OrtadoÄŸu çoÄŸu kez korkularla anılan bir bölge. Bu korkuların bir kısmı gerçekten bölgemize ait, bir kısmı ise suni ve ithal korkular. Korkularla tehditler de iç içe geçmiÅŸ durumda. ÇoÄŸu kez hangisinin bir tehdit hangisinin abartılı bir korku olduÄŸunu ayırt etmek de kolay deÄŸil. Korkular ve tehditler her bir aktöre göre de derin farklılık gösteriyor. Hasılıkelam, karma karışık bir korkular ve tehditler dünyası OrtadoÄŸu. Bir taraftan vekâlet savaÅŸları üzerinden diÄŸer taraftan Sünni ve Åžii selefilik üzerinden, kâh Ä°srail üzerinden kâh Amerika üzerinden gerçek ve komplo karışımı korkular hiç eksik olacak gibi görünmüyor.
ABD'NÄ°N Ä°RAN KORKUSU
Bütün bu korkuların ortasında bitmez tükenmez bir Batılı Ä°ran korkusu var. RetoriÄŸi ve Ä°srail üzerinden bölgede yaÅŸanan vekâlet savaÅŸlarını bir kenara bırakırsak, Batı açısından Ä°ran korkusunun ete kemiÄŸe büründüÄŸü somut ve büyük bir vakadan da bahsetmek mümkün deÄŸil. O halde baÅŸta ABD olmak üzere bitmek bilmez bir ÅŸekilde üretilen Ä°ran korkusu ve tehdidi ne anlama geliyor? Ä°slam devrimine kadar ABD'nin bölgedeki en önemli müttefiklerinden olan Ä°ran, niçin bu kadar hedefe oturtuluyor? Aynı ÅŸekilde Ä°ran, devrimin üzerinden 30 yıl geçmesine raÄŸmen niçin hâlâ Batı ile rasyonel bir iliÅŸki inÅŸa edebilecek siyasal bir pragmatizm geliÅŸtiremedi? Nasıl oluyor da "binlerce yıllık Ä°ran devlet geleneÄŸi" böylesi bir rasyonaliteyi üretemiyor? Aynı ÅŸekilde, Afganistan'da Taliban'la, Latin Amerika'da en olmadık ABD karşıtı hareketlerle, soÄŸuk savaşın birçok kanat ülkesiyle, Post Saddam dönemde 'en Amerika karşıtı' partilerle, Arap baharı sonrası Ä°slami hareketlerle masaya oturacak bir siyasal pragmatizm geliÅŸtiren ABD ve Batı niçin Ä°ran'la konuÅŸmanın yolunu bir türlü bulamıyor? Bu soruların elbette basit cevapları bulunmuyor. Ama ÅŸu aÅŸikâr ki mezkûr sorulara tatmin edici cevaplar bulmadan, Batı-Ä°ran ve OrtadoÄŸu korkularına dair analizlerimiz eksik kalmaya devam edecektir.
KONTROLLÜ GERGÄ°NLÄ°K STRATEJÄ°SÄ°
Anlaşılan ÅŸu ki yaÅŸanan gerilimden bütün taraflar, Schumpeter'den ödünç alacak olursak, kendilerine "yaratıcı tahripkâr" bir siyasi hat açıyorlar. YaÅŸanan gerilim sorunların çözülmesini geciktiriyor, makul bir siyasi pragmatizmin ortaya çıkmasını engelliyor ama günü kurtarmaya da yetiyor. Batıya karşı direnen bir görüntü vermek isteyeni de, Amerikan korkularına karşı tedbir aldığı havasını oluÅŸturmak isteyeni de, Ä°srail'in ÅŸizofrenik takıntılarını da tatmin eden bir kısır döngünün devam etmesini saÄŸlıyor.
GeçtiÄŸimiz aylarda "Ä°ran'a ne zaman saldırılacak?" sualinin gündemden düÅŸmesini engellemek üzere bir medya bombardımanı baÅŸlamıştı. Neredeyse her sene tekrar eden bu bombardıman beklendiÄŸi üzere bir iki hafta içerisinde anlamsızlaÅŸarak sakinleÅŸti. ABD'nin 2011 sonunda Irak'tan çekilmesiyle birlikte, bu sefer Ä°ran tarafından "Hürmüz boÄŸazını kapatırız!" tehdidiyle yeni bir tartışma baÅŸlatılmış oldu. Ä°ran'ın, Suriye'de Baas rejimine verdiÄŸi destek, Irak'ta ABD sonrası aceleci hesapların da ÅŸekillendirdiÄŸi 'Hürmüz tehdidi' somut ve tehlikeli geliÅŸmelere yol açma riski olan kontrollü bir gerilim politikasından ibaret. Nihayetinde tehditten geri adım atmanın Ä°ran'a bir maliyeti olmayacaktır. Ä°ran'ın benzer ÅŸekilde nükleer programına karşı Batı'dan, özellikle de ABD'den gelen tepki ve tehditler de kontrollü bir gerginlik stratejisi üzerinden gitmektedir. Ä°slam devrimi sonrası ilk kez uluslararası ciddi bir mutabakata dönüÅŸen Tahran AntlaÅŸması da benzer bir tutum yoluyla ABD tarafından BMGK'de ambargo adımı ile karşılanmıştır. Hem Ä°ran'ın uluslararası meÅŸru siyasi zemine girmesine müsaade edilmemiÅŸ hem de yükselen güçler ve ekonomiler kategorisindeki iki ülke olan Türkiye ve Brezilya'nın rol oynaması engellenmeye çalışılmıştır. Ä°laveten, 'nükleer Ä°ran korkusunun da' kolayca normalleÅŸmesi engellenerek kısır siyasi döngünün devamı saÄŸlanmıştır.
Ä°RAN'IN KARARI
Ä°ran, ABD korkularının açtığı siyasi alanda hareket etme durumunu terk etmeye karar vermediÄŸi sürece de mezkûr kısır döngü devam edecektir. GeçtiÄŸimiz haftalarda Ä°ran'ın nükleer müzakerelere devam kararı alması olumlu bir adım olmakla beraber hâlâ somut siyasi hedefleri belirginleÅŸmemiÅŸtir. Nükleer müzakereler sonucunda bu aÅŸamada ne çıkacağının da çok fazla bir önemi bulunmamaktadır. Esas olan, Ä°ran'ın bölgesel yapıcı bir düzen kurucu aktör olma kararını alıp almayacağıdır. Ä°ran, Ä°slam devriminden bu yana önce savaÅŸ ardından da ambargo altında yaÅŸamak zorunda kalmıştır. ABD'nin Ä°ran'ı hapsetmeye çalıştığı siyasi makastan çıkması en geniÅŸ anlamıyla bölgesel iÅŸbirlikleriyle mümkündür. ABD'nin en fazla arzuladığı ÅŸey, Ä°ran korkularını OrtadoÄŸu'nun korkuları haline getirmektir. Öyle ki bu belli aktörler açısından baÅŸarılmış durumdadır. Elbette ki bu sadece ABD eliyle deÄŸil Ä°ran'ın geliÅŸmeler karşısındaki duruÅŸuyla da beslenmektedir. Ä°ran otuz yıllık ambargoyu kırmanın, devlet dışı aktörler ve örgütlerle organik derecesinde iliÅŸki kurmaktan geçtiÄŸini düÅŸünmektedir. Lakin bu yoÄŸun iliÅŸki zaman içerisinde devlet rasyonalitesinin ve sakinliÄŸin hırpalanmasına da yol açmış durumdadır. Örgütler içerisinde bulundukları asimetrik güç dengelerinden dolayı, tabiatı itibariyle, tehditler ve korkular dünyasında yaÅŸamaya mahkûmlardır.
Ä°ran siyasal aklı, OrtadoÄŸu'yu isyan dalgasının sardığı bir zaman diliminde, kısa vadeli stratejiler yerine ABD korkularının öznesi olmaktan çıkacağı uzun vadeli bölgesel düzeni hedefleyen adımlar atarsa Batı'nın hesaplarını boÅŸa çıkarabilir. Tahran anlaÅŸması bu meÅŸru zeminin Batı'yı nasıl zora soktuÄŸunun en yakın örneÄŸidir. Hali hazırda OrtadoÄŸu'da korkular birbirine karışmışken, ABD açısından, Ä°ran korkusu ve tehdidinden daha kullanışlı bir malzeme bulunamazdı. Amerika bu sene seçime giriyor. BilindiÄŸi üzere ABD baÅŸkanlarının ikinci kez girdikleri seçimlerde, iktidarlarını korumak adına siyasi oportünizmin bir sınırı bulunmamaktadır. Geçen sene içerisinde Bin Ladin'i öldürerek önemli bir Amerikan korkusunu tasfiye eden Obama'nın ikame edeceÄŸi tatminkâr bir ABD korkusuna muhtaç olduÄŸu akıldan çıkarılmamalıdır.
Hele aynı anda Ä°srail'i ve ABD'deki lobisini tatmin edecek bir Ä°ran korkusu aranıp da bulunmayacak cinsten görünmektedir. Seçime yetecek ama savaÅŸa yetmeyecek düzeyde bir gerginlik bütün taraflar açısından ideal görünmektedir. VaroluÅŸsal soru, bu kısır döngüyü Ä°ran'ın da aynı oportünizm düzeyinde görüp görmediÄŸidir. EÄŸer durum gerçekten böyleyse endiÅŸelenmemiz için yeterince sebep var demektir. Hayır, yanlış anlaşılmasın, bir savaÅŸ çıkacağı için deÄŸil, yakın zamanda bölgesel bir düzenin kurulma imkânı biraz daha uzaklaÅŸacağı için.