En büyük sorunumuz teröre karşı ortak duruşumuzun olmaması…
Bu zaafımız bizi teröristlere karşı daha savunmasız kılıyor.
Bizden çok daha az terörist tehdit altında olan Almanların, Fransızların “kendi ülkelerindeki” terör karşısındaki kararlı ve ortak duruşunu görünce, aynı anda PKK, DAEŞ ve FETÖ tehdidine maruz kalan ülkemizde bazı kesimlerin terör konusundaki tutumlarını anlamakta zorlanıyorum.
Batılıların terör konusundaki kararlı tutumlarının neden sadece “kendi ülkelerini hedef alan” terörle sınırlı olduğu bahsini bir kenara bırakalım.
Peki biz, terörün ne kadar büyük bir bela olduğunu gördüğümüz hâlde, neden ona karşı ortak bir duruşa sahip olamıyoruz?
Neden, her terör saldırısından sonra gazete, televizyon ve sosyal medyada, tam da bu saldırıları gerçekleştirenlerin görmek istediği tarzda yorum ve analizlerle toplum içerisindeki çatlağı büyütmeye yönelik yorumlar yapılıyor?
Bunun pek çok nedeni var, ancak en önemlisi terörün gerçek yüzünü bilmiyor oluşumuz. Terörün ne büyük bir bela olduğunu görüyoruz, ancak kimler tarafından ve neden yapıldığını anlamak konusunda sorunlarımız var. Her defasında verdiğimiz tepkiler bunu gösteriyor.
Hatırlamakta fayda var;
Hiçbir terör örgütü devletlerden bir şekilde destek almadan ayakta kalamaz.
Bu durumda, bir terörist saldırıya maruz kaldığımızda, mutlaka bu saldırının arkasında kim var sorusunu sormalıyız. Perde önündeki maşaların ne söylediğinden çok perde arkasındakilerin bu eylemlerle neyi amaçladıklarını görebilmeliyiz.
Terör örgütlerinin ve arkasındaki güçlerin en önemli amacı, hedef aldıkları ülkede kaos oluşturmak, devlete karşı güveni sarsmak ve vatandaşlar arasında bölünmeye yol açmaktır.
Bu durumda, teröre karşı savunmanın ilk adımını da, kaos görüntüsü verecek tutum ve davranışlardan uzak durmak, devlete karşı güveni korumak ve bölünmeyip kenetlenmek oluşturmaktadır.
Teröre destek veren güçler bu alçakça taktiği dış politik hedeflerine ulaşmanın bir aracı olarak kullanıyorlar.
Bu durumda bize düşen, bu saldırının nereden geldiğini doğru tespit etmek, hedef saptırmaya yönelik açıklama, yorum ve analizlere karşı uyanık olmak ve saldırının arkasındaki güçlere karşı etkili savunma mekanizmaları geliştirmektir.
Bu konuda ayrıca, aynı anda çok sayıda terör örgütüne karşı canlarını ortaya koyarak mücadele eden güvenlik güçlerimizin başarısını olumsuz etkileyecek tavırlardan da kaçınmamız gerekiyor. Bir an için düşünelim, ülkemiz başka bir devletin doğrudan silahlı saldırısına maruz kalsaydı, bütün imkânlarımızı seferber edip vatanımızı ve bağımsızlığımızı korumaya çalışmayacak mıydık? Bu mücadelede yaşadığımız kayıplar canımızı çok yakacaktı, ancak metanetli olacaktık, kaybettiğimiz canları şehit olarak görüp geride bıraktıkları ailelerini bağrımıza basacaktık. İçinde bulunduğumuz dönemde saldırıların mahiyeti değişti. Artık devletler hedef aldıkları ülkeye doğrudan askerî güç kullanarak saldırmak yerine, başka araçlar kullanarak müdahale etmeyi tercih ediyorlar. Bu tür müdahalelerin kendileri için oluşturacağı maliyetin çok daha düşük olduğunu düşünüyorlar.
İşte bu yüzden terörün yeni bir saldırı türü olduğunu görmeliyiz. Bunun da askerî güçlerle yapılan işgal girişimi gibi insanımızı, vatanımızı ve bağımsızlığımızı hedef alan bir saldırı olduğunu görüp ona göre tepki vermeliyiz. Bu saldırı karşısında yaşadığımız kayıplar canımızı çok yakıyor, ancak metanetliyiz ve ülkemizin bağımsızlığının korunması için bu mücadeleyi vermemiz gerektiğini biliyoruz.
İçimizdeki birileri gibi, “PKK ile anlaşsaydık başımıza bunlar gelmezdi, Suriye’ye girmeseydik bunları yaşamazdık, ABD ile iyi geçinseydik bize karşı terör örgütlerini tercih etmezdi” demiyoruz. Yaşadıklarımızın, uluslararası sistemin bazı aktörlerinin, yönlendirdikleri ve manipüle ettikleri terör örgütleri üzerinden Türkiye’ye yönelik açık saldırısı olduğunu görüyoruz.
Türkiye kendi halkının güvenliği için Fırat Kalkanı Operasyonu’nu başlattı, kendi halkının güvenliği için PKK’ya karşı mücadele ediyor ve kendi halkının güvenliği için Obama yönetiminin bölücü Orta Doğu politikasına karşı çıkıyor.
Kimse her terör saldırısından sonra yazıp çizdikleriyle ortalığı bulandırmaya ve Türkiye’nin kendisine yönelen saldırılara karşı kararlı mücadelesini zaafa uğratmaya çalışmasın.
Millet her şeyi çok açık bir şekilde görüyor.
[Türkiye, 24 Aralık 2016].