Artık resim netleşti. Dünyada pandemi ile mücadeleyi her anlamda iyi yöneten ülkelerin başında Türkiye geliyor. Salgınla ilgili rakamsal karşılaştırmalarda öne çıkan iki ülke, Türkiye ve Almanya. Ancak Türkiye, hem vaka hem de ölüm sayısında Almanya’dan daha iyi bir konumda.
Almanya’da 166 bin vaka, 7 bin vefat varken, Türkiye’de ise şu an için vaka sayısı 129 bin 491, vefat sayısı 3 bin 520’de.
Batılı ülkelerin büyük kısmı krizin altında kalırken, Türkiye’nin başarısı şimdilik dünya medyasında bilinçli olarak öne çıkarılmıyor. İki aydır Güney Kore modelinden bahseden çevreler, niyeyse Türkiye modelini görmezden gelmeyi tercih ediyor.
Hâlbuki, Doğu Asya ülkelerinin bir kısmının pandemi ile mücadelesinde başarıyı getiren en önemli dinamik, bu ülkelerin yıllardır benzer salgınlarda yaşadığı toplumsal ve yönetsel anlamdaki deneyimleriydi. Dolayısıyla dünyanın geri kalanına göre çok avantajlılardı.
Türkiye’nin başarısı ya da modelliği tek bir konu ile sınırlı değil.
İlk sırada, hastalığın tespiti ve tedavisi konusunda, kendi özgün modelini geliştirip uygulamaya geçirmesi var. Hastalığın tespiti, önlemi ve tedavi süreci ile ilgili geliştirilen bu özgün model, salgının yayılma hızının önünü kesti. Ölüm oranları aşağıda tutuldu. Batı’daki hastane görüntülerinin hiçbiri yaşanmadı.
İkinci sırada devlet kapasitesinin; sağlık altyapısında, e-Devlet yatırımlarında ve senkronize kriz yönetim süreçlerinde kaydettiği aşama yer alıyor.
Zaten Türkiye sağlık sektöründe hem yatırım hem de sosyal devlet anlayışında benzer gelişmiş ülkelerin çok önündeydi. Örneğin kapasite olarak, Türkiye’de 100 bin kişiye düşen yoğun bakım yatak sayısı 40’ı bulurken bu rakam gelişmiş ülkeler olan ABD’de 34,7, Almanya’da 29,2, İtalya’da 12,5, Fransa’da 11,6, Güney Kore’de 10,6, İspanya’da 9,7, Japonya’da 7,3 ve İngiltere’de 6,6’dıydı.
Sosyal devlet olarak da, sosyal devlet uygulamasının tipik örnekleri olarak sunulan Avrupa’nın birçok ülkesinden de Türkiye, sağlık hizmetlerine ücretsiz erişim konusunda daha iyi konumda. Kapsamlı sağlık sigorta sistemi, benzer gelişmiş ülkelerde bile yok.
Örneğin bu salgın sırasında, hiçbir sağlık hizmetinden ücret alınmadığı gibi, dünyanın farklı ülkelerinde tedavi imkânı bulamayan Türk vatandaşları ambulans uçaklarla getirildi. Şu an için dünyada ücretsiz böyle bir ambulans uçak hizmeti veren ülkenin olmadığını Sağlık Bakanı açıkladı.
Diğer taraftan, salgının yayılmasını önleme ile ilgili geliştirdiği hizmet ve yöntemler de dünyanın diğer ülkelerinden farklılaştı. ABD ve İngiltere başta olmak üzere birçok Batı ülkesi salgını hafife aldı. Dolayısıyla mücadeleye hazırlıksız olduklarından maliyet büyük oldu. Türkiye ise tedavi edici ilaç stokunun erken temininden, okul ve iş yelerlerinin erken kapanmasına kadar birçok önlemi zamanında aldı.
Ayrıca, yurt dışından gelen vatandaşlarını izole etmede iyi bir model geliştirdi. Şu ana kadar 76 ildeki öğrenci yurtlarında 70 bine yakın insan, tüm hizmetleri karşılanarak karantina sürelerini geçirdiler.
Dünyanın 103 farklı ülkesinden bu küresel kriz döneminde 70 bine yakın insanını ülkesine taşıyabilmek de istisnai bir durumdur.
Salgından önce gelirine göre oranlandığında dünyada en fazla insani yardımı yapan ülke Türkiye idi. Pandemi döneminde, birçok ülke birbirinin temel sağlık malzemelerine uluslararası taşıma yollarında el koyarken; Türkiye kendinden; hibe, ihracat izni ya da satın alma şeklinde tıbbi malzeme talebinde bulunan ve yardım isteyen 128 ülkenin neredeyse yarısının isteğine cevap vermiş durumda.
ABD ve birçok Batı ülkesinin yanında dünyanın geri kalmış ülkelerine tıbbi malzeme yardımı sürüyor. En son Somali’ye solunum cihazları gönderildi.
Salgınla mücadelede şu ana kadar hem yerel hem de küresel düzeyde Türkiye iyi bir sınav verdi. Küresel çözüm için girişimlerde bulundu.
“Batı markasının lekelendiği” tartışmalarının yapıldığı bir dönemde, Türkiye yaptığı yardımlarla gelecekteki güvenilir kaynak ve marka değerini artırdı.
Bu bağlamda her anlamda salgınla mücadelede küresel bir rol model oluşturdu.
[Türkiye, 7 Mayıs 2020]