Bir yanda terör belası, diğer yanda iktidarı devirme ihtimalinin dayanılmaz hafifliği!
Türkiye’de muhalefetin kendisini içinde bulduğu en büyük ikilem bu.
Başka ikilemleri de var kuşkusuz.
Sandıkta mı olacak yoksa sokağı karıştırarak mı?
ABD’nin desteğiyle mi olacak yoksa kendi halkını ikna ederek mi?
Ama bütün bunlar arasında en zorlu olanı, HDP ile iş birliği ve PKK’ya karşı gösterilecek tavırla Erdoğan iktidarını devirmek arasındaki ikilem kuşkusuz.
Yani “her ne pahasına olursa olsun” Erdoğan’ı devirme hedefi HDP ile iş birliğini zorunlu kılıyor. HDP ile iş birliği ise PKK terörüne karşı mücadelede gerekli olan kararlı tavrın gösterilmesini engelliyor.
İşte bu ikilem Gara’da PKK’nın gerçekleştirdiği vahşetin ardından muhalefet cephesinde yaşanan kafa karışıklığının ve tuhaf tepkilerin nedeni.
PKK terör örgütü, yıllardır rehin tuttuğu 13 vatandaşımızı alçakça katletti. Örgütü bu katliamı gerçekleştirmeye iten sebebin Türk Silahlı Kuvvetlerinin örgüte karşı kararlı operasyonları ya da rehinelerin kurtarılması için yaptığı operasyon olmasının bir farkı var mı? Sebep hangisi olursa olsun muhalefet partilerinin şartsız bir şekilde bu katliamı kınayıp hükûmete destek vermesi gerekmez mi?
HDP ile kurdukları “üstü örtülü ittifak” bazı partileri terörle mücadele konusunda tereddüde sürüklüyorsa, yarın iktidara geldiklerinde PKK terörüne karşı nasıl mücadele edecekler?
HDP ile iktidarı devirmek için girdikleri iş birliğinin kendilerini teröre karşı mücadelede zaafa uğratmaması gerekiyor.
PKK’dan bağımsız hareket edemeyen HDP ile iş birliği yaparken bu partiyle, söz konusu iş birliğinin kendilerini iktidara taşıması durumunda PKK terörüne karşı mücadelenin nasıl yürütüleceği meselesini konuştular mı?
ABD gibi ülkelerin terör örgütlerini havuç ve sopa politikası çerçevesinde kullanarak Türkiye siyasetine müdahale etmesine HDP’nin nasıl baktığı konusunu konuştular mı? Bu meselede nasıl ortak hareket etmeyi düşünüyorlar?
ABD’den gelen vaatler yüzünden bölgede Kuzey Suriye merkezli bir devlet kurma hayali depreşen PKK/YPG’nin bu politikasında ısrarcı olması durumunda HDP ile iş birliğini nasıl sürdürmeyi düşünüyorlar?
AK Parti iktidarının 2013-14 arasındaki açılım politikasının HDP, PKK ve onlara destek veren aktörlerde nasıl karşılık bulduğu tecrübesi muhalefetin mutlaka dikkate alması gereken bir husustur. Devletin terörün sonunu getirmek için yaptığı bu girişimin sonuçsuz kalması PKK ve onun bütün uzantılarının arkasındaki asıl aktörlerin kimler olduğunu ve bu aktörler istemeden örgütün silah bırakmasının ne kadar zor olduğunu gösterdi.
AK Parti iktidarı, açılım sürecinin HDP tarafından nasıl suistimal edildiğini gördü ve PKK terörü sorununun ortadan kaldırılması konusunda güvenlik merkezli politikalara geri döndü. Bu politikalar çerçevesinde HDP artık bu sorunun çözümü konusunda bir diyalog ortağı olmaktan çıktı, buna karşılık bölge halkına yönelik açılım politikası devam ediyor.
Yani hükûmet, HDP’nin açılım ve diyalog süreçlerini nasıl suistimal ettiğini iyi biliyor.
Şimdi Millet İttifakı partileri, iktidara giden yolda HDP tabanına ihtiyaç duydukları için bu partiyi kullandıklarını düşünüyor olabilirler. Ama dikkat etsinler, HDP ve arkasındaki aktörler de onları kendi ajandaları için kullanıyor.
Gara’da PKK’nın yaptığı katliama verdikleri tepkiler bu konuda ipuçları veriyor.
[Türkiye, 20 Şubat 2021].