SETA > Yorum |
Teşekkürler Kılıçdaroğlu

Teşekkürler Kılıçdaroğlu!

Ruh halinden en hızlı çıkan veya baştan beri bu ruh halini hiç paylaşmayıp rol yapan, çark etmek için fırsat kollayan kişi de herhalde Kemal Kılıçdaroğlu'ydu.

15 Temmuz hain darbe girişimi olduğu günlerde Türkiye Gazetesi'nde yazıyordum. Cuma gecesi gerçekleşen darbe girişimin sabahında Cumartesi günü gazeteden aradılar. Pazar yazı günüm olmadığı halde 15 Temmuz hakkında yazmak istersem yayınlanabileceğini söylediler. Hayatımın belki de en kolay yazılan yazısıydı; tüm bir gecenin duygu yoğunluğu bir anda parmaklarımın ucundan bilgisayar klavyesine döküldü ve gazetedeki yerini aldı.

Sonraki birkaç yazımda olan biteni değerlendirmek istesem de aynı duygu yoğunluğu yazılarımı kapladı.

Düşüncelerimi değil duygularımı aktarmak istiyordum. 15 Temmuz'la ilgili hangi meselenin ucundan tutsam laf dönüp dolaşıp Cuma'yı Cumartesi'ye bağlayan o zulmün ve nurun en yoğununun bir arada olduğu geceye ve Türk milletinin gösterdiği şanlı direnişe geliyordu.

Devamlı surette milletin kahramanlığını, coşkusunu ve hürriyetine düşkünlüğünü tasvir etmek istiyordum.

Dilimin ucuna gelen eleştiriyi de 15 Temmuz ruhuna yakışmayacağı gerekçesi ile susturdum. O ruh hali ile ne birisine çatmak ne de bir şeyi eleştirmek geliyordu içimden.

Tüm Türkiye'nin içerisinde olduğu bu ruh hali uzun müddet devam etti. Bu ruh halinden en hızlı çıkan veya baştan beri bu ruh halini hiç paylaşmayıp rol yapan, çark etmek için fırsat kollayan kişi de herhalde Kemal Kılıçdaroğlu'ydu.

O zamanlar bunu bilmiyorduk tabi.

Normal bir insan neyi düşünürse onu düşünüyorduk; siyasi rekabet ayrı bir şey askeri darbe ayrı bir şey. Türkiye'de bir siyasetçinin hala askeri darbelere sempati ile yaklaşması mümkün değildir. 'Tarihi boyunca darbecilerle kol kola girmiş, postalı görür görmez selamın en afilisini çakmış CHP bile akıllandı, uslandı, darbecilikten vazgeçti' diye düşünüyorduk.

15 Temmuz gecesi ortada görünmese de Kılıçdaroğlu çok da geç sayılmayacak bir vakitte televizyonlara bağlanmıştı. Gür bir sesle 'darbeye hayır' diyemese de demokrasiye bağlılığını bildirmişti.

Ancak daha darbe girişimi üzerinden 1-2 hafta geçmeden Kılıçdaroğlu'nun malum fikir değişiklikleri başladı. "15 Temmuz'un karanlıkta kalan yönleri aydınlatılmalı" diyordu. İstisnasız herkesin kabul edeceği bu teklifi sanki dilinin altındaki baklayı çıkaramıyormuş gibi bir ima ile yapıyordu. O imanın daha sonra 'tiyatro' ve 'kontrollü darbe' iması olduğu anlaşıldı. Meseleyi sulandırmak için fırsat bulmuşçasına KHK ile işine son verilen kamu çalışanlarının arasında mağdur olduğunu iddia ediyordu.

İşten uzaklaştırılan kamu çalışanı sayısı belliydi ama Kılıçdaroğlu'nın mağdur sayısı ondan fazlaydı. 'Her zamanki bocalamalarındandır' dedik ve üzerinde durmadık. Sonra FETÖ'nün medya örgütlenmesine mensup militanlarına 'gazeteci' diye sahip çıkmaya çalıştı.

Kılıçdaroğlu'nun basın özgürlüğü anlayışı baştan beri yüzeysel olduğu için ses etmedik. Bir aralık FETÖ'nün siyasi ayağını keşfetti. Bunun üzerinden sanki AK Parti'yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyordu. Kendisine AK Parti'nin yıllardır FETÖ'ye karşı tedbir aldığını, FETÖ'nün siyasi ayağının peşine düştüyse kendi partisine, Ekrem Dumanlı ile kol kola polise direnen milletvekillerine bakmasını tavsiye ettik.

Bunların hepsini yaparken Kılıçdaroğlu'nun darbeci olduğunu, darbeyi desteklediğini iddia etmedik. Her zamanki savrulmalarının birer örneği olarak değerlendirdik.

Ancak bu şüphe en başından beri aklımızdaydı. İlk başlarda bu şüpheyi dillendirmedik, sonra 15 Temmuz ruhu zedelenmesin diye sustuk, sonraları dost sohbetlerinde konuşsak bile gazeteye yazmadık, kamusal hale getirmedik.

Yani 15 Temmuz'un beraberlik ortamı bozulmasın diye, Kılıçdaroğlu hakkında inandığımız şeyleri söylemedik. Şimdi Kılıçdaroğlu'na bunun için teşekkür ediyorum. Aklımıza geldiğinde kovalamaya çalıştığımız o şüpheden bizi kurtardığı için.

Kılıçdaroğlu'nun havalanından kaçış görüntüleri kendisinin 15 Temmuz hain darbe girişimi hakkındaki tutumunu açık ve net ortaya koydu. Yanılmayı çok istesek de, Kılıçdaroğlu bizi kendisi hakkında yanıltmadı!

[Takvim 12 Nisan 2017].