Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde Ermeni Soykırımı Tasarısının kabulü ve buna ek olarak PKK sorununun çözümünde ABD politikasına yoğun eleştiriler, İncirlik Üssü’nü de tartışılır hale getirdi. İncirlik Üssü ilk defa Türk kamuoyunun gündeminde değil. Bununla birlikte, Amerika ile ilişkiler her krize girdiğinde statüsünden fonksiyonuna pek çok boyutuyla tartışılan üs üzerine yapılan yorumlar, dağınık değerlendirmelerin ötesine geçemiyor. Dahası İncirlik Üssü hakkında derli toplu teknik bilgiye ulaşmak bile pek mümkün değil.
İncirlik Üssü’nün Kuruluşu ve Hukuki Statüsü
O zamanki adı ile Adana Üssü’nün inşaasına 1951 baharında Türkiye’nin NATO’ya kabul süreci ile birlikte başlanır. ABD’li üç inşaat firması Meltcalfe-Hamilton-Wilson&Kruge inşası gerçekleştirilen üs 1952 yılında tamamlanır. Üssün resmi olarak faaliyete geçmesi ise daha sonradır. 1954 yılında, bir dizi anlaşmanın TBMM tarafından onaylanmasının ardından Amerikan 7216. Hava Üssü Filosu personelinin üsse intikal eder ve üs resmi olarak Adana Hava Üssü adını alır. Üssün kuruluşundan itibaren hukuki statüsünü düzenleyen anlaşmaların başında NATO Anlaşması gelmektedir. NATO Anlaşmasının 3. maddesi “Antlaşmanın amaçlarına daha etkin biçimde ulaşabilmek için Tarafların, tek tek ve ortaklaşa olarak, sürekli ve etkin öz yardım ve karşılıklı yardımlarla, silahlı bir saldırıya karşı bireysel ve toplu direnme kapasitelerini korumalarını ve geliştirmeleri”ni öngörmektedir. ABD ile mevcut askeri anlaşmalar bu çerçevede yapılmış, üs ve tesisler bu ilkeden hareketle kurulmuştur. Dolayısıyla kullanımları da NATO amaçları ve alanı ile sınırlıdır. NATO, Birleşmiş Milletler (BM) Anlaşmasının “ortaklaşa meşru-müdafaa doğal hakkını” düzenleyen 51. maddesine uygun olarak; anlaşmada tanımlanan “alanın”, yani üye ülkelerin topraklarının, savunulması amacıyla kurulmuş bir ittifaktır. Türkiye’de üs ve tesislerin kullanım amaçları da bu çerçevede değerlendirilmelidir. 1969’da iki ülke arasında imzalanan Ortak Savunma ve İşbirliği Anlaşmasının 1975’te Türkiye tarafından feshedilmesinin ardından 1980’de yeni bir anlaşma imzalanmıştır. “Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması” bugün Türkiye’deki üs ve tesislerin statüsünü belirleyen anlaşmadır. 3 Numaralı Tamamlayıcı Anlaşma askeri tesisler konusunu düzenlerken, 3 numaralı ek protokol “İncirlik Tesisi Uygulama Anlaşması” adını taşımaktadır. Anlaşmada hava harekât ve destek üssü olarak tanımlanan İncirlik Üssü’nde, NATO planları çerçevesinde ABD askerlerinin ve uçaklarının destek ve eğitim faaliyetleri için konuşlandırılması ön görülmüştür. Ana Anlaşmanın 5.maddesinde Anlaşmada öngörülen savunma işbirliğinin kapsamının NATO Antlaşmasından doğan yükümlülükler ile sınırlı olacağına hükmetmektedir. Dolayısıyla İncirlik Üssü bu hukuki sınırların dışına çıkılarak kullanıldığı her durumda anlaşmaların ihlali söz konusu olmaktadır. Pazarlık Kozu Olarak İncirlik Soğuk Savaş dönemi boyunca Türkiye, stratejik öneminin somut kanıtı olan İncirlik Üssünü ve sayıları 21’i bulan diğer üs ve tesisleri güvenlik akçeleri olarak görmüştür. Amerika’nın askeri ve ekonomik yardımının devamlılığını sağlamak ve desteğini daimi kılmak için söz konusu üsler pek çok