Amerikan Kongresi’ndeki siyasi dengeler ve lobi gruplarının faaliyetleri, öteden beri Türk-Amerikan ilişkilerini olumsuz etkileyen ana faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. 1970’lerden beri Kıbrıs ve Ermenistan gibi meselelerde Beyaz Saray’ın dış politikadaki geniş yetki alanını sınırlandırarak Türkiye aleyhinde kararlara imza atan Kongre, son senelerde Suriye ve savunma iş birliği gibi alanlarda da etkisini gösterdi. Trump’ın Putin’le iyi ilişkiler kurma ısrarını cezalandırmak adına Rusya’ya karşı CAATSA’yı çıkaran Kongre, bu yasayı ilk ve tek olarak Türkiye’ye karşı uygulamıştı.
Türkiye’yi F-35 programından çıkaran Kongre baskısı, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerini F-16 satışının bir şartı haline getirdi. Türkiye’nin NATO üyesi bir ülke olması itibariyle askeri kapasitesinin güçlü tutulması bu ittifakın da gücünü artıracak bir adım olmasına rağmen Kongre siyaseti satışı NATO’nun genişlemesinin bir ön koşulu haline getirdi. Beyaz Saray’ın F-16 satışına destek açıklamasına rağmen Biden yönetiminin Kongre’yi karşısına almak istemeyen tavrı Türkiye’ye güven vermiyordu. Türkiye hem Finlandiya hem de İsveç’in üyeliklerini onaylasa bile F-16 satışının Senato Dış İlişkiler Komite Başkanı New Jersey Senatörü Bob Menendez tarafından engellenmeye çalışılacağı kesin gibiydi.
Geçtiğimiz hafta Menendez’e karşı şok rüşvet iddiaları içeren bir kriminal dava açılması Türk-Amerikan ilişkilerinin seyrine de etki etme potansiyeli taşıyor. Menendez’in geçici olarak Dış İlişkiler Komite Başkanlığı’nı bırakması ve TBMM’nin İsveç’e yeşil ışık yakması durumunda F-16 meselesinde ilerleme sağlanabilir. Böyle bir senaryoda Türk-Amerikan savunma ilişkilerinde epeydir devam eden sıkışma ve karşılıklı güvensizlik önemli ölçüde aşılabilir. Menendez’in senatörlükten istifa edip etmeyeceği ve tekrar seçilip seçilemeyeceği bilinmiyor ancak Dış İlişkiler Komitesi’ndeki etkisinin azalacağı kesin.
New York Güney Bölge Mahkemesi’nin Menendez’e karşı açtığı dava haberinin hemen sonrasında kendine yakın isimlerden Demokrat New Jersey Valisi Philip Murphy istifa çağrısı yaptı. Eyaletteki diğer Demokrat siyasetçilerden de benzer çağrılar geldi ancak başka eyaletlerin senatörlerinden temkinli açıklamalar geldi. Menendez’in en kıdemli Demokrat senatörler arasında yer alması ve en etkili komitelerden biri olan Dış İlişkiler Komite Başkanlığı’nı yürütmesi Demokrat Parti’den sert tepki verilmesini frenlemiş görünüyor.
Buna karşın Pennsylvania Senatörü John Feterman’ın Menendez’e ilk istifa çağrısı yapan senatör olması ve hatta sosyal medyada adeta ‘trollemesi’ dikkat çekti. Buna karşın New Jersey’nin diğer Demokrat Senatörü Cory Booker’dan henüz ses çıkmaması partinin güçlü isimlerinden birine karşı pozisyon almanın zorluğunu ortaya koyuyor. Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer’ın da istifa çağrısından kaçınarak Menendez’in ‘kanıtlanana kadar suçsuz olduğu’ yönündeki sözleri durumun hassasiyetine işaret ediyor.
2024 Kasım seçimlerinde Demokrat Parti içinden Menendez’e karşı adaylığını açıklayan New Jersey Demokrat Temsilcisi Andy Kim, skandalın ortaya çıkardığı siyasi fırsatı değerlendireceğini göstermiş oldu. Menendez ise iddiaları siyasi operasyon olarak değerlendirerek istifa çağrılarına rağmen görevine devam edeceğini söyledi. 2015 yılında aleyhinde açılan yolsuzluk davasında 2017’de jürinin oy birliğiyle karar verememesiyle aklanan Menendez 2018 seçimlerini kazanmayı başarmıştı. O zaman Demokrat siyasetçilerin tam desteğini yanında bulan Menendez’in bu sefer işinin çok daha zor olacağını söyleyebiliriz.
Türkiye’nin F-16 satın alma sürecindeki en büyük siyasi engel, Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı olarak silah satışlarını bloke edebilen Menendez’in muhalefeti idi. Menendez özellikle Ermeni ve Yunan lobileriyle yakın çalışan ve Türkiye’nin aleyhindeki sert demeçleriyle bilinen bir senatördü. Türkiye’nin F-16 tedariki talebini bazı şartlara bağlamaya çalışan Menendez, Türkiye’nin Yunanistan’a ‘saldırgan’ tavrından vazgeçmedikçe onay vermeyeceğini söylemişti.
Finlandiya’nın NATO üyeliğinin kabulünden sonra dahi bu sert söylemini devam ettiren Menendez, satışa bloke koyma gücüne sahipti. Biden’ın Menendez’i ikna etmek için ciddi bir pazarlığa girmesi ve adeta Türkiye adına siyasi maliyet ödemeyi göze alması gerekiyordu. Biden’ın Menendez’i aşamadığı noktada Kongre’yi bypass etme gibi nükleer bir opsiyonu da var ancak bunun da siyasi maliyeti oldukça yüksek. Biden bu yolu tercih etmek istemeyeceğini ve İsveç’in NATO üyeliği geçerse bir şekilde Menendez’i ikna edebileceğini düşündüğünün sinyalini veriyordu.
Menendez’in Türkiye karşıtlığı, komite üyesi diğer senatörlerin F-16 satışını İsveç’in üyeliğine bağlamasını yeterli görmeyen bir muhalefet şeklinde tezahür ediyordu. Yani Türkiye İsveç’in üyeliğini onaylasa bile Menendez engeline takılabilirdi ve Biden’ın o aşamada ne kadar siyasi kapital harcamaya hazır olduğu pek net değildi. Rüşvet davası sonrasında Senato Dış İlişkiler Komite Başkanlığı görevinden ‘geçici’ olarak ayrılan Menendez’in komite üyeliği devam etmesi nedeniyle F-16 satışına engel çıkarma ihtimali var ancak komite başkanının değişmesiyle Biden’ın işi kolaylaşmış olacak. Türk-Amerikan savunma iş birliğinin rayına oturması için fırsat doğduğu söylenebilir ancak her halükârda Beyaz Saray’ın Senato’yu ikna için çaba göstermesi gerekecek.
[Yeni Şafak, 27 Eylül 2023]