Bugünlerde CHP seçmenini anlamaya çalışıyorum. Birazcık empati yapıyor, kendimi onların yerine koyuyorum. Tablo şöyle; desteklediğim parti ülkede iktidarın atmak istediği her adımı engellemeye çalışıyor. Bunu yaparken somut sakıncalardan bahsetmek yerine devamlı surette ülkede kriz çıkacağı, demokrasinin elden gideceği, bir üçüncü dünya diktatörlüğüne döneceğimiz, büyük bir yıkımla karşı karşıya kalacağımız türünden iddiası büyük ama içi boş laflar ediyor.
Mesela Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilirse ülke tam olarak bir diktatörlüğe dönüşür diyordu CHP.
Hükümet sisteminin değişmemesi için elimizden geleni yapacağız açıklamaları peş peşe geldi. Kılıçdaroğlu çok daha ileri gidip 'kan dökmeden bu ülkede başkanlık sistemi getiremezsiniz' bile dedi.
Peki ne oldu?
16 Nisan'da hükümet sistemi değişikliği seçmenden onay aldı. Onay aldı almasına ama CHP aşırı söylemine devam etti. Neticede Türkiye dolu dizgin 2019'a gidiyor. Her ne kadar Kılıçdaroğlu aksini iddia etse de ülkede bir diktatörlük yok. Zaten Kılıçdaroğlu'nın kendisi 2019'da diktatörü indireceğiz derken ülkede bir diktatörlüğün olmadığını, seçmenin gözünün içerisine baka baka yalan söylediğini itiraf etmiş oluyor.
Diktatörler seçimle gitmezler. Seçimle koltuğundan indirebildiğiniz bir lider diktatör değildir.
Şimdi gelelim tüm bu tablonun kendini yerine koymaya çalıştığım kişilere yani CHP seçmenine yansımasına. CHP seçmeni hırçın.
En sıradan icraatın bile partisi tarafından ölüm kalım meselesi olarak sunulması CHP seçmenini hırçınlaştırıyor. Yolda, sokakta, otobüste, sosyal medyada, işyerinde hırçın CHP seçmeni. Her eline geçen fırsatta konuyu siyasete getiriyor. AK Parti'nin ülkeyi sattığından bahsediyor.
İçerisinde biriktirdiği öfkeyi ve hıncı dışarı vuruyor. Bazen havalimanı terminalinde gördüğü bir sakallı-sarıklı vatandaşa sataşıyor. Bazen de yolda gördüğü başörtülü bir kadını taciz ediyor. Yıllarca iyi ilişkiler geliştirdiği başörtülü komşusuna 'başörtülüyse kesin AK Partilidir' mantığıyla artık selam vermiyor.
Ve CHP seçmeni tatminsiz. Partisi söylemi devamlı yükseltirken ortada siyaset namına somut bir başarı yok. 'Kılıçdaroğlu bu kadar iddialı konuştuysa bu sefer kesin küçük de olsa bir mağlubiyet tattıracak AK Parti'ye' diye düşünüyor ama günün sonunda Kılıçdaroğlu'nun tüm bağırıp çağırmasına, hakaret ve iftiralarına rağmen AK Parti projelerine devam ediyor. Bırakın seçim kazanmayı, CHP sert muhalefeti ile AK Parti'yi herhangi bir icraatından vazgeçirmeyi bile başaramadı.
Neticede CHP seçmeni en fazla kendi kendisiyle kavga ediyor. Bu günlerde devam eden 2019 adayı tartışmalarına bakın. Ortak aday söylentileri karşısında CHP'liler 'bu sefer Ekmeleddin İhsanoğlu gibi başarısız olmuş bir projeye evet demeyiz' itirazını dillendiriyorlar. Bunu öyle bir söylüyorlar ki sanki İhsanoğlu ismini CHP'ye Erdoğan önermiş gibi. Halbuki sürecin nasıl geliştiğini hepimiz biliyoruz. CHP'liler seçim gününe kadar İhsanoğlu'nun en iyi aday olduğunu ve seçimi kesin kazanacağını düşünüyorlardı.
Şimdi yine CHP tabanının dışında hem AK Parti'den hem MHP'den hem de HDP'den oy alacak bir isim arayışı içerisindeler. Bu isim tüm partilerden oy alacak ama katıksız bir CHP'li olacak. CHP'nin aradığı adayın genç kızların rüyasındaki beyaz atlı prens gibi özellikleri var. Siyaset masal dünyasında yaşanmıyor ve böyle bir aday yok. Beyaz atlı prensi tarif eden CHP'liler yine kala kala ak sakallı dedeye kalacaklar!
CEVABI BELLİ SORU
Farklı toplum kesimlerinden oy almak bir yana, yamalı bohçaya dönmüş CHP'deki farklı profilleri memnun edecek bir aday var mı?
[Takvim, 13 Nisan 2018]