Muhalefetin dağınık hâli, onlara akıl verenleri telaşa sürüklüyor. "Seçimi kaybedebilirsiniz" uyarısı veriyorlar. Son aylarda kararsız seçmenin iktidara döndüğünü söyleyerek seçim kararını beklemeden bir an önce harekete geçilmesini tavsiye ediyorlar. Akıl verenlerin arasında liberal, solcu ve muhafazakâr isimler öne çıkıyor. Israrla zamanın daraldığını vurgulayarak aday tartışmasını ertelemeyi ve sorunların çözümüne yönelik politikalar belirlemeyi öneriyorlar.
Bu tavsiyeleri verenlerin kaygılarının arkasında elbette aday tartışmasıyla kaybedilen zamana vurgu var. Kılıçdaroğlu, Akşener ve İmamoğlu'nun isimleri etrafında dönen tartışmadan muhalefet en fazla daha kimlerin aday olabileceğini gördü. İmamoğlu, "Genel başkanımla aramızda sorun çıkaramazsınız" dese de bunun son düzlükte cumhurbaşkanı adayı olmayacağı garantisini vermediği, sadece genel başkan ile arasında ateşkes arayışı anlamına geldiği açık.
Süreci Yönetmek Kolay Değil
Muhalefete akıl verenler, 6 partinin adım adım bir süreç yönetmesini istiyorlar. Zira Türkiye'nin kritik meselelerine dair çok farklı ideolojileri olan bu partileri bir araya getirmenin zorluğunun farkındalar. Önce genişletilecek ittifakın bileşenlerine, vadesine, geçiş sürecine ve vizyonuna odaklanmasını öneriyorlar. Hatta GP ve DEVA'nın, Millet İttifakı'na katılımını kolaylaştırmak için iktidarın kazanılması durumunda nasıl paylaşılacağını şimdiden belirlemeyi tavsiye ediyorlar.
GP Genel Başkanı Davutoğlu da bu tavsiye verenlerin açtığı alanda "aktörleşme" hamleleri yapıyor. "Seçim ittifakı değil, kalıcı, vizyoner bir işbirliğini" seslendiriyor. Bu arada da bence "eşit temsil" iddiasıyla olası 6 parçalı muhalefetin işini zorlaştırıyor. CHP'li aday adaylarının bile kendi arasında uzlaşamadığı ve ilgili medya grupları arasında kimin aday olması gerektiği üzerine kavga ettiği bir ortamda siyasetin doğasına aykırı, hayli "liberal" bir öneriyle geliyor. Yuvarlak masada eşitmiş gibi oturabilirsiniz ancak gerçek yerinizi seçmen gücünüz belirler. Gerisi hayallerinizi, daha önemlisi yaptıklarınızı meşrulaştırma söyleminizdir.
CHP'nin Hanesine Yazılır
Muhalefete akıl verenlerin temel sorunu sofistikasyonları. Muhalefet partileri taktiklerde ve prensiplerde anlaşabilirler. Farklı ideolojik partilerin (Kemalist, milliyetçi ve muhafazakâr) somut politikalarda anlaşması çok zor. Hepsinin kendi görüşlerinden başkalaşması bekleniyor. Bu aynı zamanda asıl seçmenlerine yabancılaşmaları demek. Ortak cumhurbaşkanı adayı belirlemede ve kazanma durumunda iktidar paylaşımında anlaşmaları benzer şekilde çok zor. Önerilen karmaşık süreçlerden sürdürülebilir ve somut sonuçlar alınması da öyle.
Diyelim ki bütün zorluklara rağmen 6 parti ve HDP birlikte hareket etti. Bunun açık şekilde CHP'nin başarısı olarak yazılacağı ortada. Hadi liberal ve solcu aydınlar bunu arzu ediyor. Umarım, CHP'nin arkasında sıralanan (eski) muhafazakâr aydınlar da ne için çalıştıklarını biliyordur. Millet İttifakı'na katılmanın bahanelerini üretmekten öteye geçebilirler mi? CHP'nin başat belirleyici olduğu Türkiye nasıl bir yer olur?
Belirsiz Bir Türkiye
Elbette GP ve DEVA çevrelerinde öne çıkan Millet İttifakı'na girme çabalarının somut anlamları bulunuyor. Her şeyden önce "tek başına iktidar" gibi söylemler terk edildi. Meclis'te yer almak için ittifaka girme ve bunu da birtakım sofistike manevralarla meşrulaştırma arzusu öne çıktı. "Küçük partiler yüzde 1 ile sonucu belirleyebilir" iddiasına fazla kapılmaları sorunlu bir şey. 2019 yerel seçimlerinde gördük, AK Parti karşısında birleşildiğinde muhalefetin önde gelen partisi CHP avantajlı çıkıyor. İP'in hiçbir büyükşehir belediyesini alamaması net bir örnek. İttifak mühendisliğinin sofistikasyonu ve büyük laflarla bezenmesi siyasetin ana sorusunu bir kenara koyamaz. Yuvarlak masa formülü soruyu çözmüyor: Kritik kararları kim ve nasıl alacak? İktidarın özü budur. Kanaatimce, 6 partiyi birleştirmek için üretilen formüller muhalefetin dağınıklığını örtmeyecek.
Bu formüller, Cumhurbaşkanı adaylarının "liderliğini" konuşturacağı seçim maratonunda dökülecek makyajlardan ileri gitmeyecek. Asıl kararı genel başkanlar değil, seçmenler veriyor.
[Sabah, 25 Ocak 2022].