AK Parti’den ayrılanlar parti kurunca, “demokrasiye katkı”, “çoğulcu siyasal yaşamın gereği”, “geç bile kalmışlardı”, “temsilde adalete katkısı olur” gibi laf kalabalığı ile yeni kurulan partileri davul zurna ile karşılayanlar, Muharrem İnce’nin CHP’den ayrılarak parti kurabileceği gündeme gelince “dönem ayrışma değil, birleşme günüdür” diye feveran etmeye başladılar.
CHP içinden “sarayı ziyaret etti” yalanı ile Muharrem İnce’ye kumpas kurulduğunda, “olur böyle yol kazaları” diye sorunu hafife alıp geçiştirenler, İnce, kendi partisi içinde “bir çetenin” varlığından söz edince, parti yönetimi ne cevap verecekleri konusunda epeyce bocalamıştı. Ardından da yine İnce’yi hedefe koymaya devam etmişlerdi.
En son parti kurultayında; CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olmuş, parti tarihinde azımsanamayacak bir oy almış ve genel seçimlerin ardından neredeyse parti delegesinin yarısının imzasını alarak olağanüstü kurultay çağrısı yapacak potansiyele ulaşmış İnce’nin, en arka sıralara oturtulması bardağı taşırmışa benziyor.
Son iki yıl içinde; kendisi ile hareket eden 15 milletvekilinden 13’ü liste dışı kalmıştı. Olağanüstü kurultay için imza veren 450 delegenin saf dışı bırakıldığını CHP’liler dile getirdi. Yine, İnce’ye yakın yerel yöneticilerin en son yerel seçimlerde belediye başkanı adayı ve meclis üyesi yapılmadığı biliniyor.
Muharrem İnce, 2023 seçimlerinde parti genel başkanı aday olmazsa kendisinin cumhurbaşkanlığına adaylığını koyabileceğini açıkladığı sırada, “Erdoğan’la gizlice görüştü” diye itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştı.
2023 seçimleri için mevcut CHP yönetiminin sağ siyasetten kurtarıcı beklediği biliniyor. Beklenen kurtarıcı için en son kurultayda partinin yeniden dizayn edildiğini CHP’liler kendileri açıkladılar.
Zaten uzun süredir, HDP ile güç birliğine itiraz eden "Gelenekçi" olarak bilinen aktörler tasfiye sürecindeydi. Yani, Kılıçdaroğlu döneminde partiden uzaklaştırılmış ve bir parti kurabilecek potansiyelde siyasetçi kenarda bekliyor.
Dolayısıyla, uzun süredir kulislerde İnce’nin yeni bir parti kurabileceğine yönelik varsayımların gerçeğe dönüşme ihtimali var.
Muharrem İnce de bu tartışmaları toptan yalanlamadı. “Memleket için doğru olduğuna inandığım bir karar aldığımda kararımı açıklarım” diyerek kapıyı açık bıraktı. Çevresine, “Yeni bir Cumhuriyetçi toparlanma şart” dediği kulislere yansımış durumda.
CHP’den ayrılanlar bugüne kadar çok sayıda parti kurdu. Bu partilerin içinde, bugüne benzer şekilde, CHP’nin eski çizgisinden saptığını iddia ederek yeni parti kuranlar da vardı. 1967’de CHP’den ayrılan 47 milletvekilinin, Turan Feyzioğlu önderliğinde kurdukları Güven Partisi bunlardan biriydi.
Bu partiyi kuranlar, CHP’nin “millî ruh ve şuur, millî menfaat”den koptuğunu iddia ediyorlar, parti yöneticilerinin “CHP geleneğinden saparak gitgide tehlikeli hâle gelen sosyalizm heveslerine kapıldığını” söylüyorlardı. Güven Partisi,1969 seçimlerde % 6.5, 1973’te ise % 5.2 oy oranına ulaşarak azımsanamayacak bir başarı elde etmişti.
Muharrem İnce bir parti kurması hâlinde, devam eden bu ittifaklar sisteminde, CHP yönetimi tarafından bugünkünden çok daha yüksek bir düzeyde itibar göreceği kesindir. Mevcut durumda, Karamollaoğlu, Babacan ve Davutoğlu’na gösterilen ihtimamın yarısı gösterilse bile kurultaydaki oturma sırası çok daha önlerde olabilirdi.
Mevcut siyasal sistemde yüzde 50’ye ulaşma zorunluluğu ve parlamento seçimlerine ittifakla gitme avantajı, solda en az yüzde birlik bir potansiyeli olan bir partiyi bile aktörleştirir. Özellikle milletvekilliği seçimlerinde, pazarlıklarla gücünün ötesinde bir sandalyeye ulaşmasını sağlar.
Seçim barajının düşmesi hâlinde ise, CHP’nin mevcut yönetiminden rahatsız olan önemli bir kitlenin varlığı göz önünde bulundurulduğunda, CHP’den ayrılanların kuracağı partinin potansiyeli beklenenden yüksek olabilir. En nihayetinde, "Gelenekçi" çizgide yeni bir partinin kurulması hâlinde, CHP’nin giderek muğlaklaşan siyasal konumlanmasını da sorgulatır.
[Türkiye, 4 Ağustos 2020].