Son günlerde Rusya ve Türkiye arasında ciddi gelişmeler yaşanıyor. Suriye'de yaşananlara en başından beri birbirinden farklı baktı iki ülke. Türkiye, Suriye'de çözümün ancak Esed'siz mümkün olabileceğini savunurken, Esed'in en büyük destekçisi ise Rusya'ydı.
Suriye konusunda birbirine zıt pozisyon alan Türkiye ve Rusya, buna rağmen bu ayrışmayı ikili ekonomik ilişkilerine yansıtmadı. Aslında bu durumun sebebi için, Rusya'nın Türkiye'den vazgeçebilme lüksü yok demek daha doğru olur. Çünkü, Ukrayna kriziyle Avrupa Birliği ülkelerinin ve ABD'nin şimşeklerini üzerine çeken Rusya, ağır bir ekonomik ambargoyla karşı karşıya kaldı.
Böyle bir ortamda, sınır komşusu, doğalgaz ihraç ettiği ve küresel pazarlara ulaşmasında geçiş olarak gördüğü Türkiye'yle yakın temasta bulunmak, satrancı iyi bilen Rusların akıllı hamleleriydi. Ukrayna krizi yüzünden vazgeçtikleri Güney Akım Projesi'nden vazgeçilmesi, üstelik bunu Putin'in Türkiye ziyaretinde açıklaması, Avrupa'ya ve ABD'ye mesaj verme kaygısıyla atılan adımlardı.
Ancak Türkiye'nin geçen yılın Aralık ayında bizzat Putin'in açıkladığı doğalgazda indirim ve Türk Akımı Projesi konusundaki kararlı tavrından dolayı, Rusya oyunda kartlarını değiştiriyor gibi gözüküyor.
TÜRK AKIMI'NIN AKIBETİ NE OLUR?
Kartların değiştirileceği yönündeki ilk adım, Rusya'nın Türk Akımı kapsamında inşa edilecek dört doğalgaz hattından ikisinin iptal edileceğini açıklamasıyla geldi. Böyle bir durumda, taşınması planlanan 63 milyar metreküplük doğalgaz yarıya inecek ve projenin kapasitesi 32 milyar metreküp olacak.
Türk Akımı Projesi'nde geçen süreyle birlikte son birkaç gündür Rusya'nın Esed'e arka çıkmak adına Türkiye'nin hava sahasını ihlal etmesini de hesaba katarsak, bu kez Rusya'nın Türkiye'yle olan ekonomik ilişkilerini siyasi bakış farklılıklarının etkilediğini görürüz.
Peki bu durum hangi ülkeye ekonomik ve siyasi açıdan daha fazla maliyet getirir?
Birincisi, Rusya'nın ekonomisinin mihenk taşı petrol ve doğalgaz. Ülke ekonomisini ayakta tutan petrol ve doğalgaz gelirleri, zaten Avrupa ülkeleriyle yaşanan sorundan dolayı ciddi ölçüde geriledi. Yeni ortaklıklar ve yeni pazar arayışları, tam da bu yüzden.
Yani, her ne kadar Avrupa ülkeleri doğalgaz konusunda Rusya'ya bağımlı ise, Rusya da ekonomisini güçlü tutmak için halihazırda olan Avrupa pazarına ihtiyacı var. Bu bağımlılık yeni arayışları ve yeni ortaklıkları zorunlu kılıyor Rusya için.
Rusya'nın yanı başında, ekonomisi büyüyen ve yeni enerji projeleriyle “enerji merkezi” olma yolunda önemli hamleleri gerçekleştiren ve dolayısıyla enerjide aktör olan bir ülke var. Üstelik 13 yıldır siyasi ve ekonomik istikrarı olan bir ülkeden bahsediyoruz.
Rusya'nın Türk Akımı'nda geçen süre zarfında Türkiye yerine Yunanistan'ı daha güçlü kılma çabasının arkasında ise, Türkiye'nin enerji konusunda TANAP, Kuzey Irak petrolünün ve doğalgazının Türkiye'ye ve Türkiye üzerinden diğer ülkelere transfer edilmesi gibi projelerle öne çıkmasının etkisi büyük.
Bölgedeki gücünü özellikle 2002'den sonra artıran Türkiye'nin küresel ekonomiyi şekillendiren enerjide güçlü bir aktör olmasının, Rusya için çok tercih edilebilir bir durum olmadığı ortaya çıkıyor.
TÜRKİYE, ENERJİDE YOLUNA DEVAM ETMELİ
Rusya'nın Suriye'ye müdahalesi, daha doğrusu Esed'e yardımı, ardından Türkiye'nin hava sahasını ihlal etmesi ve Türk Akımı'ndaki kapasitenin yarıya indirildiğine dair ifadeler, Türkiye-Rusya arasındaki ilişkiler üzerinde kara bulutların dolaştığı yorumlarını artırıyor. Ancak reel politika gereği, özellikle söz konusu Rusya ve Türkiye olunca bu yorumlar geçerliliğini yitiriyor.
Çünkü Rusya'nın iyice yalnızlaştığı, ekonomisinde ciddi bir küçülme yaşadığı bu dönemde Türkiye ile siyasi fikir ayrılıklarını ekonomiye, hele de enerjiye yansıtmaları pek gerçekçi bir yaklaşım olmaz.
Halihazırda petrol ve doğalgaz ticaretini göz önünde bulundurduğumuzda, Rusya'nın, son dönemde attığı adımların kendisine nasıl bir maliyeti olacağını iyi düşünmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, Türk Akımı Projesi'nde mevcut ekonomik koşullar, Türkiye'yi Rusya için vazgeçilmez kılıyor.
[Yeni Şafak, 8 Ekim 2015]