Geçtiğimiz günlerde Suriye'de bir Rus uçağı düşürüldü. Düşürülen nakliye uçağında çok sayıda personel vardı ve toplam 39 kişi hayatını kaybetti.
Türkiye, hayatını kaybeden personelle ilgili bir taziye mesajı yayınladı. Türkiye'nin taziye mesajına içeriden verilen tepkiler Suriye politikamızın serencamıyla ilgili fikir veriyor.
Bir kısım romantik ve endişeli yorumcu-ki aralarında uluslararası ilişkiler uzmanları da var. Türkiye'nin düşen Rus uçağıyla ilgili taziye mesajı yayınlamasından oldukça rahatsız olmuş görünüyorlar.
Eleştirileri şu; sivillere bomba yağdıran Suriye rejiminin en önemli destekçilerinden birisi Rusya.
Özellikle Rusya'nın sağladığı hava desteği kaybetmek üzere olan rejime hayat öpücüğü oldu. Düşürülen uçak da Rusya'nın Suriye'deki varlığının araçlarından bir tanesi. Dolayısı ile Türkiye düşen uçakla ilgili taziye mesajı yayınlayarak dolaylı yoldan Suriye'de sivilleri öldüren askeri personelle ilgili taziye mesajı yayınlamış oldu. Türkiye'nin böyle bir mecburiyeti yok.
Dünyadaki yegane gerçeklik vicdan olsaydı bu eleştirilerin tamamına katılırdım. Türkiye taziye mesajı yayınlamayınca Suriye'deki muhalifler rahat bir nefes alacak olsa, Rusya Suriye'deki askeri etkinliğini azaltacak olsa, Esed rejimi yenilip muhalifler zafer kazanacak olsa yine bu eleştirilere katılmamak mümkün olmazdı. Hatta bu kadar uzun dileklere bile gerek yok; şuan Doğu Guta'da tepesine yağan bombalar veya yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybetmek üzere olan tek bir çocuk kurtulacak olsa taziye mesajı yayınlamaktan vazgeçmeyi bırakın Rusya'yı kınayan en ağır açıklamaları peşpeşe yapmak taraftarı olurdum.ANCAK ÖYLE DEĞİL
Dünyadaki tek gerçeklik vicdan değil. Üstelik uzun süredir dünya vicdanını yitirmiş durumda.
Hele Suriye'de en ufak bir emaresi gözükmüyor vicdanın.
Türkiye Suriye'de veya başka bir yerde vicdan üzerine, doğruluk üzerine, değerler üzerine politika ürettiğinde ne kendisine ne de mazlumlara bir faydası dokunmadı.
Ne zaman ki hem kendimize hem de mazlumlara faydalı olabilmenin yolunun vicdan sızlamasından, üzülmekten, rahatsız olmaktan değil harekete geçmekten, gerçekçi olmaktan, somut adımlar atmaktan geçtiğini anladık, o zaman kazanmaya ve kazandırmaya başladık.
Rusya ile masaya oturduk, geçmişin ihtilaflarının bir kısmını çözdük, Suriye'de işbirliği yapabileceğimiz ve yapamayacağımız alanları belirledik. Bu müzakereler sonucunda Rusya'nın kontrol ettiği Suriye hava sahasını kullanarak, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarını çok daha az kayıpla gerçekleştirdik.
Askeri harekatlar sayesinde sınırlarımızdaki terör tehdidini bertaraf etmenin yanında Suriye'de kayıpları oynayan muhaliflere alan açtık. Suriye sahasında tekrar aktör haline getirdik.
Vatanlarını hem sahada hem de masada savunur hale geldiler.
CEVABI BELLİ SORU
Şimdi ortada kocaman bir sorumuz var; vicdanımızın sesini dinleyip Rusya'ya taziye mesajı yayınlamamak yoksa vicdanımızın doğrultusunda aklımızla hareket edip Rusya'ya yakın ilişkilere devam etmek mi?
[Takvim, 9 Mart 2018]