Kılıçdaroğlu'nun başlattığı "yaraları kapatıp helalleşme" tartışması devam ediyor. Bu tartışmanın artık CHP Genel Başkanı'nın kontrolünden çıkan geniş bir sorgulama düzlemine geçmesini olumlu buluyorum. Kılıçdaroğlu'nun niyetinin farklı seçmen gruplarına açılarak oylarını almak olması siyasetin gereği. Bu itibarla helalleşme söyleminin "taktik veya strateji" olup olmaması önemli değil. İçeriği, vizyonu ve seçmeni inandırıp inandıramayacağı daha önemli. Muhalefetin son dönemdeki tüm iddialarına rağmen temel eksikliği, 2023 sonrası Türkiye'yi yönetebilme vizyonunu ortaya koyamamasıdır. Anlamlı bir siyasi blok kurmamasıdır. Popülist vaatlerin ötesine geçmeyen politikasızlık durumu hep muğlak söylemlerle geçiştiriliyor. İlk defa AK Parti söylemlerine öykünen bir helalleşme çağrısı ile gündem oluşturan Kılıçdaroğlu acaba tüm Türkiye'ye hitap edebilecek bir vizyon ortaya koyabildi mi? Benim cevabım hâlâ 'Hayır'. CHP, hâlâ 6 farklı partinin ülkemizi nasıl yöneteceğine dair bir programı ve vizyonu oluşturmaktan hayli uzakta.
Hangi Kesime Ne Öneriliyor?
Devri sabık yapmamak üzerine kurulu reaksiyoner bir söylemi var. Zaten "kazanılmış hakları ve özgürleri geri döndürmeyeceğiz" demekten ileri geçemiyor. Neyi kastettiğimi açayım. Kılıçdaroğlu'nun yaralanan kesimler olarak saydıkları (28 Şubat mağdurları, Kürtler, Romanlar, Aleviler, gayrimüslimler) ile AK Parti döneminde belli ölçülerde bir yüzleşme ve helalleşme yaşandı. Yapılan açılım ve reformlarla önemli bir demokratikleşme sağlandı. Şimdi Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin yaptıklarından farklı olarak bu kesimlere ne vaat ediyor? Sadece CHP'nin olumsuz geçmişinden kurtulmak için imaj çalışması mı yapıyor? Dindar kesimlerin Kemalist laikçilik anlayışından gördüğü zararları telafi eden AK Parti oldu. Kılıçdaroğlu, AK Parti döneminde ulaşılamayan ne öneriyor başörtülülere? "Başörtülü bakan olacak mı?" sorusuna evet demek yeterli mi? Başörtülü AK Partili bakanları saymaya gerek var mı? O halde verilen söz, başörtülüler bakan olmaya devam edebilecek, yani geri gitme olmayacaktan öteye geçmiyor. Türkiye'yi son 20 yıldır dönüştüren muhafazakâr-dindar kesimler iktidarı bırakma karşılığında kazanımlardan geri düşme olmayacağının helalleşmesini mi yapacak? Tekrar sorayım, CHP, başörtülülere, Kürtlere, Alevilere ve gayrimüslimlere AK Parti döneminde gerçekleşmeyen hangi özgürleştirici hamlede bulunacak? Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarında bu cümlelerin cevabı yok. Zaten sadece "Onların acılarını anlamalıyız, yaşadıkları sorunları anlamalıyız. Aynı acıların yaşanmaması için gelecek inşa etmeliyiz" demekle yetiniyor. İyi de Türkiye bu noktayı zaten çoktan geçti. "Hak ve özgürlükler anlamında devri sabık yapmayacağız" demek ne kadar geleceği inşa edebilir?
Kutuplaşmayı Sonlandırması Mümkün mü?
Diğer önemli bir soru, Kılıçdaroğlu helalleşeceği kesimler arasında saydığı başörtülülerden Kılıçdaroğlu'nun şahsının ve partisinin kendi yakın geçmişi ile yüzleşmeye ve hesaplaşmaya hazır olup olmadığı? Hatırlayalım, 2008'de üniversitelerde başörtüsüne serbestlik getiren yasanın iptali için CHP adına Anayasa Mahkemesi'ne başvuranlar arasında Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu da vardı. 2007'de başlayan Cumhuriyet mitinglerinin, 2008 AK Parti kapatma davasının, 2013 Gezi olaylarının kutuplaşmayı nasıl doğurduğunu unuttuk mu? Kontrollü darbe söyleminden özür dilenir mi? Bu soruların cevabı, CHP'nin sevgiyi tesis edip kutuplaşmayı bitirme iddiası ile ilgili. Son yıllarda yaşanan kutuplaşmada CHP'nin sert söylemlerinin çok büyük bir etkisi var. Daha önce de bahsettiğim üzere CHP, kendi cenahındaki "derin seküler öfke" ile yüzleşmedi, sadece üzerini örttü. HDP dahi helalleşme ile yetinmiyor, "mağduriyetleri ortadan kaldıracak yüzleşme" istiyor. Başka kritik bir soru da FETÖ ve PKK ile mücadele helalleşmenin neresinde? Sözün özü, Kılıçdaroğlu'nun helalleşme söylemi ülkeyi yönetebilme kapasitesini gösterme iddiası için kullanılsa da reaksiyoner bir içeriğe sahip. Hâlâ AK Parti'nin mevcut halinin gerisinde.
[Sabah, 20 Kasım 2021].