İlk kararlarını 22 Aralık 2017’de vermeye başlayan Komisyona 5 Ekim itibarıyla 125 bin başvuru yapıldı ve bu başvuruların 36 bini sonuçlandırıldı. Bugün geldiği süreçte haftada ortalama bin 200 karar veriyor ve bu hızla karar verme süreci itibarıyla iki yıl içinde tüm dosyaları sonuçlandırabileceği öngörülüyor. Dolayısıyla kuruluşu sırasında en çok dile getirilen endişe olan başvuruları hızlı sonuçlandıramayacağı iddiasını bertaraf ettiği söylenebilir. Bununla beraber çalışmalarının söz konusu netameli alanın gerektirdiği titizliği sağlayıp sağlamadığı da değerlendirilmesi gereken bir husustur.
Kurulduğu süreçte Komisyon hakkındaki değerlendirmelerimiz 7075 sayılı Kanuna ve OHAL Komisyonunun işleyişine ilişkin başbakanlık tebliğine dayanmaktaydı. Bu çalışmada ise farklı olarak şeffaf bir biçimde çalışan Komisyonda gerçekleştirdiğim inceleme ve görüşmelere ve Komisyonun resmi internet sayfasında sürekli güncellenen duyurulara dayanarak Komisyonun çalışma stilinden söz edeceğim. Bu çerçevede yazıda Komisyona erişim, dosya tekemmülünü belirleyen hususlar ve başvuruları değerlendirme süreci başlıklarına yer vereceğim. Komisyonun uluslararası hukuk çerçevesindeki yeri, çalışma stili ve işleyişi ile kararları hakkında detaylı bilgi edinmek isteyenler yakında SETA tarafından yayınlanacak olan raporumuzu inceleyebilirler.
Komisyona erişim
AİHM’in komisyonları incelerken önemle gözettiği bir kriter “erişilebilirlik”. Mahkeme bu kıstası Komisyona yapılan başvuruların sayısıyla da ölçüyor. OHAL sürecinde KHK’lar ile 125 bin 678’i kamu görevinden çıkarma olmak üzere toplam 131 bin 922 tedbir işlemi üzerine Komisyona 125 bin başvuru yapılmış olması Komisyonun erişilebilirlik kriterini sağladığını ortaya koyuyor.
Bu duruma imkan veren çeşitli düzenlemeler mevcut. Öncelikle Komisyona başvuruların esas olarak valilikler aracılığıyla yapılacağı mevzuatında öngörülmüştü. Ayrıca kamu görevinden, meslekten veya görev yapılan teşkilattan çıkarılan ya da ilişiği kesilen kişilerin en son görev yaptıkları kuruma da başvurabilecekleri düzenlenmişti. Bir de ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüler için kurumlarında görevli memura başvuru belgelerini teslim etme imkanı getirilmişti. Uygulamada ise kişinin herhangi bir resmi kuruma gerçekleştirdiği başvurunun Komisyona yapılmış sayılarak değerlendirmeye alındığı görülüyor. Komisyonun internet sayfasında başvuru sistemi ve işleyiş hakkında zaman zaman yapılan duyurularla da başvurularla alakalı olarak usuli sebeplerin yol açabileceği mağduriyetler engellenmeye çalışıldı.
Komisyon sadece başlangıç aşamasında değil sürekli olarak erişime imkan verecek şekilde tasarlandı. Başvuru sonrasında başvurucular çeşitli belgeler göndererek dosyalarına eklenmesini sağlayabilmekteler. Komisyona ait internet sayfası aracılığıyla kolaylıkla ulaşılabilecek olan bir başvuru takip sistemi de kuruldu. Başvuru takip sisteminin kurulacağı, Komisyonun 28 Aralık 2017 tarihli duyurusunda ilan edildi ve sistemin Şubat ayının ilk haftasında erişime açılacağı açıklandı. 7 Şubat 2018 tarihinde de sistemin erişime açıldığı duyuruldu. Sistem başvurucuların “Başvurunuzun incelenmesi devam etmektedir” ya da “Başvurunuz hakkında verilen karar ilgili kuruma gönderilmiştir.” ifadeleriyle başvuruları hakkında bilgi edinmelerini sağlamaktadır. 6 Haziran 2018 tarihli bir duyuruyla açıklandığı üzere bu tarih itibarıyla başvurucular başvurularının “kabul” veya “ret” olunduğuna ilişkin bilgiyi de sistemden edinebilmekteler.
Tekemmülü belirleyen hususlar
28 Aralık 2017 tarihinde Komisyonun internet sayfasında Komisyon tarafından elektronik ortamda başvuru alma, arşivleme ve inceleme için özel bir bilgi işlem altyapısı oluşturulduğu ve başvurulara dair bilgilerin bu sisteme kaydedildiği ilan edildi. Komisyon,7075 sayılı Kanun’un 5. maddesi çerçevesinde çalıştığı süreçte görevi ile ilgili her türlü bilgi ve belgeyi ilgililerinden talep etme yetkisi ile 20’den fazla kurumdan bilgi temin etti, bunları elektronik ortama aktardı ve tasnif etti.
Bu bilgi temini, Komisyon tarafından başvurucu hakkındaki iddiaları çeşitli açılardan doğrulama imkanı getirecek şekilde gerçekleştirildi. Başvurucular da başvuru esnasında her türlü veriyi dosyalarına eklediler. Dosyalarda kişilerin sosyal medya hesaplarındaki veriler, 15 Temmuz’da sokakta olduklarını gösteren fotoğraflar, bulundukları yere hak ederek geldiklerini gösteren sınav sonuçları, diplomalar gibi belgeler yer aldı. Tüm bu belgelerle beraber Komisyonda toplamda 435 bin evrak tasnif edildi.
Komisyonun evrak tasnifi için kullandığı özel bilgi işlem altyapısı dolayısıyla uygulamada başvuru dosyası evrak kayda geldiğinde alındı belgesi ile dosyaya bir barkod numarası verilmektedir. Başvurular zaten online olarak yapıldığı için bu barkodun tanıtılmasının ardından tüm veriler soft ortamda görülebilmektedir. Dolayısıyla çalışanlar için hiçbir karışıklığa mahal vermeyen son derece etkin bir teknik işlemektedir. Bu sistem kişinin hangi KHK ile hangi kurumdan ihraç olduğunun ve başvuru dilekçesinin de sistemde görülmesini sağlamaktadır.
Kurumda dosyaların arşivlenmesinde de zaman kaybına yol açmayan etkin bir usul oluşturuldu. 250 dolaptan oluşan güvenlikli arşivde ihraç KHK’larının sırasına göre ve kurumsal bazlı arşivleme yapıldı. Dosyalama sırasında sisteme yapılan başvuru çıktısı alınarak valilikten alınan belgeye eklenmektedir. Ayrıca ihraç gerekçelerinin olduğu kurum dosyası, mahkeme dosyaları ve diğer belgeler dosyaya eklenmektedir.
Değerlendirme süreci
Komisyonun çalışmaları için Başbakanlık tarafından yeterince personel ve sekretarya desteği sağlanacağı hususu tebliğin 17. maddesinde düzenlenmişti. Komisyonun resmi internet sayfasında yer alan duyurulardan zamanla Komisyonun ihtiyaçları ölçüsünde personel sayısını artırdığı görülüyor. Kademeli bir artırım sonucunda bugün OHAL Komisyonunun 250 çalışanı bulunmaktadır.
Hakkaniyet gereği başvurular değerlendirilirken tekemmül eden dosyalar KHK sırası da gözetilerek değerlendirmeye alınmaktadır. Süreci yavaşlatmaması adına tekemmül etmeyen dosya için bir sonra çıkarılan KHK ile gerçekleştirilen işlemi içeren tekemmül etmiş dosya bekletilmemektedir. Bununla beraber mağduriyete yol açmamak amacıyla mahkemeden takipsizlik kararı alan dosyalara öncelik sağlanmaktadır. Komisyonda kullanılan bilgi işlem altyapısı eksik evrakı da gösterdiği için tekemmül eden dosyalar kolaylıkla tespit edilebilmektedir.
Başvurular 7075 sayılı Kanunun 8 ve 9. maddeleri uyarınca iki aşamalı bir incelemeye tabi tutulmaktadır. İlgili mevzuatta ön incelemenin süre, hukuki menfaat, kapsam gibi açılardan yapılacak bir şekli değerlendirme olduğu öngörülmüş ve ön incelemeyi geçen başvuruların Komisyon tarafından dosya üzerinden incelenmesiyle red ya da kabulüne karar verileceği düzenlenmişti. Ön incelemenin başkan tarafından belirlenen bir raportör tarafından gerçekleştirileceğine de tebliğin 10. maddesinde yer verildi. Tebliğin esas incelemeye dair olan 14. maddesinde Komisyonun incelemelerini terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı yönünden yapacağı, ayrıca sözlü ifade verme ve tanık dinletme taleplerini dikkate almayacağı düzenlendi. Bu durum daha önce de belirttiğimiz üzere Komisyonun özel bir idari Komisyon olmasının bir sonucudur.
Komisyonun da esas incelemeye yönelik olarak kararlarına ışık tutmak üzere kriterler belirleyeceği açıklanmıştı. Komisyonun bu kriterleri belirlerken iç hukukumuzun yanı sıra AB mevzuatından da yararlanması beklenmekteydi. Kriterler doğrultusunda esasa ilişkin incelemenin yapıldığı Komisyon toplantısında, önce görüşmeler ardından açık oylama yapılmaktadır. Toplantı ve karar yeter sayısı 4’tür. Çekimser oy kullanılması mümkün değildir.
Komisyon oluşturulurken esas değerlendirmeyi yapacak kurul üyelerinin en fazla ihracın gerçekleştiği kurumlardan gelmesine dikkat edildi. Komisyondan alınan bilgiye göre yedi üyenin her biri belli bir kurumla ilgilenmektedir. Başvurular hangi kurumla alakalı olduklarına göre tasnif edilerek –belirli bir kurum için belirli bir gün- incelenmektedir. Bu incelemede raportör tarafından dosyalar hakkında sunum yapılmaktadır. Bu esnada üyeler de bilgi işlem altyapısını kullanarak dijital ortamda dosyayı görebilmektedirler. Ardından gerçekleştirilen oylamada üyeler arasında tereddütlü olanlar bulunursa, çekimser oy kullanmak mümkün olmadığı için, dosya ayrılarak daha sonra tekrar görüşülmektedir.
Örgütle irtibat derecesi
Komisyon tarafından ilgili MGK kararları dikkate alınarak belirlenen veriler kişinin örgüt bağlantısını gösteren kriterler olarak ele alınmaktadır. Örneğin; FETÖ/PDY mensuplarının örgüt içi iletişimde kullandıkları “Bylock” program kullanıcılığı ve içerik tespiti, örgüt liderinin talimatı sonrası Bank Asya’daki destek mahiyetindeki hesap hareketleri, FETÖ ile iltisaklı, kapatılan/kayyum atanan kurumlarla belirli derecelerde irtibatı gösteren SGK kayıtları, FETÖ/PDY ‘ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçeyle kapatılan dernek, vakıf, sendika, federasyonlarla aidiyeti ortaya koyan bilgiler, bu kurumlara yapılan bağışlar ve diğer para transferleri, örgütle iltisaklı basın yayın kuruluşlarına ilişkin bilgiler, idari soruşturmalar bu veriler arasında yer almaktadır. Ayrıca Komisyon ilgili kurumlar tarafından yapılan çalışma verilerini de incelemektedir. Bu değerlendirme sırasında Komisyon dosyaya giren verinin doğruluğuna direkt olarak itibar etmek yerine veriyi incelemektedir. Örneğin bir dosyanın üst amir kanaati esas gösterilerek hazırlandığı görüldüğünde bu kanaat, “Kimse yok mu” derneğine sms ile yardım edilmesi ya da çocuğunu iltisaklı okula göndermesi tek başına ret gerekçesi olarak görülmemektedir.
Diğer ilgili kurumlardan başlangıçta toplu olarak alınan veriler arasında kişi hakkındaki iddianın gerçekliği teyit edilmediği takdirde bu veri kullanılmamaktadır. Komisyon üyeleri inceleme sırasında bir kişinin dosyasının her bir iddianın teyidi bakımından bazen 4-5 sefer ele alınabildiğini ifade etmektedirler.
Komisyon herhangi bir veriyi değerlendirirken kişinin FETÖ bağlantısına hizmet edip etmediğini de ele almakta, şayet böyle bir işlevi yoksa bu veri değerlendirmede dikkate alınmamaktadır. Örneğin kişinin telefonunda Bylock tespit edildiği takdirde kendisinin kullanıp kullanmadığı araştırılmaktadır. Bank Asya’da hesap açma ve para yatırma eyleminde, kişinin banka hesabınıFETÖ talimatıyla mı açtığı yoksa bunun basit bir kredi işlemi mi olduğu araştırılmaktadır. Başka veriler bulunsa bile her bir veri için bu analiz yapılmakta ve sonuç olarak kişinin FETÖ bağlantısına yönelik bir delil teşkil etmediği anlaşılıyorsa verilen karar bu veriye dayandırılmamaktadır.
Kurumlardan eksik veri geldiği takdirde Komisyon tarafından yazılı olarak yeni bilgi talep edilebilmektedir. Örneğin Digiturk’ün 2015 yılının Ekim ayında FETÖ kanallarını yayın ağından kaldırması sonrasında örgüt üyelerinin bu duruma açık bir tepki koyarak üyeliklerini iptal ettirdikleri görüldü. Yazılı olarak ya da sesli mesajla, FETÖ irtibatı gerekçe gösterilerek verilen bu tepkiler örgüt bağlantısına dair bir veri teşkil etmekle beraber kurumlar tarafından gönderilmesi ihmal edildiği için Komisyon bu veriyi ayrıca talep etmiştir.
Mahkeme kararları da Komisyon tarafından değerlendirilmektedir. İdari başvurular zaten Komisyona devredildiği halde kişiler hakkında bir taraftan ceza yargılamasının devam etmesi mümkündür. Komisyon üyeleri mahkemelerle Komisyon arasındaki yaklaşım farkını açıklarken Yargıtay’ın terör örgütü üyeliği için belirlediği kriterleri hatırlatmakta ve kuruluş kanunlarının kendilerine verdiği yetkinin bazı açılardan farklı olduğunu belirtmektedirler. Komisyon terör örgütlerine üyelik dışında mensubiyet, aidiyet, iltisak veya örgütlerle irtibatı araştırmaktadır. Ceza davalarında tüm bu fiillerin araştırılmıyor olması, Komisyon için tüm takipsizlik kararlarının bağlayıcı olmaması sonucuna yol açmakta ve bazı durumlarda ceza davasında verilen takipsizlik kararına rağmen Komisyonun iade kararı vermediği görülmektedir.
Sonuç olarak Komisyonun işleyişinde boşluksuz bir sistem ve kurumsallaşma söz konusu. Bununla birlikte Komisyonun ilk bakışta olumsuz olduğu değerlendirilebilecek bazı özellikleri de dikkat çekiyor. Nitekim 2017 yılının Ocak ayında mevzuatla kurulan Komisyonun ancak aynı yılın Aralık ayı sonunda karar verebilmeye başlaması; Komisyon başkanının farklı bir göreve atanması dolayısıyla başkan değişikliğinin gerçekleşmesi ve Komisyonun kuruluş kanunundaki değişiklik yeni oluşturulmuş bir kurumda gerçekleşmemesi gereken durumlar. Ancak Komisyon üyeleri Komisyonun bugünkü karar verme hızlılığını Haziran-Aralık ayları arasında sağladığı kurumsallaşmaya borçlu olduğunu ifade ediyor. Başkan değişikliğinin bu kurumsallaşma karşısında işleyişe etki etmediğini ve kanun değişikliğini iade edilenler arasındaki eşitsizliğin ortadan kalkması adına bir iyileştirme olarak kendilerinin talep ettiğini belirtiyorlar.
[Star, 5 Kasım 2018].