10. Kalkınma Programı’nda ve Orta Vadeli Program’da yer alan Öncelikli Dönüşüm Programı’nın son eylem grubu Başbakan Davutoğlu tarafından açıklandı. 8 ana başlığın yer aldığı programlardan biri olan “Nitelikli İnsan Gücü İçin Çekim Merkezi Programı” Türkiye’nin siyasi ve ekonomik perspektifinde önemli bir role sahip.
Türkiye, 2000’li yıllara kadar nitelikli işgücünü, özellikle tıp, mühendislik ve sosyal bilimlerde yetenekli gençlerini yurtdışına kaptırdı. Çalışma şartları, sunduğu imkânlar ve verimlilik açısından da iyi bir performans gösteremedi.
Ayrıca, ülkedeki siyasi belirsizlik, ekonomik istikrarsızlık ve ayrımcılık, uzun bir dönem ve sabır isteyen çalışmaları yürüten araştırmacıların tercihlerini yurtdışından yana kullanmalarına sebep olmuştur. Geleceğini göremeyen, anlık bir değişimle yarını bile tehlikeye giren bir ülkenin nitelikli ve vasıflı çalışanlarının farklı ülkelere gitmesiyle “beyin göçü” gerçekleşti.
Bu nedenle, 2000’li yılların öncesini yalnızca siyasi ve ekonomik açıdan kayıp yıllar olarak değil, nitelikli işgücünün yurtdışına gittiği yıllar olarak da hatırlıyoruz.
YENİ EKONOMİ’DE BEYİN GÖÇÜNE YER YOK
Özellikle 2008 yılında başta ABD olmak üzere tüm AB ülkelerinde etkili olan küresel ekonomik kriz, ekonomik dengeleri değiştirdiği gibi nitelikli işgücünün yönünü de Türkiye gibi yükselen ekonomilere çevirmiştir.
Türkiye’nin ekonomik ve siyasi istikrara sahip bir ülke olması ve ekonomik alanda yeni bir çekim merkezi alternatifi oluşturması, beyin göçünü tersine beyin göçüne dönüştürmüştür.
Nitelikli işgücünü çekmede, özellikle de bilim ve teknoloji sektöründe çalışanlara yönelik çalışmaların katkısı büyük. Kaybedilen beyin gücünü yeniden kazanma adına sağlanan destekler, üniversite sayısının artması ve hatta üniversitesi olmayan ilin kalmaması gibi adımlar stratejik hamleler olmuştur.
YENİ EKONOMİDE ULUSLARARASI İNSAN GÜCÜ
Son açıklanan Eylem Planı’ndaki Nitelikli İnsan Gücü İçin Çekim Merkezi Programı’nda dikkat çeken husus, programın hedef kitlesinin yurtdışında çalışan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yanında yabancı araştırmacıların da seçilmiş olmasıdır. Çünkü amaç sadece yurtdışında yaşayan Türkiye vatandaşlarının ülkeye dönmesini sağlamak değildir.
Uygulanacak politikalar ile yabancı araştırmacıların ilgisini Türkiye’ye çekerek, ülkeyi küresel bilgi akışının olduğu bir merkeze dönüştürmek Yeni Ekonomi’nin başlıca hedef noktasıdır.
Bu bağlamda, işgücü piyasasında ihtiyaç duyulan alanların tespit edilerek, konusunda uzman ve yetkin araştırmacıların Türkiye’de istihdam edilebilmesi ve iş kurma potansiyeli olan kişilerin ülkemize getirebilecekleri belirli bir finans miktarı dikkate alınarak imkânlardan yararlanmaları adına uygulanacak “Turkuaz Kart” sistemi önemli bir adımdır.
Ayrıca tüm bu çalışmalar yapılırken, sorumlu kurumlara Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün eklenmesi büyük önem arz etmektedir. Uygulanacak göç politikaları Türkiye’nin nitelikli ve vasıflı işgücünün göç ettiği bir ülke konumuna taşınmasına yardımcı olacaktır.
YEREL KALKINMAYA ETKİSİ NE OLUR?
Bunun yanı sıra, yerel düzeydeki teknik ve beşeri kapasite eksikliği, özellikle bölgeler arasındaki kalkınma farklarının artmasına neden olmaktadır. Bu noktada üniversitelere büyük görev düşüyor. Ancak üniversitelerin bulundukları illerin veya bölgelerin kalkınma politikalarında etkinlikleri, sahip oldukları nitelikli işgücü ile doğrudan ilgilidir.
Bu nedenle, nitelikli yabancı akademisyen ve araştırmacıların Türkiye’deki lisans, lisansüstü programlarda yer alması ve araştırma merkezlerinde çalışması için üniversiteleri tercih edilebilir noktaya taşımak gerekmektedir.
Ayrıca, son yıllarda farklı kıtalardan ve ülkelerden yalnızca büyük illere değil birçok farklı ile gelen uluslararası öğrenciler, küresel nitelikli işgücünün oluşması için önemli bir fırsattır.
Uluslararası öğrencilerin Türkiye’ye olan ilgisinin artması, sunulan eğitim kalitesinin yükselmesiyle beraber, Türkiye’nin bölgede yeniden umut olmasından ve Yeni Türkiye’nin herkesi heyecanlandırmasından kaynaklanıyor. Oluşan bu süreci hızlandırmak gerek.
Her alanda gücünü artırmak isteyen Türkiye’nin de, bu amacın en önemli kaynağını oluşturan insan sermayesini etkinleştirmesi elzemdir.
Bu amaca yalnızca kendi vatandaşlarıyla değil, küresel insan gücünün potansiyelini kullanarak ulaşması ise, ülkeyi bilgi teknolojisinin yatırım merkezi yapacaktır.
[Yeni Şafak, 2 Şubat 2015]