Türkiye'nin 2011'den günümüze Somali ile kurduğu ilişki, Afrika kıtasında yer alan diğer ülkeler için model niteliğinde. Ancak Türkiye'nin Somali ile bağları elbette 2011'de oluşmadı. Bağlar çok daha eskilere, beş yüzyıl öncesinde bölgeyi Portekizlilerden koruyan Osmanlı donanmasının varlığını göstermesine kadar dayanıyor. Geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin Somali ile imzaladığı "Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması", Afrika Boynuzu siyaseti açısından önemli bir dönüm noktası teşkil ediyor. Ancak burada kastettiğim süreç sadece Somali'nin güvenliğini sağlamaya yönelik olan durumu içermiyor. Türkiye ile Somali'nin birlikte yürüdükleri stratejik yolda imzalanan Anlaşma, bölgesel güvenliğe karşı kritik katkılar ve bölgede varlık gösteren tüm aktörlere karşı önemli mesajları barındırıyor. Etiyopya ve Somaliland arasında gerçekleşen memorandumun Somali'nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit ettiği görülmekte. Dolayısıyla bu tehdidin bölgesel gerilimleri artırması kaçınılmaz. Kaldı ki Afrika genelinde 34 ayrılıkçı hareket bulunuyor. Böylesi bir girişimin sadece Afrika Boynuzu ile sınırlı kalması beklenemez. Dolayısıyla Etiyopya'nın Somaliland ile giriştiği bu süreç kıtadaki diğer aktif ayrılıkçı hareketleri harekete geçirme potansiyeline de sahip. Yani halihazırda uluslararası sistemde yaşanan kaos ortamına yeni bir çatışma riskinin eklendiği görülüyor. Afrika kıtasının güvenliği ve istikrarının bu süreçten kötü etkilenme ihtimali de kaçınılmaz. https://www.setav.org/turkiye-somali-anlasmasinin-verdigi-mesaj-ve-turkiye-ile-muttefiklik/ Ancak Türkiye-Somali arasında imzalanan bu Anlaşma ile bölgesel huzur ortamının daha fazla kötüleşmesinin önüne geçilmesi muhtemel. Zira Türkiye, Libya'da, Sudan'da ve diğer Afrika ülkelerinde yaşanan çatışmalarda olduğu gibi Somali'de yaşanan çatışmaları hiçbir zaman kötü yönde etkilemedi. Aksine Türkiye, bölgesel istikrarın sağlanması, savaşların ve çatışmaların sona ermesi konularında huzur, barış ve istikrara yönelik olarak sürekli bir şekilde destek verdi. Bu durumun en somut yansıması ise Somali'de kendisini gösteriyor. Somali, 2011'de uluslararası sistemde kendi kaderiyle baş başa bırakılmışken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olarak Somali'ye yaptığı ziyaret, ülkenin kaderinin dönüştüğü ilk andı. Türkiye ile Somali arasında bu ziyaretle başlayan günümüze uzanan kardeşlik ve dostluk bağları stratejik temelde güçlenerek devam etti. Söz konusu bağların en son perçini ise geçtiğimiz günlerde atıldı. Belki de 13 yıl sonra "Somali'nin ikinci 2011'i" olarak ifade edilebilecek tarihi Anlaşma ile Türkiye, Somali sularını on yıllığına tam yetkiyle koruyacak ve deniz kaynaklarının gelişmesine katkı sunacak. Somali'nin Kızıldeniz'e ve Hint Okyanusu'na açılan konumda ve Aden Körfezi üzerinde yer aldığı düşünüldüğünde jeopolitik ve ekonomik açıdan Türkiye'nin kilit bir noktada olduğu dikkat çekiyor. Türkiye'ye Somali Sularında Tam Yetki Türkiye'nin Somali'de kara ve hava unsurlarıyla desteği bulunuyordu. Yeni anlaşma ile şimdi deniz unsurları da Somali'de kilit rol oynayacak. Yani Türkiye artık Somali'de kara, hava ve deniz unsurlarıyla varlık gösterecek. Bölgenin stratejik konumu ve küresel sistemde bölgenin önemi birlikte düşünüldüğünde Türkiye'nin bölgedeki varlığının jeopolitik açıdan önemi büyük. Dolayısıyla son dönemde Etiyopya'nın Somali hükümetine yönelik tavrının yanı sıra Kızıldeniz jeopolitiği ve güvenliğini riske atan gelişmeler küresel ekonomi açısından sorunlara da yol açmaktaydı. Kısacası bölgede artık deniz unsurlarıyla da varlık gösterecek olması Türkiye'nin Afrika'daki ayak izlerini artıran ve daha belirgin hale getiren bir sürecin yaşanacağının işaretçisi. Öte yandan Türkiye'nin uluslararası hukuka yönelik vurgusu ve bölgesel sorunların çözümüne yönelik çabaları bölge ülkeleri açısından avantajlı bir durum ortaya çıkarıyor. Nitekim Somali, Etiyopya ve Cibuti ile iyi ilişkilere ve iyi iletişime sahip olan Türkiye'nin varlığı Afrika Boynuzunun güvenliği konusunda önemli bir yere sahip. Türkiye'nin Somali ile yaptığı bu Anlaşma ilk aşamada bölge sorunlarını belki çözmeyecektir. Ama bu Anlaşma'nın Somali'nin toprak bütünlüğünü ve bölgede Türkiye'nin bölgesel çıkarlarını tehdit edebilecek eylemlerin önüne geçmek için caydırıcı bir role sahip olacağı da görülmekte. Dolayısıyla Türkiye'nin Somali güvenliğine, ekonomik çıkarlarına, bölgesel barışa ve nihayetinde uluslararası sistemin güvenliğine katkı sağladığı ortada. Türkiye'nin Kazanımları Anlaşma metni şu ana kadar açıklanmadı. Ancak bilindiği kadarıyla Türkiye ile Somali arasında mavi ekonomi alanında iş birliklerinin yapacağı kesin görünüyor. Bu kapsamda balıkçılık ve denizcilik gibi çeşitli alanlarda ortaklaşa faaliyetlerin yapılması beklentileri ile birlikte Somali'de deniz yatağında bulunan doğal kaynaklardan elde edilecek gelirlerden Türkiye'nin pay alması kuvvetle muhtemel. Somali'de kurumsal devlet kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik Türkiye'nin mevcut desteği düşünüldüğünde Somali'de tedrici olarak güvenliğin sağlanması ile bölgeye yönelik yatırımların artması mümkün. Dünyanın en uzun sahil şeridine sahip ülkelerden biri olan Somali'nin turizm açısından da büyük potansiyeli bulunuyor. Bu kapsamda turizm sektöründeki Türk firmalarının da Somali'ye açılmaları gelecekte olası. Öte yandan Somali'nin henüz tam olarak kanıtlanmış petrol rezervleri bulunmasa da bölgesel olarak yapılan araştırmalar sonucunda söz konusu bölge genelinde kanıtlanmış enerji rezervlerini varlığı biliniyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bu Anlaşma ile geleceğe yönelik enerji konusunda iş birliği yapma potansiyeli de mevcut. Ancak bu noktada şunu unutmamak gerekiyor: Türkiye'nin Afrika politikasının temel mantalitesi "eşit ortaklık" ve "kazan-kazan"dır. Söz konusu Anlaşma'da da bu yaklaşım kendini gösterecektir. Dolayısıyla yeni sömürgecilik mantığından tam anlamıyla uzak, yeni ve adil bir anlayış ve işbirliği modeli geliştirilmektedir. [Sabah, 24 Şubat 2024]
Türkiye’nin Afrika’daki Başarı Hikâyesi: Somali
Türkiye'nin 2011'den günümüze Somali ile kurduğu ilişki, Afrika kıtasında yer alan diğer ülkeler için model niteliğinde. Ancak Türkiye'nin Somali ile bağları elbette 2011'de oluşmadı. Bağlar çok daha eskilere, beş yüzyıl öncesinde bölgeyi Portekizlilerden koruyan Osmanlı donanmasının varlığını göstermesine kadar dayanıyor. Geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin Somali ile imzaladığı "Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması", Afrika Boynuzu siyaseti açısından önemli bir dönüm noktası teşkil ediyor. Ancak burada kastettiğim süreç sadece Somali'nin güvenliğini sağlamaya yönelik olan durumu içermiyor. Türkiye ile Somali'nin birlikte yürüdükleri stratejik yolda imzalanan Anlaşma, bölgesel güvenliğe karşı kritik katkılar ve bölgede varlık gösteren tüm aktörlere karşı önemli mesajları barındırıyor.