SETA > Yorum |
Tükete Tükete Büyüyoruz

Tükete Tükete Büyüyoruz

Tükete tükete büyümeye meyilliyiz ancak bunun gerek gelişim kalitemiz gerekse yolumuza çıkaracağı riskler açısından çok makbul olmadığı malum.

Geçtiğimiz Cuma açıklandı. Ekonomimiz yılın ilk çeyreğinde, 2015'in aynı dönemine göre %4,8 büyüdü. Cümle âlemin vaziyetine bakıldığında, bu rakam hoş bir seda olarak çınladı kulaklarımızda. Bununla birlikte, her zaman altını çizdiğim gibi, söz konusu hoş büyümenin nereden geldiğine, bir diğer deyişle muhtevasına bakarak yorum yapmamız ve sevinç derecemizi buna göre ayarlamamız gerekiyor.

O halde şimdi, sizlere daha önce çizmeye çalıştığım tahmini görünümün, Cuma günü gelen kristal net rakamlarla belirginleşmiş halini konuşalım.

O NASIL TÜKETİM
Bu amaçla, önce harcama hesaplarından gidelim. Acaba nereye neye harcamışız da, bizi %4,8 büyütmüş?

Çok net. Yılın ilk çeyreğinde ekonomik gelişim hızımızı, hane halklarının tüketimine borçluyuz. Nitekim tam %6,9 oranında büyüme sergileyerek daha da bir canlanan kanlanan özel tüketimimiz, GSYH hızımıza 4,8 puanla en büyük desteği vermiş. O nasıl bir tüketim diye sorarsanız da; klasik güçlü tüketim eğilimimizin yanı sıra, asgari ücret artışından mültecilere kadar çeşitli ek faktörler akla geliyor. Yerleşik ve yerleşik olmayan hane halklarına dair veriler ise, katkı veren harcama grupları arasında, ulaştırma-haberleşme, sağlık ve gıdanın başı çektiğini söyleyerek bir başka ipucu veriyor. Öte taraftan, tüketime bir diğer destek de devletten geliyor. Zira ilk çeyrekte kamu tüketim harcamaları da, büyümeyi 1,2 puan yukarı yönlü etkilemiş görünüyor. Ve özelle kamuyu birleştirirsek ne ediyor?

Gelire tüketimden tam 6 yüzde puanlık katkı...

İTHALAT YENİDEN SAHNEDE
Peki, ne olmuş da, hızımız %4,8 çıkmış? Aslında geçen hafta bu köşede haberini, hissi-bade'l-vuku vermiştim. Yılın ilk çeyreğinde net ihracatın büyümeye katkısı yeniden yitirilmiş ve hatta negatife dönmüştü. Ve taze rakamlar detayları veriyor: 1. çeyrekte net ihracat, büyümeyi tam 1,5 puan aşağı çekmiş. Nitekim ihracat yılın ilk çeyreğinde reel %2,4 artarken, ithalatta da %7,5 oranında artış var. Bir başka deyişle, ihracat büyümeye mütevazı bir destek vermeyi sürdürmüş ancak önceki iki çeyrek düşen ithalat da, resme yeniden sevimsiz bir artışla girmiş. Hayırlı olsun.
YATIRIMLAR CAYDI
Yatırımlarda ise görüntünün yeniden olumsuza döndüğü anlaşılıyor. 2015 son çeyreğinde bir miktar filizlenen özel sektör yatırımları, ilk çeyrekte yine cayma moduna geçerek geçen yılın aynı dönemine göre %0,3 düşüş kaydetmiş. Bu ise, büyüme hızımızda 0,1 puanlık bir kesinti anlamına geliyor. Bu noktada belirtmek gerekir ki; özel yatırımlardaki düşüş, makine ve teçhizattaki aşağı yönlü hareket nedeniyle gerçekleşmiş gözüküyor. İnşaat yatırımlarında ise artış var. Öte yandan, kamu yatırımları, ilk çeyrekteki hafif dozda artışıyla, büyüme için neredeyse etkisiz eleman rolü oynamış. Sonuç olarak, yeni yılın ilk zamanlarını yine yatırımdan totalde hayır görmeden geçirmişiz.
ARKAMIZDA SANAYİ VAR
Ve hesabı tamamlayacak olursak; bu dönemde stok değişikliklerinden de 0,4 puanlık katkıyı alıp %4,8'e ulaşıyoruz.

Harcamalara bu şekilde bakmış olduk. Şimdi bir de sektörler kanadından büyümeye göz atalım dersek, daha önce sinyallerini aldığımız üzere, ilk çeyrek büyümesine en büyük desteğin 1,5 puanla "imalat sanayii"nden geldiğine şahit oluyoruz. Onu, 0,9 puanla finans izliyor. Sonra da, toptan ve perakende ticaret geliyor.

Ana sektörler bazında ise, hizmetlerin sürüklediği ve onu sanayinin takip ettiği bir tablo var. Söz konusu dönemde tarım sektörü, büyümeye yok denecek kadar cılız bir katkı sağlamış durumda…

AHIM ŞAHIM DEĞİL
Rakamları bu şekilde ortaya koyduktan sonra neticeye bakacak olursak, yeni yıla makul ve tatmin edici bir büyüme performansıyla başladığımız ancak bunun içeriğinin yine ahım şahım bir kompozisyonda olmadığı ifade edilebilir. Açıkçası, 2016 ilk çeyrek verilerinin, bunu başımıza bu kez iyice kaktığını görüyoruz.

Tükete tükete büyümeye zaten meyilliyiz ancak bunun gerek gelişim kalitemiz gerekse yolumuza çıkaracağı riskler açısından çok makbul olmadığı malum. Hayalimizdeki yatırım ve ihracat destekli büyümeye ise, hasretiz. Bu bağlamda küresel koşulların yansımaları da elbette kaçınılmaz ancak şu bir gerçek ki, yeni hükümetin de bu konularda pek çok açıdan doğru yaklaşımlar ve özel gayretler içinde olması gerekiyor. Yoksa tükete tükete büyümekle nereye kadar? Nitekim mevcut muhteva yerini severse, kısa vadedeki yüksek sevinç derecemizin, orta ve uzun vadede pekâlâ düşebileceğini unutmamak gerek.

[Yeni Şafak, Haziran 2016].