ABD Başkanı Donald Trump’ın düzenlediği mitingin ardından Trump destekçilerinin Washington DC’de bulunan kongre binasını kolay bir şekilde basması, güvenlik zafiyeti tartışmasını beraberinde getirdi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli olmadan önce ABD’de de görev yapan, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Murat Aslan, olayları Milliyet’e değerlendirdi.
Aslan, “Capitol Hill denen bölgede, ABD bağımsızlığını ve özgürlüğünü sembol olarak resmeden binalar, anıtların yanı sıra Beyaz Saray ve Senato dahil olmak üzere Amerikan Federal Sistemi’nin idare edildiği resmi binalar var. Özgürlük anlayışıyla birlikte, tarihsel ve kültürel bağlamda halkın erişimine açık bir bölge. Ama halkın erişimine açık olması güvenlik tedbirinin alınmaması anlamına gelmez. Güvenlik tedbirlerinde, Amerikalılar çok çok hassas olmalarına rağmen yeterli tedbiri alamamışlar” dedi.
‘ABD için beklenmedik’
“Doğrudan Senato’yu hedef alan bu eylem, ABD için beklenmedikti” diyen Aslan, şöyle devam etti:
“Hazırlıksız yakalandılar, çünkü beklemiyorlardı. ABD’de yer yer gösteriler olsa da Senato’da bir toplumsal hareket meydana geldiğinde nasıl tepki vereceklerini de bilmediklerini gördük. Bazı 3. dünya ülkelerine mahsus eylemler, Amerika’da olmaya başlayınca, daha önce eleştiren ve tavsiye veren pozisyonda olan Amerikalılar kendilerini, tedbir alma pozisyona indirgedi.”
Kongre binasına giren göstericilerin açık bilgisayardaki mailleri paylaşmasına da değinen Aslan, “Bu belgeler ABD güvenliğini etkiler mi bilemeyiz ama bilgi güvenliği bağlamında bir zafiyet olduğu kesin” dedi.
Radikalleşme ve kutuplaşma derinleşti
Amerikan toplumunda derin bir bölünmenin yaşandığına dikkati çeken Aslan, şu değerlendirmede bulundu:
“11 Eylül psikolojisi bu insanları sert bir şekilde sarstı ki radikalleşme ve kutuplaşma net olarak toplum içinde hissedilmeye başladı. İslamofobi ile beraber göçmen karşıtlığının Amerikan toplumunda kendi iç dinamiklerine de bir nevi olumsuz yönde etkilediğini görüyorsunuz. Radikalleşme ve kutuplaşma toplumu hem böldü hem de keskinleştirdi. Trump’ın ön plana çıkardığı bu siyasi ortamda ABD toplumundaki dış reaksiyondan iç kargaşaya varan, o tepkisel duruşu somutlaştırdı. Ve Washington’da hukuki teamüllere aykırı bir cesaretlendirici etki yarattı.”
Siyasilerden Tepki Yağdı
Dünyayı şok eden ABD’deki gelişmelere, siyasilerden de tepki geldi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “ABD’de seçim sonuçlarını reddeden, demokrasiyi hedef alan, endişeyle takip ettiğimiz sivil ayaklanma girişiminin ardından, sorunun çözülmesi memnuniyet vericidir. Umarım süreç, sandığın belirlediği şekilde ve huzur içinde tamamlanır” dedi.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ise, twitter paylaşımında “ABD Kongresi’nde yaşanan ibretlik olayları endişeyle takip ettik. Her zaman ve her yerde savunduğumuz gibi Birleşik Devletler’de de demokrasi ve hukukun işlemesini, seçmen iradesine saygı duyulmasını ve bu iradenin tecelli etmesini diliyorum” görüşünü dile getirdi. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de, sosyal medyadan dünyanın her yerinde olduğu gibi ABD’de de demokratik süreçlerin üstünlüğünü ve hukukun meşruiyetini savunduklarını belirterek, şunları kaydetti: “Herkes seçim sonuçlarını olgunlukla kabul etmelidir.
Kesinleşmiş seçim sonuçlarını ve hukuku tanımayan eylemler meşru değildir. Şiddete başvurulması hiçbir şekilde kabul edilemez. Herkes halk iradesinin üstünlüğüne ve hukuka riayet etmelidir. ABD’de seçim sonuçlarını tanımayıp şiddete başvuran protestolar, yanlış ve hukuksuzdur. Şiddet asla hak arama yöntemi değildir. Herkesi demokratik değerlere saygılı olmaya davet ediyoruz.”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal da, Twitter’dan “Siyaset dilinde gayrimeşruluk tartışmalarının nasıl bir sorumsuzluk doğurduğunu ABD örneğinde tüm dünya izliyor” paylaşımında bulundu.
[Milliyet, 8 Ocak 2021].