Eski bir Rus ajanı ile kızının İngiltere’de sinir gazıyla zehirlenmesinin ardından İngiltere Başbakanı Theresa May’in doğrudan Rus hükûmetini suçlayan açıklamaları ile Rusya ile Batılı ülkeler arasında son yıllarda yaşanan gerginlikte yeni bir aşamaya gelindi.
NATO çevrelerinde bu saldırının NATO topraklarına gerçekleştirilen bir saldırı olarak yorumlanması ve İngiltere ile dayanışma içerisinde olunduğunun açıklanması söz konusu olayın önemli sonuçları olabileceğini gösteriyor. İngiltere, ABD, Almanya ve Rusya’nın yaptığı bir ortak açıklamada “İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa kıtasında ilk defa sinir gazının kullanıldığı” ve “Kimyasal Silahların Yasaklanmasına Dair Anlaşma’ya aykırı olarak yapılan bu saldırının İngiltere’nin egemenliğini hedef aldığı” şeklindeki ifadeler Batı’nın bu saldırıyı çok ciddiye aldığını gösteriyor.
Bu tepkiler, Putin döneminde Rusya’nın saldırgan olarak tanımlanan davranışlarına karşı artık Batı’da daha sert bir politika oluşturulacağının işareti olarak okunabilir mi?
Batılı ülkeler Rusya karşısında ne tür adımlar atabilirler ve bu adımlar Türkiye’yi etkiler mi?
Diplomatik, ekonomik ve askerî yaptırımlardan hangileri gündeme gelebilir?
Askerî yaptırımların uzak bir ihtimal olduğunu ifade etmek gerekir. Mevcut silah potansiyeliyle Putin tarafından yönetilen bir Rusya ile doğrudan askerî çatışmaya girmekten kaçınacaktır Batılı ülkeler. Ancak geçmişte Afganistan’da olduğu gibi, destekledikleri yerel aktörler üzerinden dolaylı olarak Rusya’nın askerî araçlarla yıpratılması yolunu tercih edebilirler. Suriye ve Ukrayna gibi Rusya’nın doğrudan müdahil olduğu cepheler bu tür bir tercih durumunda araç olarak kullanılabilir. Ancak özellikle bu iki ülkede Batı’nın bugüne kadar Rusya karşısında izlediği pasif politika, ABD ve Avrupalı güçlerin bu ülkelerde kendileri adına Rusya’ya karşı savaşacak yerel aktör bulmalarını zorlaştıracaktır.
Rusya’ya karşı diplomatik yaptırımlara gelince, bu yaptırımların ancak bütün etkili Batılı aktörler tarafından kararlı bir şekilde uygulanması Rusya’yı sıkıştırıp geri adım atmasına yol açabilir.
Örneğin İngiltere’nin 23 Rus diplomatı sınır dışı etme kararı Londra’nın bu konuda ne kadar kararlı olduğunu gösteriyor olabilir, ancak aynı adımı Almanya, Fransa ve ABD’nin atmaması İngiltere’nin bu girişiminin etkisini sınırlandırıyor. Moskova ile ekonomik ilişkilerini bozmak istemeyen Berlin ve Paris’in Rusya’ya karşı diplomatik yaptırımlara katılmayarak, Londra’ya verdikleri desteğin sadece söylem düzeyinde kalması Rusya’da bir zayıflık olarak not ediliyor.
Yani diplomatik yaptırımlar konusunda günümüze kadar Rusya karşısında ortak hareket etmekten uzak bir Batı dünyası söz konusu.
Moskova karşısında Batılı ülkelerin en fazla ortak hareket ettikleri konunun ekonomik yaptırımlar olduğu söylenebilir. Rusya’nın Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne yönelik saldırıları nedeniyle hem ABD hem de Avrupa ülkeleri bu ülkeye karşı ekonomik yaptırım uyguluyorlar. Amerikan yönetimi, bu hafta içerisinde Amerikan seçimlerini maniple ettikleri gerekçesiyle bazı Rusya kurumlarına ve vatandaşlarına karşı da ekonomik yaptırım kararı aldı.
Rusya’ya karşı ekonomik yaptırımlarda da Batı dünyasında bazı çatlakların olduğunun altını çizmek gerekir. Baltık Denizi’nden geçerek Rusya’dan Almanya’ya uzanacak Nord Stream 2 isimli doğalgaz boru hattını da Rusya’ya karşı yaptırımlar çerçevesinde engellemek isteyen ABD’ye karşı Berlin’den gelen sert tepkiler bu çatlağın göstergelerinden sadece biri. Yani Amerikan yönetimi Rusya’nın Avrupa’ya doğalgaz satışı için yeni boru hatları inşa etmesini yaptırımlarla engellemeye çalışırken, Almanya bu konuda Moskova ile yeni ortaklıklar kurabiliyor.
Son gerginlikler Batılı ülkelerde Moskova karşısındaki çatlakları azaltırsa Rusya’ya karşı yaptırımların artması söz konusu olabilir. Böyle bir durumda Rusya ile gerek enerji gerekse silahlanma alanında iş birliklerine giren Türkiye üzerine baskı da artabilir.
S-400 alımı, Türk Akımı ve hatta Akkuyu Nükleer Santral projelerinin iptali konularında Türkiye yaptırım tehditleriyle karşı karşıya kalabilir. S-400’ler konusunda bir yaptırım tehdidi zaten Amerikan Dışişleri Bakanı Tillerson’ın son Türkiye ziyaretinde gündeme gelmişti.
Ankara’nın, Rusya ile ilişkileri üzerinden Batı’dan gelebilecek baskılara hazırlıklı olması ve Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda attığı adımlardan taviz vermemesi gerekiyor.
[Türkiye, 17 Mart 2018].