SETA > Yorum |
Siyasal Değişim İmkanı

Siyasal Değişim İmkanı

Türkiye, bugün yeni bir fırsat yakalamıştır. Toplumla doğal bağları bulunan bir siyasi iktidar, sistemin ve toplumun ihtiyacı olan siyasal değişim sürecini yürütme imkânına kavuşmuştur.

Halihazırda tanıklık ettiÄŸimiz çekiÅŸmenin kaynağında, siyasal alanın yeniden yapılandırılması meselesi yer alıyor.
2000 sonrasında Cumhuriyet’le birlikte dondurulan sorunları yeniden konuÅŸmaya baÅŸladık.
2000’lere kadar Türkiye’de siyasal deÄŸiÅŸim, dış kaynaklı ve biçimsel bir deÄŸiÅŸimdir.
Fikirler üzerinden deÄŸil, kurumlar üzerinden yürütülen bu deÄŸiÅŸim süreci, yukarıdan-aÅŸağıya, baskıcı ve tek-tipleÅŸtirici bir tarzda ilerlemiÅŸtir.
Siyasal deÄŸiÅŸimin kaynağına, toplumsal beklenti ve ihtiyaçlar yerine dar-zümre çıkarlarının korunması yerleÅŸtirilmiÅŸtir.
Siyasal alanın hakim özneleri ile toplum arasındaki büyük mesafe, toplumun deÄŸiÅŸime kendi taktik ve yöntemleriyle direnmesini beraberinde getirmiÅŸtir.
Türkiye, bugün yeni bir fırsat yakalamıştır. Toplumla doÄŸal baÄŸları bulunan bir siyasi iktidar, sistemin ve toplumun ihtiyacı olan siyasal deÄŸiÅŸim sürecini yürütme imkânına kavuÅŸmuÅŸtur.
Ne var ki bu yeni deÄŸiÅŸim paradigmasına ve onu hayata geçiren aktörlere karşı statükocu güçler çeÅŸitli yöntemlerle direnmiÅŸler, çeÅŸitli söylemsel araçlar icat etmiÅŸlerdir.

STATÜKOCULARIN TEZLERÄ°

Bu süreçte, statükocuların deÄŸiÅŸim sürecinin önünü tıkamak amacıyla kullandıkları argümanların başında, “2000 sonrasında Türkiye’de yeni bir tek-parti dönemi” ortaya çıktığı tezi.
AK Parti, demokrasisi normalleÅŸen birçok ülkede olduÄŸu gibi sistemin güçlü bir partisi olarak hayatiyetini sürdürüyor ve “hâkim parti” konumu kazanıyor.
“Tek-parti egemenliÄŸi” ve “parti-devlet” vurgusu yapanlar, Türkiye’nin “tek-parti dönemi”ni hatıra getirmek suretiyle bir meÅŸruiyet krizi yaratmaya ve böylelikle ulusal ve uluslararası alanda AK Parti’nin manevra alanını daraltmaya çalışıyorlar.
Buradaki anakronizm üzerine ne söylesek boÅŸ. AK Parti, kendisiyle aynı statüde birçok siyasal partiyle, eÅŸit koÅŸullarda yarışarak ülkenin her yerinde kendisine bir karşılık bulabiliyor ve 11 yıldır kendisini yenileyerek iktidarda kalmayı baÅŸarıyor.
Türkiye’de statükocu güçlerin argümanları, geçmiÅŸten bugüne bir süreklilik gösteriyor.
Bugüne kadar Türkiye’de demokrasinin halk tarafından yeterince içselleÅŸtirilmediÄŸi ve demokrasiye toplumun henüz hazır olmadığı kanaatinden hareketle birçok anti-demokratik süreç ve müdahaleyi meÅŸrulaÅŸtıranlar ile, bugün “parti-devlet” tehlikesinden bahsedenler aynı aktörlerdir.
Yıllar yılı Türkiye demokrasisi açısından en önemli mesele de demokratik temsil araçlarının güçsüz ve iÅŸlevsiz oluÅŸu olmuÅŸtur. Bu noktada devreye, bürokratik oligarÅŸi girmiÅŸ ve boÅŸlukları o doldurmuÅŸtur. Bu nedenle de, Türkiye bir türlü ihtiyaç duyduÄŸu siyasal deÄŸiÅŸimi baÅŸaramamıştır.
Bugün bu imkan önümüzdedir.
Karşımızda güçlü, demokratik araçlarla iÅŸbaşına gelmiÅŸ, meÅŸru bir siyasi iktidar var.
Elbette bu noktada bu siyasal iktidara büyük iÅŸ düÅŸüyor.
AK Parti, bu tarihsel sorumluluÄŸun bilincinde olup, gündelik politikalarla yetinmeden baÅŸladığı iÅŸi tamamlamalı, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ihtiyaç duyduÄŸu siyasal deÄŸiÅŸimi her düzeyde hayata geçirmek üzere politika üretmelidir.

[AkÅŸam, 7 Nisan 2014]