Yaygaracılara, fitnecilere, fırsatçılara aldırmayın. Onların "battık, bittik" söylemlerine de kulak asmayın. Yıllardır maruz kaldığımız, "küçük olsun benim olsun" korosunun bet sesli solistleri bunlar. Olumlu, olumsuz yaşanan her gelişmeyi Türkiye aleyhine çevirmek için uğraşıyorlar. Kötü bir olayla karşı karşıya kaldığımızda onun gerçek nedenlerini karartmaya çalışıyorlar. İyi bir gelişme olduğunda onu görünmez kılmak, tahfif etmek için gayret sarf ediyorlar. Zira maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. İşte, bütün derdi kendi ülkesini aşağılamak olan, onu "teröre destek veren ülke" kategorisine sokmak için canla başla uğraşan Can Dündar isimli bir kaçağın yazdıkları: "Sıradan bir gün: AP'den ilişik kesme, Suriye'de savaş, medya hapiste, mahkemede, döviz zirvede, bombalı araçlar yollarda, Ahmet Türk'e tutuklama..." Keşke bu sözler sadece bu kifayetsiz muhterisin dilinde olsa! Gayrı milli muhalefetin bütün unsurlarının ağzında aynı terane var. Sanki Türkiye bir gezegen adı, R. Tayyip Erdoğan da gezegenin efendisi! Sanki dünyada bir kriz yaşanmıyor, küresel ekonomide bir dalgalanma yok! Sanki Türkiye, 5 yıldır fanatizmin zirveye çıktığı, terör örgütlerinin cirit attığı, devletlerin çöktüğü, mezhep çatışmalarının nüksettiği bir coğrafyada ayakta kalma ve büyüme mücadelesi vermiyor! Sanki Türkiye, bundan daha 4 ay önce orduya sızmış katiller sürüsünün terör saldırısına, işgal girişimine maruz kalmadı! Sanki Türkiye birbiriyle mücadele halindeki terör örgütlerinin aralarındaki nizaları unutup ittifak halinde saldırdıkları bir ülke değil! Sanki bütün dünyayı neo-liberal küreselleşme rüyasından Türkiye uyandırdı! Sanki Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri sadece Türkiye'nin yönettiği, Erdoğan'ın bir parmak işaretiyle şekillenen bir ilişki! Türkiye'yi hedefe oturtanlar elbette neyin ne olduğunu biliyorlar. Amaçladıkları şey, Türkiye'nin en önemli gücü konumundaki devlet -millet birliğini yerle yeksan etmek. Bu amaç uğruna iki şey yapıyorlar. Bir, millete umutsuzluk aşılamaya, halkın arasına nifak tohumları serpmeye çalışıyorlar. İki, Türkiye'yi kendi doğal mecrasında yürütmek için mücadele veren siyasi iradeyi alaşağı etmek için çabalıyorlar. Bunu defalarca söyledim, yine söylüyorum. Boşuna çabalıyorlar. Tarih bu ülke için akmaya devam ediyor. Belki hızlı akıyor, ama akıyor. Doğal mecrasında ilerliyor. Mücadeleyle, zorluklarla geçiyor. Benliğinin ve failliğinin farkında olan, mücadeleden vazgeçmeyenin kazanacağı bir savaş bu. Zorlu bir coğrafyada, çetin bir zaman diliminde Türkiye her şeye rağmen ayakta ve her şeye rağmen büyümeye devam ediyor...
[Sabah, 26 Kasım 2016].