SETA > Yorum |
Siyasetin Merkezi

Siyasetin Merkezi

Siyasetin merkezi son 17 yılda giderecek güçlendi. Son yıllarda, merkezi aşındırmaya yönelik birçok farklı girişim olmasına rağmen, siyaset konsolidasyonunu korudu.

Siyasetin merkezi son 17 yılda giderecek güçlendi. Son yıllarda, merkezi aşındırmaya yönelik birçok farklı girişim olmasına rağmen, siyaset konsolidasyonunu korudu.

Mevcut durumda, siyasetin yürütmeye bakan tarafı teknik olarak yüzde ellinin üzerinde oy alma zorunluluğundan dolayı, en azından merkezî eğilimlere yakın durmak zorunda.

Merkezde kim ne derse desin, oy oranı şöyle oldu böyle oldu tartışmasının ötesinde, hâlâ çok güçlü bir parti var. AK Parti, şu an an en yakın rakibi olan CHP’nin en az iki katı oy oranına sahip.

Partinin başkanlığında güçlü ve karizmatik siyasi bir lider var. İcraat siyaseti ve alternatif yeni politikalar üretmede kesinlikle muhalefet partilerinden çok daha önde.

Taban eğilimlerindeki dönüşüme göre kendi siyasetini güncellemek için çaba sarf ediyor. Taban eğilimlerine göre siyaset belirleyebildiği için 17 yılda15 farklı seçimi kazandı.

Siyasal alanda, siyasetin merkezinde herhangi bir temsiliyet ya da meşruiyet krizi yok. Dolayısıyla, taban hareketleri ve toplumsal eğilimler açısından siyasette yeni partilerin kurulmasına dönük bir beklenti yok.

Bundan dolayı da, yeni kurulan partiler zaten taban hareketleri üzerinden kurulmuyor. Siyasal, bürokratik ya da kamusal  işlevlerinin sonlandığını ve mevcut düzen içinde tekrar sisteme dâhil olamayacağını  düşünen elitler tarafından kuruluyor.

Elit siyaseti seçim kazandırmaz. Bundan dolayı, yeni kurulan partiler de kazanmaktan daha çok kaybettirmeye odaklı bir motivasyonla sahneye çıktı.

Bu açılardan bakıldığında, yeni kurulan ya da kurulacak partilerin kendi güçlerinden daha çok “ittifakların dizaynında işlevim olabilir” saikiyle hareket ettikleri aşikâr. Kısaca ittifak pazarlıkları üzerinden siyasette var olabilirim diye düşünüyor.

Yeni kurulan ya da kurulacak partilerin parlamenter sistemde hiçbir işlevi olmayacaktı. Yeni sistemde yasama organı içinde yine de bir işlevleri olmayacak.

Parlamentoya en az bir milletvekili sokabilmek için bile ittifaklara dâhil olmak zorundalar. Dolayısıyla da bütün stratejilerini, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik olarak kurguluyorlar.

Muhalefetin yeni kurulan partileri sahipleneceği biliniyor. Bu partilerin AK Parti ve iktidara yönelik eleştirilerini yaygınlaştırmak ve derinleştirmek için çalışacaklar.

Oy oranları kayda değer olmasa bile ittifak bileşenleri içinde sağ siyasetten gelen partilerin olması oy geçişkenliğini kolaylaştırama işlevi görecektir. En azından siyasal alanındaki ideolojik konumlanmaları muğlaklaştırma ihtimali bulunmaktadır.

2023’e kadar seçim yok. Yeni kurulan partilerin 2023’e kadar motivasyonlarını sürdürmeleri zor. Siyasetin merkezinde bir boşluk da bulunmuyor. Bu açılardan bakıldığında, siyasette kalıcı olmaları da zor görünüyor…

[Türkiye, 17 Aralık 2019]

.