CHP yönetiminin 2019 seçimlerine ilişkin netleştirebildiği tek strateji, ittifak ile ilgili senaryonun sağ siyasetçi ya da partiler üzerine şekillenecek olması. Şu ana kadar başka bir strateji belirlenmiş değil.
Genel başkan ya da partinin çeşitli aktörleri sürekli birilerini ziyaret ediyor. Bu ziyaretlerin ardından da CHP’nin 2009 stratejisi ile ilgili sağ siyasetçilerin merkezde olduğu yeni bir senaryo tartışılıyor.
Ama tüm tamamlanmamış senaryolarda kurgu, sağ siyasetçiler üzerinden oluşturuluyor.
Sağ siyasetçilerin hangi rolde oynatılması gerektiği ise yine sürekli değişiklik gösteriyor. Bir gün çatı aday, bir gün ikinci turda desteklenecek aday, başka bir gün ise belediye başkanlığı...
Senaryoda belediye başkanlığı için rol biçilen aktöre mekân olarak, bazen Ankara bazen İstanbul uygun görülüyor.
Böyle olunca da CHP’nin 2019 seçim stratejilerinde kamuoyu sağ siyasetçilerin isimlerinden başka bir şey duymuyor.
***
CHP ittifak stratejisinde en çok konuşulan isim Abdullah Gül. Gül’ün adı bir gün çatı adaylık için, diğer bir gün ise CHP milletvekillerinin imzasıyla SP’den aday gösterilmesi gerektiği önerisi ile gündeme geliyor. En nihayetinde cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalması durumunda “kurtarıcı” olup olmayacağı tartışılıyor.
Son birkaç haftadır Abdüllatif Şener de listenin ön sıralarında. Abdullah Gül’ün ortak aday olmasının Erdoğan’a yarayacağını söyleyen Şener, kendisi ile ilgili ise, “karar vericiler kendilerinin yol haritasıyla ilgili bir zeminde gerekli olduğuma inanırlarsa, durumu değerlendiririm” diye cevap veriyor. Böyle olunca da ismi, bir gün CHP’den İstanbul belediye başkanlığı için geçiyor. Başka bir gün çatı adayı olabilir mi tartışmasının içinde yer alıyor.
Yine İlhan Kesici’nin ismi hem cumhurbaşkanlığı hem de İstanbul seçimleri için medyada sürekli gündeme getiriliyor.
Mansur Yavaş ise Ankara için “biçilmiş kaftan” olarak değerlendiriliyor.
***
CHP’nin içinde siyaset yapanlar herhâlde bundan çok memnun değildir. Düşünün bir partiye, düşünceye yıllarca gönül veriyorsunuz, o partide siyaset yapıyorsunuz, mücadele ediyorsunuz ama seçim senaryolarında sizin yerinize günlerce başka siyasi görüşten gelen siyasetçilerin ismi tartışılıyor.
Onlarla seçim kazanılabileceği propagandası yapılıyor. Seçmenler buna, muğlaklaştırılmış söylemlerle hazırlanıyor. Arayışın adı tam konulmuyor. “İlkeler ittifakı” denilerek tabandan gelecek itirazlar önleniyor. İkinci bir “Ekmeleddin İhsanoğlu vakası olmasın” diyenlere, “isimleri şimdi telaffuz etmeyeceğiz” deniliyor.
CHP içerisinde uzun süredir bu sağ siyaset ve aktörler üzerinden yürüyen siyaset arayışından rahatsız olan gruplar var. Zaman zaman bu rahatsızlıklarını dile getiriyorlar.
Örneğin, İlhan Cihaner ve Selin Sayek Böke’nin öncülük ettiği kesimler, CHP’nin sağ siyasete açılımına ve sağ siyasal aktörlere meyletmesine karşılar.
Cihaner’in yazılarında CHP’nin sürekli sağa açılma siyaseti, “sağın kavramlarını ve kendi mahallelerinde ‘tutunamamış’ figürlerini CHP tabanıyla buluşturma ve propaganda imkânı verme” olarak tanımlanıyor. CHP’ye gelen ya da göz kırpan sağ siyasetçiler ise yine “kerameti kendinden menkul güncelden kopmuş siyaset esnafı” olarak değerlendiriliyor.
Dolayısıyla, CHP’nin ittifak siyaseti giderek zorlaşıyor.
CHP yönetimi, parti içinde, ittifak için kendi “parti bayrağını saklama” ve “ilkeler ittifakı” adı altında “sağ siyasetin adaylarına yönelme” eleştirilerini göğüslemek zorunda.
Diğer taraftan ise, “sadece AK Parti karşıtlığı” sermayesi ile kendi tabanını çok farklı ittifak bileşenlerine ikna etmesi gerekiyor.
[Türkiye, 8 Nisan 2018].