SETA > Yorum |
Siyasette Yenilenme Fırsatı

Siyasette Yenilenme Fırsatı

Önümüzdeki dönemi yeni kılan ve siyasi partilerin siyaset kurgularını değiştirecek en önemli dinamiklerden biri, Erdoğan'ın boşalttığı alanın muhalefet tarafından nasıl doldurulacağı olacak.

10 AÄŸustos CumhurbaÅŸkanlığı seçimleri, siyaset üzerinde, 3 Kasım 2002 seçimlerine benzer bir etki oluÅŸturarak yepyeni bir döneme kapı araladı. 3 Kasım seçimleri, 1990’ların enkazından sorumlu tutulan bütün siyasi partileri Meclis dışında tutarak yeni kurulan AK Parti’ye siyasal sistemi yenileme misyonu biçmiÅŸti. Bu denklemde CHP de tasfiye edilecek sistemin savunucusu olarak denge iÅŸlevi yüklenmiÅŸti. 2007 seçimleri, yeni ile eskiyi, deÄŸiÅŸim ile statükoyu temsil eden bu iki partiye iki yeni parti ekledi. MHP, tam anlamıyla “arada kalan” bir parti olarak bazen CHP’nin sert direncini yumuÅŸatan, bazen de AK Parti’nin eski sistemi tasfiye etme iradesini frenleyen bir iÅŸlev yüklendi. DTP-BDP ise siyasal sistem üzerinde yaÅŸanan mücadeleye bigâne kalarak kendi gündemine gömülen “özerk” bir siyasi çizgi izledi.

12 Eylül 2010 referandumu, siyasi partilerin bu rol dağılımını gözden geçirmelerine yol açan bir mesaj verdi. AK Parti ve CHP, referandumun siyaset üzerindeki etkisini doÄŸru teÅŸhis ederken, MHP ve BDP etnik kimliÄŸe dayalı çizgilerini sürdürmeyi yeÄŸlediler. AK Parti, referandumun vesayetçi sistemin yenilgisini sembolize ettiÄŸini görerek demokratik bir sistem inÅŸa etmeye yöneldi. CHP, epey uzun sayılabilecek bir yenilenme sürecine girdi, peÅŸ peÅŸe gerçekleÅŸtirilen kurultaylarla genel baÅŸkanını ve kadrolarını deÄŸiÅŸtirdi ancak siyasi pozisyonunu deÄŸiÅŸtirmeyi baÅŸaramadı. Referandum, CHP’ye eski sistemi ayakta tutma direncinden vazgeçerek yeni sistemin koordinatları üzerinde müzakere yürütme misyonu yükledi. Ancak CHP tam da bu misyon dolayısıyla geçirdiÄŸi onca iç çalkantıya raÄŸmen “müzakere” aÅŸamasına geçemeyerek “direnç” politikasında takılı kaldı. Eski ile yeni arasındaki mücadelede “arada kalan” MHP, sistemin demokratikleÅŸtirilmesine direnç gösteren CHP ile kurulan ittifakın yanlış olduÄŸunu acı bir tecrübeyle yaÅŸadı ama bu tutumundan vazgeçmedi. BDP, tabanının boykot tutumuna gösterdiÄŸi uyumu yeterli görerek etnik siyasete devam etti.

Siyasi partiler, verilen mesaj doÄŸrultusunda kendilerini yenileyemese de referandum, yeni bir siyasi dönemi baÅŸlattı. AK Parti, yeni Türkiye’yi inÅŸa etmek üzere kolları sıvadı. “NormalleÅŸme”, “çözüm”, “barış” kavramlarının büyüsü eÅŸliÄŸinde kronik pek çok soruna neÅŸter atıldı. Siyasetin inÅŸa mesaisi, siyasal mücadelenin zeminini de deÄŸiÅŸtirdi. Tasfiye sürecinde kurumsal aktörler üzerinden gösterilen direnç, inÅŸa sürecinde yerini sivil-siyasi aktörlere bıraktı. Her inÅŸa hamlesi, her çözüm teÅŸebbüsü sorundan beslenen kesimlerin ittifakına sahne oldu. Eski Türkiye’ye özlem duyan kesimlerle yeni Türkiye’nin ErdoÄŸan ve AK Parti eliyle inÅŸa edilmesine razı olmayan kesimler, ErdoÄŸan ve AK Parti karşıtlığında birleÅŸtiler. Bu yeni ittifak haritası, inÅŸa siyasetinin gecikmesine, ağır aksak ilerlemesine yol açtı.

10 AÄŸustos seçimleriyle bu dönemin de kapandığını, yeni bir dönemin baÅŸladığını söylemek mümkün. Yeni dönemin en önemli iki dinamiÄŸi, siyasetin misyon deÄŸiÅŸimi ve partilerin siyaset üretme zorunluluÄŸu olacak. Ä°lk olarak, siyasetin yeni misyonunun geri döndürülemeyecek bir ÅŸekilde “yeni Türkiye’yi inÅŸa” olacağı açık. 10 AÄŸustos, kolayca bir araya getirilemeyecek pek çok aktörün yeni Türkiye’nin ErdoÄŸan ve AK Parti eliyle inÅŸa edilmesini engellemek üzere gerçekleÅŸtirdikleri ittifakın baÅŸarısızlığını tescil etti. Yeni Türkiye, ErdoÄŸan liderliÄŸinde AK Parti eliyle kurulacak. AK Parti’deki kan deÄŸiÅŸimi, AK Parti’yi bu misyon doÄŸrultusunda yenilemeyi amaçlıyor. AK Parti’nin yenilenmesi muhalefeti de yenilenmeye, inÅŸa siyasetini gözeten yeni bir siyasal dil geliÅŸtirmeye zorlayacaktır.

Yeni dönemin ikinci dinamiÄŸini, ErdoÄŸan’ın parti siyasetinin dışına çıkması oluÅŸturuyor. Referandumdan beri, siyasete hayat veren temel dinamik ErdoÄŸan’dı. Siyasetin temel dinamiÄŸi, ErdoÄŸan taraftarlığı veya karşıtlığıydı. ErdoÄŸan siyaseti, hem AK Parti’nin hem de muhalefetin siyasal koordinatlarını belirliyordu. ErdoÄŸan’ın varlığı, partileri siyaset üretme zahmetinden kurtaran, partilerin önceliklerini, iddialarını etkisizleÅŸtiren, siyasal farklılıkları törpüleyen bir iÅŸleve sahipti. ErdoÄŸan, AK Parti’ye toplumsal destek saÄŸladığı gibi muhalefetin de toplumsal desteÄŸini teminat altına alıyordu.

ErdoÄŸan CumhurbaÅŸkanlığına geçerek, parti siyasetinden çekildi. Önümüzdeki dönemi yeni kılan ve siyasi partilerin siyaset kurgularını deÄŸiÅŸtirecek en önemli dinamiklerden biri, ErdoÄŸan’ın boÅŸalttığı alanın muhalefet tarafından nasıl doldurulacağı olacak. Muhalefet, ErdoÄŸan’ın varlığıyla garantilediÄŸi toplumsal desteÄŸi sürdürmek için siyaset üretmek zorunda kalacak. Tabanını ErdoÄŸan’ın varlığıyla korkutmayla sınırlı bir siyaset yerine, tabanın özlem ve iddialarını taşıyan bir siyasi söylem ve pratik geliÅŸtirmek zorunda kalacak.

[AkÅŸam, 19 AÄŸustos 2014]