28 Mayıs’taki seçimler, bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaferiyle sonuçlandı. Aslında 14 Mayıs günü gerçekleşen ilk tur oylamanın ardından ikinci turda Erdoğan’ın rahat bir şekilde seçileceği anlaşılmıştı. Nitekim 28 Mayıs’ta yapılan ikinci turda beklenen sonuç alındı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden seçildi. Seçimlere kendi adayları Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi beklentisiyle giren muhalefet, 14 Mayıs’ta ortaya çıkan tablonun ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşadıktan sonra ikinci tura daha düşük bir motivasyonla girdi. Seçim öncesi tüm göstergeler, Erdoğan’ın yeniden seçileceğine işaret ederken, muhalefetin bunun tam aksi yönde düşünmesi ilginç, ancak siyasi tarihimiz düşünüldüğünde anlaşılmaz değil.
Muhalefet, AK Parti ve Erdoğan’ın yirmi yıldan fazla süren iktidarının doğuracağını umduğu bir metal yorgunluğuna bel bağlamıştı. Bunun yanında, son birkaç yıldır yaşanan ekonomik sorunlar ve en son yaşanan deprem hadisesi, muhalefetin umudunu artırmasına yol açan gelişmelerdi. Dolayısıyla kağıt üzerinde muhalefetin seçimlere avantajlı bir şekilde girdiğini söylemek mümkün. Ama iş reel siyasete gelince tüm bu avantajların kaybolup işlerin yeni bir mecraya girmesi siyasetin en bariz gerçeği. Nitekim yirmi yılı geçen iktidar tecrübesi boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan, karşılaştığı tüm farklı krizleri yönetme becerisi gösterdi. Bu süreçlerin her aşamasında Erdoğan, toplumu kendi önerdiği yöntemin doğru olduğuna ikna etti. Çoğunlukla, izlediği bu yöntemden olumlu sonuç da aldı.
Muhalefetin anlamadığı ilk konu, seçimi kazanmak için 2018’de yüzde 52’lik bir orana yaklaşan Erdoğan’dan oy almaları gerektiğiydi. Millet İttifakı, farklı nedenlerle memnuniyetsiz durumda olan seçmenlerin doğrudan kendilerine yöneleceğini varsaydı. Erdoğan’a karşı sağdan sola tüm muhalif grupların birleşmesi, lehlerine bir sonuç çıkacağı yönündeki beklentileri artırmıştı. Aslında muhalefetin...
Devamını Kriter'de okumak için tıklayın: Muhalefet Neden Kaybetti?.