'nun değişen dengelerinin anlaşılması açısından önemli bir girişim. Piramitler ve Nil Nehri'ni karşısına alan yeni Kahire'de gerçekleştirilen toplantının salonuna girince fark edilen resim aslında yaşanan süreci oldukça güzel özetliyor. Yönetim masasında Türkiye ve Mısır dışişleri bakanları yönetici sıfatıyla, İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri ise toplantıyı himayesi altına almak üzere oturuyor.
Toplantı salonunda yerlerini alan delegasyonlar ise nerdeyse altı kıtayı temsil eden geniş bir ülkeler grubundan. Bu ölçekte renkli ve farklı bir topluluğu bir araya getiren, Darfur'da yaşanan insani dram. Sonuçta ise bazı ülkelerin yardım rakamlarını henüz ifade etmemiş olmalarına rağmen ulaşılan 850 milyon dolar ve nihayetinde 1 milyar dolar hedefleniyor. Bir diğer ifadeyle sonuçta elde edilen net bir başarı.
Darfur donörler toplantısında üç Ahmet'ler dikkat çekiyordu: Mısır Dışişleri Bakanı Ahmet Abul Geyt, Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Hamad El Tani ve Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu. Nitekim Mısır-Türkiye ve Mısır-Katar arasında rekabet söylentilerini soran bir gazeteciye Davutoğlu'nun verdiği cevap üç Ahmet'lerin omuz omuza Darfur için toplantıda yerlerini aldıkları şeklindeydi. Davutoğlu'nun Mısır ve Türk bayrakları önünde verdiği cevap Ortadoğu'da değişimin niteliği ve yönüyle ilgili açık ipuçları veriyor. Arap dünyası, Ortadoğu ve Afrika'nın önemli bir sorunu etrafında bölgenin başat aktörleri rekabet unsurlarını bir tarafa bırakarak işbirliği yapıyorlar.
Bölgede genel itibarıyla bir girişim diğerini zayıflatacak şekilde cereyan ederken, Darfur örneğinde hamleler birbirini tamamlar nitelikte şekilleniyor. Geçtiğimiz ay Katar'ın başkenti Doha'da gerçekleşen Çad-Sudan- Katar zirvesinde Sudan hükümeti ile en büyük ayrılıkçı grup Adalet ve Eşitlik Hareketi arasında iç savaşı sona erdirecek çerçeve anlaşması imzalandı. Darfur donörler toplantısı bu başarılı hamlenin tamamlayıcısı niteliğinde.
Bu iki girişim nisan ayında Sudan'da yapılacak seçimler öncesi oldukça akıllıca planlanan inisiyatifler oldu. Türkiye sürecin tüm aşamalarında hem ülkeler hem de ülkelerle gruplar arasında son derece yapıcı roller oynadı. Darfur Konferansı üzerinden Ortadoğu'da değişen dengelere bakıldığında Türkiye'nin rolü daha kolay anlaşılabilir. Öncelikle Türkiye artık yakın komşularının ötesinde Araplar arasındaki sorunların çözümünde meşru bir aktör haline geldi. Mısır gibi Arap dün