DAİŞ yeni bir prodüksiyonla karşımıza çıktı. Bu kez doğrudan Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan bir yapıma imza attı. Türkçe çekilen videoda paralel yapısından PKK'sına, Cumhuriyet'inden Birgün'üne kadar bütün Erdoğan düşmanlarının yağlarını eritecek laflar edildi.
Erdoğan'ı "kâfir" olarak niteleyen, onu "ateist PKK'ya destek vermek"le itham eden, "İstanbul'u fethetmek"ten vs. bahseden bir politik fanatizm örneği sergilendi.
***
Videonun sosyal medyada deveran etmeye başladığı anlardan itibaren gözler, "o isimler"e çevrildi.
"Erdoğan, IŞİD'i destekliyor" diyerek halkı galeyana getiren ve 50'nin üzerinden insanın ölümüne neden olan siyasetçilere...
"Erdoğan, IŞİD'e destek vermese Suruç katliamı olmazdı" diyerek PKK'ya alan açan gözü dönmüş yazarlara...
"Benim gözümde Erdoğan ve Bağdadi aynı zararlı ideolojinin temsilcileridir" yönlü ultra bilimsel tespit yapan solcu akademisyenlere...
Nedamet getirecek halleri yok ya. Kendilerinden beklendiği üzere "biz yanılmışız" demediler. "Nasıl olsa, 'bu da dindar, o da dindar, birbirlerini kesin destekliyorlardır' dedik, ama yine tutturamamışız" da demediler. "Bu topraklarda İslam'a dair ne varsa biraz nefretten, biraz da burnu büyüklükten ilgilenmedik, cahil kaldık, affedin" hiç demediler.
Birçoğu susmayı tercih etti. Susmaya da devam edecekler. Ki yarın öbür gün hiçbir şey olmamış gibi aynı türküyü terennüm edebilsinler.
***
Fakat daha cengâver savaşçılar susmadı, konuştular. Pek bir süper argümanlar ürettiler. "Videoda, ilk anda Erdoğan'a mesaj veriliyor gibi algı yaratılsa da, daha çok Türkiye'deki Kürtler hedef alınmamış mı?" diyerek alt metin okuması nedir bilmeyenlere yol gösterdi bazıları.
Bazıları "bu video kurgudur, kurgu" diyerek bizi yine "şu hayatta ne gerçek ki be Neriman" moduna soktular. Bunlar hep hipergerçek! Ama en sivrisi, "bunlar, meydanlara hazırlık" şeklinde göğsümüze saplanan hakikat hançeri oldu.
Böyle zamanlardaki açılımlarıyla ufkumuza derinlik, bakışımıza keskinlik bahşeden Aslı Aydıntaşbaş, "IŞİD'in ilk kez Türkçe mesaj yayınladığından ve 'ilk kez' Türkiye'yi tehdit ettiğinden emin miyiz?" diye sorarak bizi kış uykusundan uyandırdı. "Sanki geçen yıl da tehdit etmişlerdi" diyerek işin aslını göstermiş oldu.
Şimdi bazı cahiller çıkıp da, Aslı hanıma, "bugüne kadar Erdoğan IŞİD'e destek veriyor, göz yumuyor diyenlere destek oldun, IŞİD Erdoğan'ı tehdit edince, adını ağzına almıyor, 'Türkiye'yi tehdit ediyor' diyorsun" derler.
Dedim ya cahiller...
***
Kendime nasıl ad takayım bilemedim ama Erdoğan karşıtlığının siyaset sahnesini bu denli kaplamasından gerçekten endişeliyim. Aklı başında varsaydığım bir sürü insan bu marazdan dolayı gözlerimin önünde eriyor. Resmen PKK sempatizanı oldular, militanı olacaklar diye de endişe duyuyorum.
PKK'nın entegre terör stratejisini görmüyorlar. PKK'nın sokak savaşı için ihtiyacı olan argümanları dolaşıma sokmak için adeta gönüllü olmuşlar. Erdoğan düşmanlığından CHP, MHP, HDP liderleri siyasi ehliyetlerini yitirme noktasına geldiler. Hareket edemiyorlar.
Erdoğan düşmanlığının birçok uluslararası aktör için rasyonel bir temeli var. Erdoğan'ı indirebilselerdi epey rahatlayacaklardı. Operasyon alanlarının genişleyeceğini düşünüyorlardı. Şimdi ise etki alanını daraltmaya çalışıyorlar.
Ancak altını çiziyorum, bu düşmanlığın onlar için rasyonel bir zemini var. Fakat bizde, içeride Erdoğan düşmanlığına soyunanların hali tam bir ruhsal krize dönüşmüş durumd