Türkiye 2002 yılından sora çok farklı bir ülke profili çizdi. Bu profilin en önemli bileşeni sınırlarına hapsolmayan, bölgesine sığmayan ve tüm dünya ülkeleriyle ve toplumlarıyla bağ kurması oldu. “İlk kez liderler düzeyinde bir görüşme yapıldı” veya “şu kadar zaman sonra ilk kez bir ziyaret gerçekleştirildi” ifadelerini bu dönemde sıklıkla duyduk.
2015 yılında bu sürecin devam edeceği görülüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika gezisinden sonra şimdi de 9-12 Şubat tarihlerinde Güney Amerika’da bulunacak. Kolombiya, Küba ve Meksika ülkelerinin yer aldığı bu ziyaretin aradan geçen 20 yıl sonrasında gerçekleşecek olması, Türkiye’nin bulunduğu bölgedeki ülkeler ve Avrupa ülkelerinin yanı sıra kıtalar arası işbirliğinde de iddialı olduğunu gösteriyor.
Avrupa ülkeleriyle kısıtlanan ticari ilişkilerin, başka ülkelerle ilişkilerin dışarıdan belirlendiği ve ekonomik/siyasi kaderinin kendisinin tayin edemediği bir ülkeden, Afrika’dan Ortadoğu’ya, Güney Amerika’dan Uzak Doğu’ya ekonomik işbirliği kuran, ticari ilişkilerini geliştiren Yeni Türkiye’ye ulaştık.
Eğer dünyanın ekonomi haritasını oluşturursak, Yeni Türkiye’nin Yeni Ekonomi hedefini haritanın her bölgesinde olmak olarak ifade edebiliriz. Bu haritada Türkiye’nin ağırlığının arttığı bölgelerin başında da Güney Amerika geliyor.
MIKTA, TÜRKİYE’NİN BÖLGEDEKİ AĞIRLIĞINI ARTIRACAK
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Güney Amerika ziyaretindeki ülkelerden biri olan Meksika, Türkiye için farklı bir anlam taşıyor. Çünkü Endonezya, Kore ve Avustralya’nın bulunduğu ve MIKTA olarak bilinen oluşumun diğer iki üyesi Türkiye ve Meksika.
Her iki ülkenin de gelişmekte olan ülke olması ve bölgelerinde gün geçtikçe güçlenmesi gibi ortak ekonomik özellikleri ve küresel siyasetteki benzer yaklaşımları, iki ülkeyi birbirine yakınlaştırmıştır.
MIKTA, bir anlamda 2008 küresel ekonomik krizinden sonra değişen ekonomik güç dengesinin resmini de çekmektedir. Uzun yıllardır belirli ülkelerin çizdiği ve söz sahibi olduğu yol haritasında, Türkiye ve Meksika gibi yeni aktörler ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meksika temasları iki ülkenin ticari ve kültürel yaklaşımı için büyük önem taşıyor. Çünkü ziyaret bir anlamda MIKTA oluşumunun gelecekteki konumunun ve ağırlığının belirlenmesine yardımcı olacaktır.
Meksika’nın yanı sıra Kolombiya ve Küba’da siyasi olarak hiçbir anlaşmazlığın bulunmadığı, 2003 yılından sonra da güçlü ilişkilerin kurulduğu diğer iki ülkedir. Kolombiya ile Türkiye arasında, 2010 ve 2011 yıllarında karşılıklı büyükelçilikler açılmasıyla güçlenen siyasi uzlaşının ekonomide de karşılık bulması gerekiyor.
Küba ise gerçekten farklı bir ülke. Yeni Türkiye’nin farkı da, her açıdan dünyada özel bir konuma sahip Küba’yla derin ve güçlü bir ilişki kurmaya çalışması. 2012 yılında Küba-Türkiye ilişkilerinin 60. yılı kutlanmasına rağmen, özellikle ekonomik ilişkiler istenilen düzeyde değil. Bu nedenle iki ülke arasındaki bağın somutlaşması için, ziyaretten beklentiler yüksek.
TÜRKİYE’NİN BORÇ KÂBUSU GEÇMİŞTE KALDI
Türkiye bulunduğu bölgede güvenilir ve istikrarlı bir ülke algısını pekiştirirken, ekonomik ve siyasi gücünü, kuracağı kıtalar arası ilişkilerle sağlamlaştırıyor. Türkiye’nin sahip olduğu bu perspektifin dayandığı iki önemli faktör var: Siyasi ve ekonomik istikrar.
Ekonomik istikrarını kanıtlayan başlıca göstergelerden biri ise kamu borcunun azalmış olması.
2002 yılında kamu borç stokunun milli gelire oranı yüzde 74 iken; bu oranın 2015 yılında yüzde 32 olacağı beklenmektedir. Mali disiplini sağlamak adına yapılan reformların başarılı olmasıyla önemi bir iyileşmenin yaşandığı bu kalem, yalnızca gelişmekte olan ülkeler için değil gelişmiş ülkeler için de örnek oluşturmaktadır.
Son olarak, McKinsey’in hazırladığı küresel borçluluk raporunda en az borcu olan ilk 10 ülke arasına giren Türkiye, ekonomideki başarı hikâyesine kararlılıkla devam etmektedir.
Borçluluk gibi birçok göstergede başarısını sürdüren Türkiye için, küresel siyasette izlediği geniş, sınır tanımayan ve özgüvenli yaklaşım, bu süreci daha da yukarılara taşıyacaktır.
[Yeni Şafak, 9 Şubat 2015]